Şans Sohbetleri'nde bu hafta, ekonomist AliAğaoğlu ve ekonomi gazetecisi Hakan Güldağ, enflasyonla mücadele-düşük kur sarmalında Merkez Bankası'nın attığı son adımları değerlendirdi, piyasaların normalleşmesi için neler yapılması gerektiğini tartıştı.
Güldağ: Enflasyonda patinaj ihtimali yükseliyor. Yılsonu tahminlerinde bir değişiklik var mı?
Ağaoğlu: Öncelikle Sayın Şimşek’in devlet için dediği gibi, ben yatırım bankası değilim. Zırt pırt tahminlerimi değiştirmiyorum...
Güldağ: Değiştirenler var. Çünkü koşullar değişti. Bilirsin, Keynes'e sormuşlar; "Koşullar değişirse ne yaparsanız" diye. Keynes "Ben de düşüncemi değiştiririm" demiş. S&P değiştirmiş mesela. Yıl sonu enflasyonu yüzde 33 tahmin ediyor. "Politika faizi yüzde 38 olur, dolar yılı 43 lirada tamamlar, büyüme de yüzde 2,7 olur" diyor.
Ağaoğlu: S&P biraz acele etmiş. Ben de hiç değiştirmem demiyorum. Mayıs enflasyonunu haziran başında gördükten sonra revize etmeyi tercih ediyorum. Büyümede 2,7'yi iyimser bulduğumu söyleyeyim. Yıl sonu dolar 42 TL, enflasyon yüzde 29, yüzde 30 politika faizi tahminimi koruyorum.
Güldağ: Bakalım, Merkez Bankası 6 Mayıs'ta Meclis'teki sunumunda ne diyecek? Ve tabii 22 Mayıs'taki enflasyon raporunda da...
Ağaoğlu: TEPAV gıda enflasyonu yüzde 2,68 geldi. Bu yıl ilk kez 3'ün altında ölçtüler. TÜİK'in enflasyonunun İTO'nunkinin bir çıt altında gelmesi şaşırtıcı olmaz. 19 Mart sonrası kur hareketi sınırlı kaldı. TÜİK'in yüzde 3,1'in altında gelme ihtimali yüksek. Bu pozitif hava oluşturabilir. Ama zinhar bir faiz hareketine yol açmaz.
Güldağ: 19 Mart'taki siyasi şokun yarattığı toz duman henüz dağılmadı. Hem kur hem enflasyon cephesinde belirsizlik arttı. Ticaret savaşlarının zikzakları da devam ediyor. 19 Haziran'daki PPK toplantısında indirim gelecekse bu ancak siyasette olumlu yönde gelişmelerle olur.
Ağaoğlu: Ne gibi mesela?
Güldağ: Mesela Nihat Zeybekci'nin TÜSİAD'a ilişkin 'yapılanlar şık değildi' gibi gerilimi yumuşatacak açıklamaların peş peşe gelmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan da destek bulması...
Ağaoğlu: Sayın Zeybekci’nin bu açıklamalarının Sayın Erdoğan’ın bilgisi dışında olduğunu zannetmiyorum. İyi bir şey ama “fincancı katırlarını ürküttük, onları biraz sakinleştirelim” tarzında bir girişim olarak düşünürüm devamı gelmezse... Öte yandan, sayın Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla 50 milyar dolara yakın bir rezerv kaybı oldu.
Güldağ: Swap hariç TCMB'nin net rezervi 16,4 milyar dolarla son 10 ayın en düşük seviyesinde... Ve rezerv kaybı durmuyor!
Ağaoğlu: Bu maliyet çok yüksek. Ve Sayın Turan ve Sayın Aras'ın yurt dışı yasakları aynen sürüyor. Yani Türkiye'nin en etkili sivil toplum kuruluşlarından birinin başkanları ama yurtdışında temsil dahi edemezler. Siyasiler bunları düşünüyor mu? Amiyane bulabilirsin ama “mahalle yanarken..." diye söz vardır.
Güldağ: "Mahalle yanarken, saçlarını taramak" deyimi...
Ağaoğlu: Kibarı öyle... Neyse, umursamazlığı anlatan bir söz.
Güldağ: Benim umutsuz siyasi yumuşama beklentilerim bir tarafa, ekonomi yönetiminin işi çok zorlaştı. Merkez Bankası faiz artırmakla yetinmedi, piyasayı yüzde 49'dan fonluyor. O da yetmemiş olacak ki, cumartesi günü yeni bir kararla yabancı para munzam karşılık oranını 200 baz puan birden artırdı. TL zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranını da artırdı. Yetmedi, ihracatçıyı yeniden sıkıştırıyor. 19 Mart öncesi 'artık kalkar herhalde denilen ihracat bedeli satış zorunluluğunu yüzde 35'e çıkardı. Bankaları da sıkıştırdı. TL mevduat payı yüzde 60'ın altında olanlara aylık binde 3 puan artış hedefi getirdi. Şimdi mevduat faizleri artacaktır muhtemelen. Zaten tarihi yüksek düzeye çıkan kredi faizleri de artar. Merkez Bankası sıkı para politikasını daha da sıkmaktan başka yol bulamıyor. Yapılanlar sana da, 'rasyonele dönüş' öncesi yapılanları hatırlatmıyor mu? Çünkü ne yapsa rezervlerindeki kan kaybını durduramıyor. O zaman piyasa mekanizmasının dışına yöneliyor. 4 Haziran 2023 öncesi makro ihtiyati önemlere geri döndü adeta...
Ağaoğlu: Hepimiz bu ülke iyi bir yere gitsin istiyoruz. Fakat politika yapıcıların attıkları adımların maliyetleri konusunda hiç düşünmediklerini görmek hakikaten çok yorucu ve üzücü. TÜSİAD Başkanına ziyaret pozitif bir şey. Bir barış dalı... Ama o kadar çok şey kırıldı ki yolda, tamiri çok zor. Sağlık, aile.. Hepsi lastik toptur, geri gelir. Fakat güven kristal bir toptur. Yere düştüğünde paramparça olur. Tek yol güvenin yeniden tesisi...
Güldağ: Onun da anahtarının ekonomide değil siyasette olduğu giderek netleşiyor. Merkez Bankası attığı adımlarla rezervlerini artırmak istiyor. TL'ye yeniden güven duyulsun, dolarizasyon değil, liralaşma öne çıksın istiyor. Ama görünen o ki, yapabilecekleri sınırlı. Önce 19 Mart ile birlikte yaşanılan şokun travması atlatılmalı. Tabii, her türlü travmayı atlatmak mümkün. Ama şartları var. Yaşadığımız siyasi ortamın değişmesi ve yumuşaması çok yardımcı olacaktır. Aksi halde, bu travma uzun sürecek ve çok daha fazla zarar verecek.
Petrolde 2026'da 40 dolar görülebilir...
Güldağ: Geçen hafta Şans Sohbetleri'nde 'hiç iyi haber yok mu' deyince, ' petrol 55 dolara inebilir, iyi haber bu' demiştin. Bu hafta ne diyeceksin bakalım...
Ağaoğlu: Petrol o seviyenin de altına inecek ama yakın vadede değil. Brent'te 55 dolar seviyesine bu yıl inebiliriz diye düşünüyorum. Ama önümüzdeki bir yıllık süre içinde çok daha radikal bir düşüş ihtimali var. Petrolde 40 dolarlar seviyesi görülebilir. Teknik olarak baktığımızda zaten bu seviye ihtimali var. Yani grafiği ya da haritası çizilmemiş alanda değiliz. 40 dolar teknik olarak görünüyor.
Güldağ: 40 dolar seviyesi Amerikan petrol üreticilerini de rahatsız eder ama...
Ağaoğlu: Trump gümrük oranlarıyla ilgili Çin'le uzlaşma peşinde şu sırada. Ama çok pozitif bir haber çıkmazsa, Amerikan hane halkının harcamalarının azalmasına neden olacak birtakım yükleri olacak. Bunun siyaseten telafi edileceği yer petrol fi yatları.
Güldağ: Ya Amerikan tüketicisi lehine çözümlenmezse... Çin de hiç diz çökme niyetinde değil gibi görünüyor...
Ağaoğlu: Yanlış anlaşılmasın... "Ya Fenerbahçe kazanır, ya Galatasaray kazanır, ya da maç berabere biter" gibi bir şey değil söylediğim. Sıralı bir senaryo çerçevesinde önce petrolün düştüğünü göreceğiz. Petrol fi yatları düştüğü için yeni yatırım yapılmayacak. Jeopolitik risklerin de etkisiyle garip fi yat yükselişleri de görebiliriz. Fakat esas olarak Trump politikalarının devamı durumunda 2026'da 40 dolar ihtimali resmin içine girdi.
Altında düzeltme sonrası hedef 4000 dolar
Güldağ: Altın fiyatlarında da epey dalgalı bir seyir var. Beklentin nedir?
Ağaoğlu: Ana yükselişin kırılmadığı bir düzeltmenin içindeyiz. 3075 ve bir sonraki hamlede 2850–2950 bandı görülebilir.
Güldağ: Altın-gümüş birlikte hareketi de bozuluyor galiba. Ne dersin?
Ağaoğlu: Altın ons/gümüş ons fiyatı, yani benim 'agu paritesi' dediğim, o kadar birbirine yaklaştı ki... 3263’e 32,51... Tabii fiyatları birbirinden çok farklı. Ama parite olarak çok yakınlar. Şu anda 100’e yakın parite. Bunun ne yöne evrileceğiyle ilgili de artık eskisi kadar hassas değilim. Çünkü altın, son dönemde göstermiş olduğu performansla diğer bütün emtia grubundan ayrıldı. Beraber hareket etmiş gibi görünen belki bir tek Bitcoin var. Ona da “dijital altın” deniyor. Ben buna katılmıyorum. Ama artık altında bir düzeltmenin devam ettiğini düşünüyorum. 3075-3085 ilk hedefim. Sonrasına bakacağız.
Güldağ: O zaman bu sene altında yükselme ihtimali görmüyorsun...
Ağaoğlu: Bu bir düzeltme. Düzeltme ana trendi bozmuyor. Düzeltmelerden sonraki hamledeki ana hedef: 4000 dolar civarı. Ama oraya ne zaman varırız, onu şu anda söylemek hakikaten çok zor. Çünkü önce bir Çin’le Amerika'ya, sonra FED’in faiz hareketlerine bakacağız. Ondan sonra piyasalarda Amerikan 10 yıllıkları veya Amerikan tahvillerindeki bir likidite kuruluğu ihtimali ortaya çıkarsa, müthiş bir dolar talebi doğabilir. Bu dolar talebi, tıpkı COVID döneminde olduğu gibi her şeyin satılmasına sebep olabilir. Başka bir fiyatlama dönemine girilebilir. Bunlar çok sisli senaryolar ama eskiye oranla ihtimalin sıfır olmadığı senaryolar...