Dolar endeksindeki 100 eşik değeri “kritik” olarak niteleyen Ali Ağaoğlu, ABD seçimlerine kadar bu seviyenin aşağı yönlü kırılmasını beklemediğini söyledi. Seçim sonuçlarına bağlı olarak pariteler tarafında “oynak” bir döneme girileceği öngörüsünde bulunan Ağaoğlu, doların değer kaybının, arz-talepten bağımsız olarak emtiada fiyat artışına neden olacağını kaydetti. Ağaoğlu, altında 2.650 dolar seviyesinin kırılması halinde, 3.000 doların konuşulacağını söyledi. Hakan Güldağ da Çin’in sorunlarını agresif satış politikalarıyla dışarıya ihraç ettiğine dikkat çekerek, bu durumun kur baskısı altındaki ihracatçıyı aşırı rekabet ortamına soktuğunu belirtti. Güldağ, Türkiye’nin en büyük ticari ortağı Avrupa ekonomilerindeki sıkıntının da geçici nitelikte görünmediğine işaret etti.
Güldağ: İçeriyi de konuşuruz ama Fed’in faiz indirimi, Çin’in ekonomiyi canlandırma paketi gibi hamleler dünya piyasalarını epey bir hareketlendirdi…
Ağaoğlu: Endüstriyel tarafta, bakırda, özellikle demir cevheri fiyatları zaten Çin’de problem var diye düşmüştü. Çin’deki problemler ortadan kalkmadı ama sıkıntıları hafifletmek için helikopter parayla yaptığı müdahalenin yarattığı rüzgar emtiada ciddi toparlanmaya neden oldu. Borsalara da olumlu etki yaptı.
Güldağ: Hem borsaları yukarı çekti hem de demir cevherini 100 doların üstüne taşıdı. Bakır 10 bin doların üzerinde. Asıl altın zirveden zirveye koşuyor. Gümüş de…
Ağaoğlu: Gümüşün altından da önde koşacağını söylemiştim…
Güldağ: Söyleye söyleye rekoru geldi. Gümüşte bundan sonra…
Ağaoğlu: Gümüşe ilişkin de söyleyeyim, emtia toparlanıyor ama daha kalıcı olarak bakmamız gereken konu dolar endeksi.
Güldağ: Neyi izliyorsun orada?
Ağaoğlu: Halen kritik eşiklerine yakın seyrediyor. Dolar endeksinde 100’ü kritik eşik olarak görüyorum. İhtimaldir ki, Amerikan seçimlerine kadar 100’ü aşağıya kırmayacak. Gelecek sonuca bağlı olarak da uygulanacak politikalarla ilgili pariteler tarafında çok oynak bir döneme gireceğiz. Doğal olarak dolar bazında fiyatlananan bütün emtia blogunda farklı seviyeleri göreceğiz.
Güldağ: Dolar değer kaybedecekse, dolar bazında fiyatlanan emtia, ki çoğu öyle fiyatlanıyor fiyat artışlarına sahne olacak…
Ağaoğlu: Tüm emtia bloğunda olur. Arz ve talepten bağımsız söylüyorum; dolar değer kaybı yaşadığında, satın alma gücü düşen üreticiler tarafında “zam” hamlesi gelecektir. Bunun kripto tarafı da var…
Güldağ: Kriptolar ne yapıyor?
Ağaoğlu: Kriptolar bunu fiyatlıyor. Benzer şekilde, Amerikan hisse senetleri de bunu fiyatlıyor.
Güldağ: Altın da fiyatlıyor mu?
Ağaoğlu: Sonuçta altın, gümüş ve diğer değerli metaller de bunun içinde. Petrol ve tarımsal emtia tam olarak bu şekilde fiyatlamıyor henüz. Ama bu süreç en son tarımsal emtiaya da gelecek.
Güldağ: Dolar endeksi daha da düşerse, altın ve gümüş ne olur?
Ağaoğlu: Altın ve gümüş tarafı biraz daha pozitif etkilenecektir. Kaldı ki, o beklentinin bir kısmı şu anda piyasalara yansıyor. Dolar endeksi düştükçe artış geliyor.
Güldağ: Altındaki rekor yükseliş Fed’in faiz indirimi sonrası…
Ağaoğlu: Orayı geçtik biz. Fed’in 50 baz puanlık sürpriz faiz indirimiyle 2.545 dolara geldi ons. Bu ikinci kritik eşikti. Şimdi 2.650’lerdeyiz. Burası yukarı yönlü kırılırsa da 3.000 düzeyini konuşacağız.
Güldağ: Citibank hepinizden önce söylemişti 3 bin doları…
Ağaoğlu: O zaman da bir tek Citibank haklı çıkacak.
Güldağ: Var mı peki ihtimal?
Ağaoğlu: Var ama gümüşün desteği olmadan gelmez.
Güldağ: Gümüş elinden geleni yapıyor. 12 yılın en yükseğinde…
Ağaoğlu: Hem altın hem gümüşün en düşük düzeylerini gördüğü 14 Şubat’tan bu yana altında değer artışı yüzde 35,5, gümüşte yüzde 48.
Güldağ: Yeni dönemde ne olur?
Ağaoğlu: Dolar endeksi daha da aşağı düşer ve dolar zayıflar, dolarla fiyatlanan emtia blogu da “zamlanırsa” en fazla fayda sağlayacaklardan biri gümüş olacaktır.
Güldağ: Neden gümüş?
Ağaoğlu: Çünkü 30,70’ti kritik eşik, şimdi kritik eşik 33. Bu seviye aşılırsa 40’lı seviyelere giden bir gümüş görürüz fikrindeyim.
Güldağ: Bu gelişmeler Türkiye’de paranın yönünü nasıl etkiler?
Ağaoğlu: Fiyatı dolar bazına zamlanacaklar içinde saymadığım çok önemli bir meta var…
Güldağ: Petrolü mü diyorsun?
Ağaoğlu: Aynen… Neden saymadın dersen, petrolde farklı bir denklem var. ‘OPEC artı’ diye andığımız yapının temellerinden çatırtı sesleri geliyor. Son olarak, Suudi Arabistan önümüzdeki yıl her ay 81 milyon varillik artış yapacağını ilan etti. Petrol piyasasında fiyat savaşları açıktan başlıyor. İlk ve en önemli sinyali Suudi Arabistan’ın kısa süre önce yaptığı açıklamaydı.
Güldağ: Türkiye’yi nasıl etkiler? Başka hangi etkenler olur?
Ağaoğlu:17 Ekim’de Avrupa Merkez Bankası’ndan bir faiz indirimi var. Fed’in de faiz indirdiği ve genel faiz seviyelerinin aşağı indiği ortamda, Türkiye’den yurt dışına yapılan tahvil ihraçlarının da hızlandığı bir dönemde, Türkiye’nin uluslararası finans piyasalarından fon sağlayabilirliği artacaktır. Sağlanan fon miktarını da arttıracaktır. İkincisi, düşen faiz ortamı, genel olarak faiz maliyetinin düşeceği bir dönem olacaktır. Üç, petrol fiyatlarındaki genel düşüş Türkiye’nin ödemeler dengesi ve cari açığına pozitif katkı sağlayacaktır.
Güldağ: Fon tarafı bardağın dolu tarafı. Çin’in 150 milyar dolara varması beklenen paketi piyasalar açısından önemli elbette ama Çin ekonomisi geçmişe göre çok daha mutevazı oranlarla büyüyor. İç talebi zayıf bir seyir izliyor. İnşaat sektörü ciddi finansal sorunlar yarattı. Hala 2 milyar metrekareye yakın satılmamış konut olduğu söyleniyor.
Ağaoğlu: Milyar metrekare hesabı kavrama kapasitemin dışında…
Güldağ: 100 metrekareden hesap etsen 20 milyon konut demek. Yani Türkiye’deki toplam hane sayısına çok yakın. Neyse, Çin, içerideki sorunlarını agresif satış politikalarıyla dışarıya ihraç ediyor adeta. Bu da bizim kur baskısındaki ihracatçıyı aşırı rekabet ortamına sokuyor. Ayrıca Avrupa ekonomisi de kısa dönemde biraz toparlansa da, Mario Draghi raporunun da ortaya koyduğu gibi öyle geçici konular değil. En büyük ticaret ortağımız Avrupa ekonomisinde sorunlar artacak. Amerika’nın asıl manzarası ise 5 Kasım’daki seçimler sonrasında çıkacak. 50 baz puanlık indirimin resesyon endişelerini engellemek için olduğunu söyleyenler az değil. Uluslararası siyasette artan riskleri saymıyorum bile. Reel sektör tarafında işler de ortam da pek iyi değil.
Ağaoğlu: İşte onun için dört, biraz önce saydığım konjonktürel iyileşmelerin getirilerini har vurup harman savurmamak gerekir. Bu fırsatı pozitif değerlendirmemiz lazım. Petrolden geleceği anlaşılan “tasarruf” kadar en az benzeri bir tasarrufu kamuda yapmamız lazım. Ki gerçekten işe yarasın. Türkiye için bu tasarrufları bugün yapmazsak ileriye enerji biriktiririz. Onun da ne gün nerede patlayacağını ne gün nerede neyin nasıl patlayacağını kestirmek çok zor.
Güldağ: Zaten o zaman iş işten geçmiş olur.
Söylem tamam da eylem gerekiyor
Güldağ: Birleşmiş Milletler Yıllık Toplantısı vesilesiyle Amerika’ya ciddi bir çıkarma yaptı hükümet. Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hacminden bahsetti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yatırım yapılabilir noktaya eskisinden çok daha hızlı bir şekilde geleceğimizi, kısa sürede yurt dışından yatırımların artacağını söylüyor. Eh, bakıyorum derecelendirme kuruluşları, uluslararası yatırım bankaları Türkiye için olumlu mesajlar veriyor…
Ağaoğlu: Evet, Türkiye’ye daha pozitif hava ile bakıldığı söyleniyor. Söylediğin gibi, gerek derecelendirme kuruluş notları itibariyle, gerek raporlar itibariyle, gerek söylemler itibariyle, “Yeniden bir bakalım” havasına gelindi. Eskiden ekranlardan Türk lirasını ve Türkiye’yi kaldırmış olanların tekrar yavaş yavaş “Bir bakalım dursun orada bir köşede” dedikleri bir döneme geldik. Ama öyle müthiş bir Türkiye ilgisi de yok. Türkiye’nin çok öne çıktığı bir piyasa döneminde değiliz.
Güldağ: Yakın dönemde bekler misin?
Ağaoğlu: Pek olacak gibi de görünmüyor. Şimdi dışarıdan bir miktar daha para girmeye başladı. Giren paradan daha çok da ilgi var. Ama gelgelelim, hani coşkulu bir Türkiye temasının öne çıkacağının işaretlerini görmüyorum piyasalarda.
Güldağ: İşaretse, iyi haberlere rağmen borsa da kendini bir türlü aşamıyor…
Ağaoğlu: Aslında borsa için geçerli olan “hikayesi yok” konusu bu taraf için de geçerli. Biz söylüyoruz iyi hoş da onlar da bir nevi, “Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyor. Reformlara geçmeden, yurt dışını gerçek anlamda ikna edemiyoruz. Söylem tamam da eylem lazım.