Hilal SARI
Küresel piyasalarda salı günü bankacılık krizine ilişkin endişeler bir nebze hafifl emiş olsa da, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararı öncesinde uzmanların bankacılık sektörüne yönelik acil reform çağrıları devam ediyor.
Financial Times Baş Yazarı Martin Wolf, dün kaleme aldığı “Bankacılık sorununu çözmenin dört yolu” başlıklı yazısında sektörde acil reform ihtiyacı olduğunu belirtiyor ve krizin ne kadar kötüleşebileceğinin hala belirsiz olduğuna vurgu yapıyor.
“Kriz sonrası reformlar yeterli olmadı”
Bankaların hem regülasyonlarla denetlenen hem de risk alan ticari kuruluşlar olduğuna dikkat çeken Wolf, “Bana yönetimlerine sağlanan teşvikler bankaları risk almaya, devlete yönelik teşvikler de tasarrufa itiyor. Sonuç ise maliyetli bir istikrarsızlık oluyor. Son iki haftada netleşen tek bir şey varsa o da küresel finansal krizden sonra yürürlüğe giren reformların bu durumu hiç değiştirmediği veya yeterince değiştirmediği” değerlendirmesini yapıyor.
“Otoritelerin tüm mevduatları koruması gerekebilir”
Bankacılık sisteminde 2008 krizinden bu yana kaldıraçın düştüğünü ancak hala tehlikeli şekilde yüksek olduğunu belirten Wolf, Fed verilerine göre 8 Mart 2023 itibariyle ABD bankalarının varlıkları ve yükümlülüklerinin bilanço değerleri arasındaki farkın 2,137 trilyon dolar olduğunu belirtiyor. Başka bir deyişle ABD bankalarının varlıklarının piyasa değeri, bilançolarında öngörülenden 2,137 trilyon dolar daha düşük düzeyde. Hisse destekli banka varlıkların toplam değeri 22,8 trilyon dolar. Ancak yeni bir rapora göre gerçeğe uygun değerleme yapıldığında bankaların yaklaşık 2 trilyon dolar gerçekleşmemiş zararı bulunuyor. Ve mevduat sahipleri paralarını çekmeye başlarsa bu zararlar bankaların hisselerini eritecek. Wolf’a göre bunu önlemek için otoritelerin “tüm mevduatları” koruması gerekebilir.
“Trump’ın müdahalesi krize dayanıklılığı zedeledi”
“Bu aşamada krizin ne kadar kötüleşeceği hala belirsiz” diyen Wolf, bankacılıkta son krizin ardından yapılan reformların - hiç bir şey yapılmamasından daha iyi olsa da - yeterli olmadığını, özellikle de Trump hükümeti kurallarda gevşemeye gittikten sonra krize dayanıklılığı düşürdüğünü belirtiyor. Trump hükümeti Dodd- Frank yasasında bankaların denetime tabi olma eşiğini 50 milyar dolardan 250 milyar dolara yükseltmişti.
"İdeal olan sektörde radikal bir dönüşüm"
Wolf ekonomistlerin krize yönelik çözüm önerilerinin bazılarının piyasada çok aykırı bulunabileceğini, ancak regülasyonların sıkılaştırılması ve bankaların sağlamlaştırılmasına yönelik önerilerin kesinlikle otoritelerin gündemnde olması gerektiği değerlendirmesini yapıyor. Bankacılık sektörünün kesinlikle sağlamlaştırılması gerektiğini belirten Wolf, “İdeal olan sektörde radikal bir dönüşüm yaşanması” diyor. Ayrıca Wolf Cdedit Suisse'in UBS'e satışını bir 'kurtarma' operasyonu olarak nitelendiriyor.
Çözüm için 4 reform önerisi
■ PİYASALARI KENDİ HALİNE BIRAKIN: Citadel’den Ken Griff in’in savunduğu bu seçenek Wolf’a göre bankaların kritik kredi ve para sağlayıcısı konumları nedeniyle çok uygun değil. Devletin mevduat garantisi sağlamasının yol açtığı ahlaki bozunma konusu da karmaşık ancak mevduat sahipleri bankaların sağlığını gerçek zamanlı olarak izleyemiyor ve mevduat garantisinin ortadan kalkması endişeleri daha çok artırır.
■ REGÜLASYONLARI KATILAŞTIRIN: Mevduat bulunan tüm bankalar sermaye ve likidite açısından aynı şekilde denetlenmeli ve regüle edilmeli. Silicon Valley Bank’ın sistemik olarak önemli bankalar arasından çıkartılması bir hataydı. Çünkü benzer kırılganlıklara sahip çok sayıda bankada bir anda panik yaşanabilir. Stres testleri evrensel hale getirilsin ve faiz artışları da dahil tüm riskler konusunda gerçekçi bir yaklaşım izlensin.
■ BANKALARI SAĞLAMLAŞTIRIN: 10’a 1 veya 20’ye 1 gibi yaygın kaldıraçlar yerine bankalarda üçe bir kaldıraç sistemine geçilmesi de öneriler arasında. Alternatif bir teklif de bankaların piyasa değerleri düştüğünde otomatik olarak hisseye dönüştülebilen borçla finanse edilmeye zorlanması. İngiltere Merkez Bankası eski Başkanı Mervyn King ise bankaların mevduatlarının likit varlıklarıyla aynı düzeyde olmasını öneriyor. Ayrıca batan bankaların yönetimine cezalar da getirilmesi bankaların sağlamlaştırılması için yapılan reform önerileri arasında.
■ ŞİKAGO PLANI’NA DÖNÜN: Son öneri ise ABD’de Büyük Buhran sonrası Chicago Üniversitesi ekonomistleri tarafından önerilen ve parçalı rezerv sisteminin bırakılması önerisi. Bu seçenekte bankalar ne kadar mevduat varsa o kadar rezerv bulundurmak zorunda. Ama artık kişiler merkezlerin ihraç edeceği dijital paralar aracılığıyla doğrudan merkez bankasında parasını tutabilir. Bu merkez bankasını ekonomideki tek para tedarikçisi haline getirir. Risk yönetimi ise yatırım fonları veya hisse, tahvil ve uzun vadeli mevduatlarla fonlanan bankalar aracılığıyla yapılabilir.