Enerji sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle fark yaratan Kontek Enerji, 30 yıllık deneyimiyle globalleşme yolunda kararlı adımlar atıyor. Şirket, yeni yatırımı Maxxen Enerji Depolama sistemleri fabrikası ile enerji depolama teknolojilerinde yeni bir standart oluşturmayı ve sektöre katma değer sağlamayı hedefliyor. Sıfır karbon hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerleyen Kontek, dijitalleşme ve inovasyona dayalı çözümleriyle uluslararası pazarlarda etkin bir oyuncu olmayı amaçlıyor.
30. yılı geride bırakmanın gururunu yaşadıklarını dile getiren Kontek Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Murat Özdemir, “Kontek Enerji olarak, tam 30 yıldır sektöre yenilikçi çözümler sunarak, enerji verimliliği, otomasyon, solar EPC /yatırımcılık ve işletme bakımı gibi alanlarda öncü olmayı başardık. 2024 yılı, globalleşme hedeflerimize yönelik stratejik adımlar attığımız, kurumsal yapımızı güçlendirdiğimiz ve sürdürülebilirlik odaklı projelerle büyümemizi hızlandırdığımız bir dönem oldu. Mayıs ayında faaliyete geçecek Maxxen Enerji Depolama Sistemleri üretim fabrikamızla, enerji depolama alanında öncü konumumuzu korurken, Ar-Ge yatırımlarımızla da sektöre değer katmayı hedefliyoruz” dedi.
Ürünlerin yüzde 70’ini ihraç edecek
Tolga Murat Özdemir, 2025 Mayıs ayında Maxxen Enerji Depolama Sistemleri fabrikasında deneme üretimlerine başlayacaklarını ve hedeflerinin ürettikleri ürünlerin yüzde 70’ini ihraç etmek olduğunu vurguladı. Hedeflerinin Maxxen için 5 yılda 1 milyar dolar ciro ve 10.000 MWh plus üretim kapasitesine ulaşmak olduğunu belirten Özdemir, “Ana pazarımız Avrupa depolama sektörü olacak, ancak yakın coğrafyalar ve Latin Amerika ülkelerinde de faaliyet göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
“LEED Sertifikası ile sürdürülebilir üretim hedefliyoruz”
Aydın Ortaklar’da bulunan fabrikanın sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda tasarlandığını dile getiren Özdemir, “Fabrikamız, çevresel standartların en üst seviyesini temsil eden LEED sertifikasına sahip bir tesis olacak. Üretim sürecinde bataryaların şarj ve deşarjında kullanılan enerjiyi temiz enerji kaynaklarından karşılayarak karbon salınımını en aza indirmeyi hedefliyoruz. Haziran ayında ise LEED sertifikamızı almayı planlıyoruz” dedi.
“Enerji depolama sistemlerinin ulaşmadığı alan kalmayacak”
Enerji depolama ürün yelpazesini genişletme hedeflerine de dikkat çeken Özdemir, üretim portföylerinin yalnızca şebeke ölçekli ve kabin tipi endüstriyel batarya sistemleriyle sınırlı olmadığını belirterek, “Fabrikamızda, elektrikli araçların şarj sistemlerine entegre depolama çözümlerini de geliştireceğiz” dedi.
Özdemir, marin sektörü için de enerji depolama sistemleri geliştireceklerine dikkat çekerek, “Elektrikli motorlara geçiş yapan tekneler, enerji depolama ihtiyacını doğuracak. Bu ihtiyaçlara hızlı ve esnek bir şekilde adapte çözümler sunma kapasitesine sahibiz. Ayrıca, ürünlerimizi dijital platformlarla destekleyeceğiz. Depolama alanındaki uçtan uca çözümlerimiz, üretici kimliğimizle birleşerek yüksek katma değer yaratıyor” şeklinde konuştu.
“Enerji depolama sistemlerinin satış hacmi çok hızlı büyüyor”
Enerji depolamanın günümüzde hemen her sektör için önemli olduğunun, gelecekte de her alanda yerini alacağının altını çizen Özdemir, “Elektrikli araç satışları her yıl artış gösterirken, enerji depolama sistemlerinin satış hacmi çok daha hızlı büyüyor. Bu teknolojiler, şebekeye olan bağımlılığı da ortadan kaldırıyor. Örneğin, organize sanayi bölgelerinde artık sanayicilere trafolardan kapasite sağlanamıyor. Bu noktada devreye enerji depolama sistemleri girerek çözüm sunuyor. Ayrıca COP 28’de yenilenebilir enerji kaynaklarının 2030 yılına kadar üç katına çıkarılması taahhüdü verildi. COP 29’da da benzer taahhütler yinelendi. Bu bağlamda Türkiye olarak, İklim Değişikliği Kanunu’nu bir an önce hayata geçirmeliyiz. Bu hedeflere ulaşmak için enerji depolama teknolojileri kritik bir rol oynadığını da unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.