LEVENT AKBAY
Nurus’u atölyeden çıkarıp çağdaş bir mobilya fabrikasına dönüştüren 85 yaşındaki duayen mobilyacı Akın Gökyay, 40 yıldan fazla süren sanayicilik dönemini, “Sanayicilik zaten zor bir iş. Benim 40 yılık dönemim çok daha zordu. Çoğu kez sanayicilikten pişmanlık duydum. Başarmak için tek şansım çok çalışmaktı, ben de onu yaptım, kendimi işe adadım. Başardım ama bir ömür verdim” diye değerlendirdi.
Eşinin babasının zamansız ölümünün ardından, avukatlık cübbesini çıkartarak, 1968 yılında sürpriz bir şekilde ailenin mobilya atölyesinin başına geçmek zorunda kaldığını anlatan Akın Gökyay. Ankara’nın ilk kadın sanayicisi olacak eşi Birten Gökyay’ın, babasının ismini yaşatmak için atölyesini de yaşatmak gerektiğini düşünerek ricacı olduğunu, eşinin isteğini yerine getirmek için adliye koridorlarından atölyeye geçerek mobilyacılığa başladığını anlattı.

“Suntanın ne olduğunu bilmeden mobilyacılığa başladım. Hiç hazır değildim. Kardeşim gibi hukukta temayüz etmemi isteyen babam da hoşlanmamıştı bu tercihimden” diyen Gökyay, şöyle devam etti: “O dönemde bütünüyle kapalı, içe dönük bir ekonomi vardı. Kurumlar, kurallar yeteri kadar gelişmemişti. Para yoktu, teknoloji yetersizdi. Mobilyanın sanayiciliğe dönüşmesi de çok geç oldu. Sektör uzun yıllar, sanayileşemeden, markalaşamadan marangozluk seviyesinde kaldı.”
Çok yorucu bir 40 yıl geçirdiğini, 2018’de Onursal Başkan olarak çocuklarından 50. yıl plaketi aldığını ifade ederek artık zamanını, kurduğu satranç müzesinde geçirdiğini söyleyen Akın Gökyay, “Bir ömür karşılığı emek harcayarak 8-10 kişi aldığım bir atölyeyi, Türkiye’nin en önemli markalarından biri olarak, 500’den fazla çalışanıyla sanayileşmeyi başarmış bir fabrika olarak oğullarıma devrettim” dedi.
“Kuralsız piyasa olur mu?”
Kuralsızlık örneği olarak bir vergi uygulamasının yarattığı sorunu örnek gösteren Akın Gökyay, 1970’lerde KDV’ye benzer işletme vergisi uygulamasının getirildiğini, Ankara’nın memurlar kenti olarak kabul edilmesine karşın müşterisi olan bürokratların ve siyasetçilerin mobilyada da uygulanan bu vergiyi ödemek istemediklerini anlatarak: “Siyasetçi kendi getirdiği vergiyi ödemek istemiyorsa bir piyasa nasıl kurallara tabi olarak çalışır?” dedi.
“Her zaman ihtiyatlı olduk”
“Annem babam öğretmendi, memur bir aileden geliyordum. Risk almak istemiyordum. Zarardan, batmaktan çok ürküyordum. Bu nedenle her zaman ihtiyatlı oldum. Olabildiği kadar yavaş büyüdük. Bankacılık sistemi de muhafazakârdı. Kolay kolay kredi alınamazdı. Dövize ulaşmak zordu. Bugün çok şikâyet edilse de finansmana ulaşmak çok daha kolay” diye konuşan Akın Gökyay, Nurus’n farkını da şöyle anlattı: “Nurus müşterileri ile güvenli ilişkiler kurdu. Taahhüdünü söz verdiği zamanda yerine getirdi. Uzun süre kullanılabilecek çok kaliteli ürünler üretti. Hiçbir zaman bir başka firmanın ürününü taklit etmedi. Bunun için tasarım her zaman gündemde tutuldu.”
Atölyeden fabrikaya dönüşüm
Tüketici tercihlerindeki değişiklikler nedeniyle 1980’lerden itibaren ofis mobilyasına yöneldiklerini, kamuyla da çalışmaya başladıklarını söyleyen Akın Gökyay, bu dönemde Halk Bankası ve Emlak Kredi Bankası’nın mobilyalarını, Ziraat Bankası’nın koltuklarını yaptıklarını anlattı. Yaptıkları en büyük değişikliliğin atölyeden fabrikaya dönüşmek olduğunu belirten Gökyay, şöyle devam etti: “Biz ofis mobilyacılığının sanayileşmesinde öncülerden olduk. Ev mobilyacılığında bu süreç tamamlanmamıştır. Nurettin Usta isimli marangoz atölyemizin ismini 1983’te Nurus olarak değiştirdik. Önce Yenidoğan sonra Siteler’de yer alan atölyeyi 1974’te 2 bin 400 metrekareye kadar büyüttük. 1988’de ailemizin üçüncü kuşağı yanımızda çalışmaya başladı. İşler büyüdükçe üretim yeri yetersiz kaldı. 1994’te Esenboğa Akyurt’ta 25 bin metrekarelik bir fabrika kurduk. Üretimin yarısını ihraç etmeye başladık. 2013’te Ankara Sincan OSB’de 45 bin metrekare alanlı yeni fabrikayı kurduk. İki oğlumun devreye girmesiyle Türkiye’nin en iyileri arasında yerimizi almış olduk. 2017’de Ar-Ge merkezi, son olarak da makine üretimi yapacak olan yeni bir fabrikayı yine Sincan OSB’de kurduk.”
Çok sayıda prestijli ödülün sahibi
500’den fazla çalışanı ve zanaatı teknolojiyle bütünleştiren zamansız ürünleri ile 50’den fazla ülkeye ihracat yapan global bir marka olan Nurus; Almanya’da Nurus GMBH ismi ile yer alıyor. German Design ve Plus X gibi çok sayıda prestijli ödülün sahibi; Türk endüstrisinin ilk Red Dot Product Design, Design Management Europe ve Universal Design; Türk mobilya endüstrisinin ilk IF Product Design, ve Good Design ödüllü markası olan Nurus, Türkiye’yi dünyada başarıyla temsil eden ve Türk tasarımlarının uluslararası platformlarda yer almasını sağlayan güçlü bir Turquality markası oldu.
Bir başka ilk: Akın Gökyay’ın Satranç Müzesi
Satranç tutkusunu zamanla koleksiyona dönüştüren Akın Gökyay, 2015’te hizmete açtığı Gökyay Satranç Müzesi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Babam cebir-geometri öğretmeni olmasının yanı sıra çok iyi bir satranç oyuncusuydu. Ben de onun yönlendirmesi ile satrançla ilgilendim. Babam beni karşısına alır, saatlerce sanki karşısında kendi ayarında bir rakibi varmışçasına benimle satranç oynardı.
1975 yılında Milano’yu ziyaretimde, mağazaların kapanma saatinden sonra, çok başarılı bir tasarım ürünü olan bir satranç takımı gördüm ve almak istedim. Merakım da bu tasarımla başladı. Daha sonra 4 değişik satranç takımı daha edindim. Zaman içinde gördüm ki satranç sadece bir zeka oyunu değil, aynı zamanda ülkelerin kültürlerini ve geçmişteki önemli olaylarını bize yansıtan önemli bir vasıta. Bu nedenle satrancı kültürel bir yansıma ve barışın sembolü olarak benimsedim.
2012 yılının Ocak ayında ise koleksiyon henüz 412 takıma sahipken “Dünyanın En Büyük Satranç Koleksiyonu” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Daha önce satış mağazalarında sergilenen satranç takımları için bir müze kurulmasına karar verildi. 1008 m2'lik alan içerisinde 110 ülkeden 723 satranç takımının 4 ana tema üzerinde sergilendiği Gökyay Satranç Müzesi inşa edilerek eski Ankara evi mimarisinde 2015’te hizmete açıldı.”