Kuantum bilgisayarların (Verileri depolamak ve hesaplamalar yapmak için kullanılan bilgisayarlar) gelişimi henüz erken aşamada olsa da, 2025 itibarıyla kurumsal dünyada büyük bir dönüşümün sinyalleri veriliyor. McKinsey’nin 2025 ikinci çeyrek raporuna göre, kuantum teknolojilerinin olgunlaşmasıyla birlikte mevcut şifreleme yöntemlerinin yüzde 70’inin 2030 yılına kadar risk altına girmesi bekleniyor. Bu durum, özellikle finans, sağlık, enerji ve e-ticaret gibi veri yoğun sektörlerde kuantuma dayanıklı güvenlik (post-quantum cryptography – PQC) yatırımlarını hızlandırmış durumda.
Kuantum riskinin ciddiyetini şöyle özetleyebiliriz: Bugün veri güvenliği için kullandığımız RSA, ECC gibi standart şifreleme yöntemleri, güçlü kuantum makineleri karşısında dakikalar içinde çözülebilir. Bu tehdit yalnızca geleceğe yönelik değil; şu an bile “yakala ve sakla” (harvest now, decrypt later) saldırılarıyla kritik veriler ileride çözümlenmek üzere şifreli hâlde çalınıyor.
The Business Research Company’nin 2025 Post-Quantum Cryptography Global Market Report çalışmasına göre, kuantuma dayanıklı güvenlik pazarının 2024’te 460 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 2025 yılında pazarın yaklaşık 590 milyon dolara ulaşması beklenirken, 2029 yılı için öngörülen büyüklük 1,71 milyar dolara çıkıyor. Bu hızlı büyüme, şirketlerin sadece bugünün tehditlerine değil, gelecekteki kuantum saldırılarına karşı da hazırlık yaptığını gösteriyor.
ISACA’nın 2025 raporuna göre bilgi teknolojileri profesyonellerinin yüzde 67’si, kuantum bilgisayarların önümüzdeki on yıl içinde siber güvenlik risklerini artıracağını düşünüyor. Ancak kurumların yalnızca yüzde 4’ünün kuantuma dayanıklı şifreleme stratejisine sahip olduğu belirtiliyor. Bu fark, küresel ölçekte ciddi bir hazırlık açığına işaret ediyor.
IBM’nin 2025 Quantum-Safe Readiness Index (QSRI) raporu ise şirketlerin kuantuma hazırlık seviyelerine ilişkin çarpıcı bir tablo sunuyor. Rapor, kurumların önemli bir kısmının “keşif ve görünürlük” aşamasında ilerleme kaydetmesine rağmen “dönüşüm” aşamasında hâlâ yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Finans sektörü de kuantum tehdidine karşı yoğun bir hazırlık içinde. Global Risk Institute’ün Quantum Threat Timeline 2025 araştırması, bankaların kuantum hazırlığında karşılaştıkları en büyük engellerin düzenleme eksikliği, iç yetenek yetersizliği ve yatırım belirsizliği olduğunu vurguluyor. Buna rağmen sektör liderleri, kuantum etkisinin 5 ila 10 yıl içinde somut şekilde görülmeye başlanacağını öngörüyor.
Şirketlerin Yeni Gündemi: Kuantuma Dayanıklı Algoritmalar
Accenture’ın 2025 Siber Güvenlik Strateji raporu, şirketlerin yüzde 38’inin PQC yol haritası çıkardığını, yüzde 12’sinin ise pilot projelere geçtiğini gösteriyor. En çok yatırım yapılan PQC alanları: (%31) Hibrit güvenlik mimarileri (Klasik + PQC), (%27) kuantuma dayanıklı VPN ve sertifika sistemleri, (%22) donanım güvenlik modüllerinin (HSM) yenilenmesi, (%20) kuantum saldırı simülasyon platformları bugün PQC bir “tercih” gibi görünse de uzmanlar, bunun yakın gelecekte zorunlu bir dönüşüme evrileceği konusunda hemfikir. Sadece teknolojik değil, stratejik bir hazırlık gerekiyor. Kuantum bilgisayarlar henüz günlük yaşamımıza girmese de tehditleri çoktan gelmiş durumda. Erken hazırlık yapan kurumlar, veri güvenliği, itibar ve regülasyon uyumluluğu açısından büyük avantaj elde edecek.
Yapay zeka destekli kriptografik tarama sistemleri yükselişte
Araştırmalar, yapay zekanın PQC geçiş sürecinde kritik rol oynadığını ortaya koyuyor. IBM Security’nin 2025 çalışmasına göre: YZ destekli bağımlılık tarayıcıları, bir şirketin tüm şifreleme varlıklarını ortalama yüzde 72 daha hızlı haritalayabiliyor. Bu araçlar, yanlış yapılandırılmış sertifikaları yüzde 40 daha yüksek doğrulukla tespit ediyor. 10 binden fazla çalışanı olan şirketlerde YZ tabanlı otomatik şifreleme envanteri çıkarma çözümleri yıllık 1,2 milyon dolar maliyet avantajı sağlıyor. YZ bu noktada, insanın aylarca sürecek tarama sürecini birkaç gün içinde tamamlayabiliyor.
En büyük tehdit: “Kopyala ve bekle” saldırıları
Kuantum tehdidinin en görünmez tarafı, saldırganların şimdiden şifreli verileri toplaması.
Veriler bugün çözülemese bile, 5–10 yıl içinde kuantumla deşifre edilebilecek. 2025 boyunca bu saldırı türü yüzde 180 artış gösterdi. En sık hedef alınan veri türleri: Sağlık kayıtları, finansal işlem akışları, devlet kurumlarının iletişim arşivleri, şirketlerin kaynak kodu depoları, uzun vadeli gizlilik gerektiren sözleşmeler. Uzmanlara göre bugün çalınan verilerin gerçek etkisi, ancak kuantum makineleri erişilebilir hâle geldiğinde ortaya çıkacak.
Şirketler için 2025–2030 arası en kritik 5 adım
1- Şifreleme envanterinin çıkarılması ve risk sınıflandırması
2- PQC uyumlu altyapı ve hibrit anahtar yönetim sistemine geçiş
3- Kuantum simülasyonlu penetrasyon testleri
4- YZ destekli otomatik kriptografik gözetim
5- Düzenli çalışan eğitimi ve yönetişim çerçevesinin güncellenmesi
Gartner, bu adımları uygulayan şirketlerin kuantum kaynaklı güvenlik açığı riskini %85 oranında düşürdüğünü belirtiyor.