İBRAHİM EKİNCİ
Geçenlerde Eskişehir’de 4 bin dönüm üzerinde mısır yetiştiren çiftçi Hüseyin Büdüş’ün sosyal medya paylaşımında dikkatimi çekti. Daha sonra Diyarbakır Ziraat Odası başkanı Süleyman İskenderoğlu’nun açıklamalarını dinledim. İkisinin de tepkisi ayrıydı: Cumhurbaşkanı kararı ile 31 Aralık 2024’e kadar 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisinin yüzde 130’dan yüzde 5’e düşürülmesi… Mısır hasadının ortasında neden ithalat kotası açıldı da fiyatların düşmesine izin verildi? Çiftçinin milyarlarca lira kaybına neden izin verildi? Çiftçi Hüseyin Bedüş’ün paylaşımında bir şey daha dikkat çekiyordu. Cumhurbaşkanlığı’nın ithalat kotası açılmasına ilişkin kararı yayımlanır yayımlanmaz, denizde bekleyen gemiler limana giriyordu. Bu gemilerle mısır getirenler, kota açılacağını nereden biliyordu?
“Dün karar çıktı, bugün gemi yanaştı”
Büdüş, 11 Ekim’de sosyal medyada şöyle yazdı: “Dün ithalat kararının açıklanmasıyla birlikte, bugün mısır dolu gemiler gümrük limanına yanaşmış bile. Yüklü gemiler çoktan yükünü tutmuş açık denizde hazır beklerken, ertesi gün ithalat kararı çıkarılıyor. Bir ülke kendi çiftçisine tezgâh hazırlar mı?”
Paylaşımın altında 10 Ekim 2024 tarihi itibariyle, limana girmeyi açıkta bekleyen gemilerin listesini de paylaşmış. Çok sayıda gemi bekliyor ama 4’ünün yükü mısır. Gemilerin geliş tarihleri, 7 Ekim, 9 Ekim, 11 Ekim olarak verilmiş. Bu trafik, yük sahiplerinin kota açılacağından haberli olduklarını gösteriyor.
Büdüş’ün verdiği bilgiye göre ithalat yapılmasında anormal bir durum yok. Türkiye’nin üretimi ihtiyacını karşılamıyor. Ama aklın yolu, önce kendi çiftçisinin üretimi hasat etmesi ve satmasından sonra ithalat izni verilmesini gerektiriyor. Hüseyin Büdüş de buna isyan ediyor. Anlattıkları şöyle: “Türkiye’nin 11 -12 milyon ton tane mısır ihtiyacı vardır. Üretimi de iyi sezonda 7 – 8 milyon tondur. Açık var. Mısır ağırlıkla tavukçulukta yem olarak kullanılıyor. Yani ithalatçılarda büyük tavuk yetiştiricisi firmalar. Mısır tarımı da zaten bu büyük yabancı firmalar geldikten sonra arttı. Kanatlı sektörü çok uluslu gıda tekellerinin elinde. Bu şirketlerin Türkiye’deki işlerinde 4-5 milyon ton açık, belli dönemlerinde ithalat açılarak karşılanıyor. Her yıl kota açılıyor. Açılmalı da ancak zamanlaması önemli. Adana’da hasat bitmek üzere.
Konya ortaları geçti. Eskişehir yeni başladı. Türkiye rekoltesinin henüz %40-50’si pazara girdi. Yarısı tarlada duruyor. Hasadın ortasında 1 milyon ton ithalata izin verince fiyatlar hemen düşmeye başladı. İçeride üretilen ürün tamamlanınca ithalatı aç, fiyatlar da düşmesin.”
Ürünün yarısı henüz tarlada
“Evet. İthalatta 40 dolarlık belge parasını kaldırdılar. Bin 450 lira ediyor. Borsada fiyatlar aynı gün 9 bin 700’den 8 bin 250’ye düştü. Bunu neden yaparsınız? Çiftçiniz zarar ediyor. İthalatçıların bakanlık üzerinde etkileri büyük. Ticaret Bakanlığı diyor ki tavuk ihracatınızın %10’u kadar ithalat yapabilirsiniz. Ama bu kez bu izinlerde bunu da kaldırdılar. Herkes ithal edebiliyor. Oysaki ithalat izinleri yılbaşına kadar kapalıydı. Ara kararname çıkararak, vergiyi de kaldırarak ithalat izni verdiler. Fiyat düşürmek için... İçerde fiyatlar ithalat maliyeti ile birebirdi. Şimdi bir günde 1,5 lira düştü. Yarısı hasat edilmemişken… Bu yıl rekolte 5,5 milyon tondu. Kabaca 2,5 tarladayken ithalat izni geldi. Yaklaşık 11 milyarlık bir sermaye transferi olmuş oluyor. Yem veya piliç fiyatları, ucuzlayacak mı?”
Büdüş’e sordum. Gemiler nereden biliyor da kararname açıklanmadan gelmiş, açıkta bekliyorlar? “Gemiler 1,5 – 2 aydır bekliyor. Bağlantılarını kuruyor, bekletiyorlar, başlıyorlar bunlar bastırıyor ve kararı aldırıyorlar. 1 ay bekleseler tarlada mısır kalmayacaktı. Maksat başka. Servet transferi söz konusu. Burada mısın üretenin yatırım maliyeti var. Tamam 8,5 liradan satarken de karı var ama bu kadar düşük karla niye çalışalım? 6-6,5 lira bağlayıp, bir yıl bekletip 8’e, 8,5’e satayım? Koyarım parayı bankaya, daha fazlasını kazanırım. Üreticiyi caydırıyorlar.”
Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu da aynı konu hakkında açıklama yaptı. Özetle şunları söyledi: “İthalatta verginin %130’dan %5’e düşürülmesi, hasat döneminde yapılıyor. Üretime darbe! Türk çiftçisine büyük bir ihanettir. Kendi çiftçinizi kendi elinizle öldürüyorsunuz. Daha doğrusu öldürdünüz. Yazıklar olsun. Geçen yıl 6 bin lira olan ton başı mısır fiyatının bu yıl 9 bin 500 liraya çıkması çiftçinin para kazanmasını sağladı. Bizler çok sevindik. Ancak hükümet bu sevincimizi kursağımızda bıraktı. 9 bin 500 liraya çıkan mısır fiyatları, hükümetin ithalat kapısını açmasıyla birlikte 8 bin liraya kadar düştü. Şu an mısır alıcısı yok.”