SELENAY YAĞCI/İSTANBUL
Son dönemde mikroçipe talep büyük bir hızla artıyor, ancak arz bunu karşılamakta zorlanıyor. ABD ve Avrupa Birliği çip üretimini artırmak amacıyla milyarlarca dolarlık yatırımlar açıklıyor. ABD, bu kapsamda 50 milyar dolarlık bir yatırım planı ile iki büyük çip fabrikası kurmayı planlıyor. Avrupa Birliği de 40-45 milyar dolar arasında değişen bir bütçeyle çip üretim teknolojilerine yatırım yapmayı hedefliyor. Mikro sistemler konusunda Türkiye’nin sayılı uzmanlarından olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yiğit Dağhan Gökdel’e göre Türkiye bu yarışa doğrudan katılmak yerine, öncelikle daha küçük adımlar atmalı. Mikroçip üretimi yüksek teknoloji ve devasa yatırımlar gerektiriyor. Tayvan, Çin, Japonya, Güney Kore ve ABD gibi ülkeler, dünya mikroçip üretiminin yüzde 90’ını gerçekleştiriyor. Gökdel, çip üretimi için gereken temiz oda koşulları ve son derece hassas üretim teknolojilerinin yüksek maliyetler gerektirdiğini, mikroçip üretiminin kalbinde yer alan litografi cihazlarını tek bir şirketin üretmesinin de yeni yatırımların önünde engel oluşturduğunu vurguluyor. Gökdel şu görüşleri paylaşıyor: “3 nanometre teknolojileri gibi en ileri seviyedeki çip üretim süreçlerine girmek şu an bizim için gerçekçi bir hedef değil. Türkiye, mevcut altyapısına ve kaynaklarına uygun teknolojilere odaklanmalı. Örneğin, yüksek güç anahtarlama devreleri gibi daha temel elektronik bileşenlerin üretimi, Türkiye için daha gerçekçi bir hedef olabilir. Bu üretim kültürü geliştirebilir ve temiz oda gibi hassas üretim süreçlerinde deneyim kazanmaya başlayabiliriz.”
Temiz oda kurulumunun ve devamlılığının, mikroçip üretim maliyetlerinin büyük kısmını oluşturduğunu belirten Göknel, bir toz tanesinin milyar dolarlık zarara yol açabileceğine dikkat çekiyor. Temiz odaların, ISO 1’den ISO 9 sınıfına kadar farklı kategorileri bulunduğunu hatırlatan Göknel, şu bilgileri veriyor: “ISO 1 sınıfı, en temiz ortamı tanımlar. Mikroçip üretiminde kullanılan temiz odalar genellikle ISO 3 ya da ISO 4 sınıfına girer. Karşılaştırma açısından, normal bir ofis ortamında havadaki partikül sayısı ISO 9 seviyesine karşılık gelir. Temiz oda ortamının sabit tutulması için yüksek teknolojili havalandırma, filtreleme ve sıcaklık ve nem kontrol sistemleri gerekiyor. Bu sistemlerin kurulumu ve işletilmesi büyük enerji tüketir ve sürekli bakım gerektirir. Üretim sırasında her dakika bu koşulların sabit kalması şarttır. Aksi takdirde üretim durur ve maliyetler hızla artar.”
Tek bir litografi cihazı 1,5 milyar dolar
Mikroçip üretiminin kalbinde yer alan litografi cihazlarının da maliyeti artıran bir diğer unsur olduğunu vurgulayan Gökdel, şunları anlatıyor: “Litografi cihazlarının üretimi ve işletimi son derece pahalı. Dünyada EUV litografi makineleri üretebilen tek şirket Hollandalı ASML firması. ASML’in ürettiği her bir EUV litografi makinesi yaklaşık 1,5 milyar dolar. Ayrıca bu makinelerin her birinin üretimi uzun yıllar sürebilir ve dünya genelinde bu cihazların talebi çok yüksek olmasına rağmen üretim kapasiteleri sınırlıdır.”
EUV gibi ileri seviye teknoloji gerektiren cihazların tek maliyetinin satın alma olmadığını hatırlatan Göknel’e göre kullanım esnasında gereken hassasiyet ve bilgi birikimi de çok büyük maliyetler doğuruyor. Göknel, Türkiye’nin öncelikle altyapı, bilgi birikimi ve insan kaynağı yatırımlarını uzun vadeli olarak planlaması gerektiğini belirtiyor.
■ Mikroelektronik uzman eksiğine dikkat
Üçüncü olarak Ar-Ge ve yetişmiş insan ihtiyacına vurgu yapan Göknel, Türkiye’nin mikroelektronik alanındaki uzman eksikliğine dikkat çekerek, “Türkiye’de mikroçip alanında uzmanlaşmış insan kaynağı oldukça sınırlı” diyor. Türkiye’nin öncelikle daha küçük adımlarla başlayıp, temel elektronik bileşenler ve daha az karmaşık devreler üretmesi, sektörde deneyim kazanarak büyümesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Gökdel, “Çip üretimi yalnızca maliyetli makinelere yatırım yaparak çözülemez. Bu makineleri çalıştıracak, süreci yönetecek ve yeni teknolojiler geliştirecek insan kaynağına da sahip olmalıyız. Türkiye’nin öncelikle üniversitelerinde ve araştırma merkezlerinde bu alanda eğitim ve araştırma imkanlarını artırması gerekiyor. Türkiye’nin stratejik olarak ilk hedefi, çip ekosistemini oluşturarak, yüksek maliyetli üretim süreçlerine girmeden önce deneyim kazanmak olmalı” yorumunda bulunuyor.