MURAT KÜÇÜK
Dünyada genelinde ve Türkiye’nin yakın çevresinde yaşanan siyasi, iktisadi ve coğrafi gelişmeler; bugün enerjiye ulaşmayı her zamankinden çok daha zor ve maliyetli bir hale getirdi. Enerji maliyetleri, uzun yıllardır Türkiye’nin de içinde yer aldığı, enerjide dışa bağımlı ülkeler için önemli bir sorunken buna bir de son yıllarda savaş ve gerilimlerin sonucu olarak enerji tedarikindeki problemler de eklendi. Dünyanın en büyük gaz üreticisi Rusya’nın savaşta olması, yaşanan enerji tedariki sorununda en önemli gerekçe olarak karşımızda duruyor. Uzak Doğu ve Kuzey Amerika ile birlikte dünyanın en önemli 3 üretim noktasından bir tanesi olan Avrupa’nın sağlıklı şekilde enerjiye erişememesi ya da enerji kesintisi tehdidi altında olması, küresel ekonominin hem üretim hem tüketim süreçlerini doğrudan sekteye uğratıyor. Almanya gibi sanayisi güçlü ancak enerji bakımından dışa bağımlı ülkeler, her daim enerjiye ihtiyaç duyduğu için yüksek maliyetlerle de olsa enerjiye erişmek istiyor. Fakat Karadeniz’in kuzeyindeki savaşın yarattığı durum, başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’nın enerji tedarikine yansıyor. Yaşanan bu siyasi, iktisadi ve coğrafi problemler, tüm dünyada enerji politikalarının değiştirilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Giderek artan dünya nüfusu ve ona bağlı olarak artan enerji talebi, ‘Enerji Verimliliği’ kavramını bugün daha da öne çıkarıyor.
Enerji verimliliği için anahtar kelimeler: Sürdürülebilir enerji üretimi ve düşük tüketim
Enerji verimliliği; en basit tabir ile yapılan işlerin kalitesini ve miktarını düşürmeden, mevcut tüketimden daha az enerji ile sürdürülmesini kapsıyor. Bu da demek oluyor ki bugün sanayideki tüm üretim ekipmanları ve prosesler, ulaşımdaki bütün araçlar, konutların yapısı ile gündelik hayata dair birçok süreç; enerji verimliliği için değişmeli ve değişmek zorunda çünkü enerjinin verimli kullanımı ancak böyle mümkün olabilir. Yanı sıra, enerji verimliliğinin bir diğer ayağı da enerjinin üretimi ve kayıpsız taşınması. Enerji üretiminde yenilenebilir kaynak kullanımının artması ve enerji nakil işlemlerinin minimum kayıpla işlemesi de enerji verimliliğini artıracak diğer bir unsur olarak tanımlanabilir.
Sanayinin enerji verimliliği sıfır karbon hedeflerinden geçiyor
Türkiye’nin enerji tüketiminde aslan payını alan sanayinin sıfır karbon hedefleri doğrultusunda dönüşmesinin mevcut enerji tüketimini yarı yarıya azaltacağı varsayılıyor. Türk sanayisinin hem ekipmanlarını ve proseslerini hem de ürettiği mamulleri dönüştürmesinin enerji verimliliğine katkı sağlayacağı açıkça görülüyor.
Elektrikli araçlar, ulaşımda enerji verimliliğinin başat gücü olacak
Ulaşım ve lojistik hem dünyada hem de Türkiye’de, enerji tüketiminin en yoğun olduğu faaliyetler olarak ifade edilebilir. Demiryolu taşımacılığı bugün neredeyse yüzde 90 oranında temiz enerji ile sürdürülürken kara, deniz ve hava için aynı durumlar söz konusu değil. Deniz ve hava yolu için mevcut teknolojiler enerji verimliliğini çok mümkün kılmasa da kara taşımacılığında elektrikli araç ve toplu taşıma kültürünün yaygınlaşması, ulaşımda enerji verimliliğinin başat gücü olacak.
Enerjinin verimli kullanılması daha iyi bir geleceğin temelini oluşturuyor. Yeşil dönüşüm ve sıfır karbon gibi hedefl er, enerjinin temiz üretilmesi ve verimli kullanılmasından geçiyor. Bir bakıma enerji tüketen tüm unsurların yeni nesil düşük tüketimli teknolojiler ile dönüştürülmesi gerekiyor. Birçok işte olduğu gibi burada da finansal kaynak sorunu karşımıza çıkıyor. Yenilenebilir enerji yatırımları ve düşük tüketimli prosesler oluşturmak çok büyük mali kaynaklar istiyor. Ancak bu küresel bir problem olduğu için ortaklaşa hareket etmek sorunun çözümüne götürecek en önemli adım olarak tanımlanabilir.
Enerji tüketimi yüksek konutlar verimliliği azaltıyor
Enerji verimliliğine katkı sağlayacak bir diğer etken ise Türkiye’deki konutların yüksek enerji tüketiminin azaltılması. Bugün Türkiye’de her 10 evden sadece 2-3 tanesinin uygun yalıtım koşullarına sahip olduğu biliniyor. Türkiye’deki evlerin enerji tüketiminin Avrupa’ya oranla en az 4 kat daha fazla olması, enerji tüketimini artırdığı gibi karbon emisyonlarını da yükseltiyor (Evlerin enerji tüketiminde ısıtma-soğutma en büyük payı oluşturuyor). Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de kentsel dönüşüm ve yapı yenileme çalışmalarının enerji verimliliğini de beslediği unutulmamalıdır.