MEHMET KAYA/ANKARA
Türkiye’nin makine imalat sektöründe son dönemde yaşanan üretim ve ihracat artışına karşılık, makine aksam ve parçalarında Çin’in üstünlüğü devam ediyor. Türkiye’nin BEC sınıflamasına göre taşımacılık hariç makine- teçhizat ve yatırım mallarının aksam ve parçaları kalemlerinin toplamında ithalatın yüzde 33,4’ü Çin’den yapılırken, ihracatının sadece yüzde 0,46’sı bu ülkeye yapılıyor. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye’nin Uzakdoğu ülkelerine bağımlılığının azaltılması yanında, Türkiye’nin makine ihracatının da istikrarlı hale gelmesi için Avrupa ülkeleriyle entegrasyonunun araç olarak kullanılabileceğini belirtti. Karavelioğlu, bazı sektörler için Eylül 2025 itibariyle yürürlüğe giren ve kademeli olarak 2027 sonuna kadar tüm sektörlerin dahil olacağı Veri Yasasının oyunda kalma düzeyinde etkili olabileceği görüşünü de vurguladı.
EKONOMİ’nin sorularına yazılı yanıt veren MAİB Başkanı Karavelioğlu, AB kalite ve standartlarına uyumunun bir dizi fayda getireceğini kaydetti. Teknoloji transferinin hızlanmasının, üretim katma değerinin artmasının, Türk makinelerinin küresel rekabet gücünü artıracağını; bunun da istikrarlı bir ihracatı güvence altına alacağını kaydetti. Karavelioğlu, “Örneğin, orta ölçekli yabancı yatırımların çekilmesi know-how ve sermaye girişini kolaylaştırır; Gümrük Birliği’nin ötesine geçen işbirlikleri de Türkiye’yi ‘takip edilen ülke’ konumundan çıkararak karar alma süreçlerine daha fazla dahil eder” ifadesini kullandı. AB’nin ithalatını izlemek üzere oluşturulan kuruluşlar, Türkiye’den ithalat artışını önlem alınabilecek kategoride izliyor.
Karavelioğlu, bu entegrasyonun Avrupa açısından da olumlu sonuçlar doğuracağını belirterek, Türkiye’nin güvenilir tedarikçi olarak AB ülkeleri başta olmak üzere Avrupa’nın yakın coğrafyada, güvenilir ve esnek bir üretime sahip tedarik ortağı olacağını kaydetti. MAİB Başkanı Karavelioğlu, “Maliyet avantajı ve hızlı teslimat kapasitesi ile Birliğin küresel rekabet gücünü artırması, ayrıca jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde Asya bağımlılığını azaltarak tedarik zincirlerini çeşitlendirmesi anlamına gelir” görüşüne yer verdi.
Entegrasyon için neler yapılabilir?
Türkiye makine sektörünün Avrupa ile entegrasyonunda AB’nin önemine işaret eden Kutlu Karavelioğlu, AB teknik mevzuatı ve standardizasyon süreçlerine uyum gerekliliğini vurguladı. Buna ek olarak, AR-GE ve sayısallaşmanın teşviki, orta ölçekli Avrupalı yatırımcıların cezbedilmesi, hukuki öngörülebilirlik, siyasi istikrar-yatırım güveni, AB ticaret politikalarına uyum yanında, sektörel ticaret diplomasisinin yoğunlaştırılması gerektiğini kaydetti. İşletme düzeyinde ise mühendislik kapasitesinin artırılması, işgücünün veri yönetimi, sayısal üretim, yeşil dönüşümün en acil konular olduğunu vurguladı.
“Türkiye için oyunda kalmak ya da kalmamak!”
MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, 12 Eylül 2025 itibariyle veri üreten tüm ürünler için yürürlüğe giren, Eylül 2026 itibariyle tasarım zorunluluğu, yine Eylül 2027 itibariyle de yapılmış sözleşmelerin tadil edilmesiyle tamamen yürürlüğe girecek AB Veri Yasasının, Türkiye açısından “oyunda kalmak ya da kalmamak” düzeyinde önem taşıdığı görüşünü vurguladı. Karavelioğlu, şunları kaydetti: “AB Veri Yasası, sadece makine imalatını değil; otomotiv, beyaz eşya, enerji ve sağlık gibi tüm veri üreten sektörleri kapsadığı için geniş bir uyum zorunluluğu doğuruyor. Bu durum, şirketlerin ticari sırlarının açığa çıkması riskini artırabilir; teknik arayüzler ve sertifikasyon gereklilikleri nedeniyle özellikle KOBİ’ler için yüksek maliyetler yaratabilir. Ancak standartlara hızlı uyum sağlayan şirketler, veri tabanlı iş modellerinden yeni gelir alanları da yaratabilir. Dolayısıyla bu düzenlemenin kısa vadede maliyet ve risk yükü getirse de uzun vadede veri ekonomisine dayalı yeni iş modellerini zorunlu kılarak Türkiye gibi AB ile entegre olmak isteyen ülkeler için bir “oyunda kalma” meselesine dönüşeceğine inanıyoruz.”