DUYGU GÖKSU/İZMİR
İklim değişikliği, artan sıcaklık ve düzensiz yağışlar tarım ürünlerinin verimliliğini ve kalitesini tehdit ederken, kuraklık, ani don olayları ve ekstrem hava koşulları, hem üretim maliyetlilerini artırıyor hem de gıda arz güvenliğini riske atıyor. Özellikle rekoltede sezonlar arasında gerçekleşen büyük farklar, arz - talep dengesini çok olumsuz etkileyebiliyor. Bu durumu engellemenin en önemli yollarından biri olarak da lisanslı depolar ön plana çıkıyor.
Lisanslı depoculuk ve ihtisas borsacılığının pamuk, buğday gibi ürünlerde yaygınlaştığını ancak kuru meyvelerde ve diğer tarım ürünlerinde istenilen seviyeye gelmediğini aktaran Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, sektörde lisanslı depoculuk ve ihtisas borsacılığının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Bu yıl don olayları nedeniyle kayısı rekoltesinin yüzde 95 düştüğünü hatırlatan Işık, “Geçen sezon yaklaşık 130 bin ton civarında olan kayısı rekoltesinin 70 bin tonu ihracata giderken, geri kalan 50 bin tonu lisanslı depolarda saklandı. Bu yıl, bu sayede 50 bin ton kayısıyı tüketiciye sunabileceğiz. Lisanslı depoculuk olmasa 50 bin ton stok yapamayacaktık. Şikayet etmek yerine çözüm yollarını geliştirmek için tüm kurumlar birlik olmalıyız. Lisanslı depoculuk can suyumuz oldu. Ürünleri depolarda tutup, pazarları kaybetmemek ve o ülkelerin tüketicilerine olan sorumluluğumuzu yerine getirmek için yapmak zorunda olduğumuz en önemli çalışmalardan biri lisanslı depoculuk ve ihtisas borsası” dedi.
Lisanslı depoculuk ve ihtisas borsacılığının kuru meyvelerde istenilen seviyeye gelmediğini dile getiren Işık, “Üzüm ve kayısıda bir deneme yapıldı. Malatya Borsası destekledi ve orada bir lisanslı depo kuruldu. Aynı şekilde ihtisas borsacılığı için de altyapı oluşturulmaya başlandı. Ne kadar yol kat edildiğini bilmiyoruz, henüz tam anlamıyla etkin bir sisteme geçilmedi. Bunu bir an önce hayata geçirerek, kayısıda başlattığımız lisanslı depoculuk sistemini üzüm, incir ve tüm kuru meyvelerde yapmamız lazım. Türkiye bunu yaparak aynı zamanda fiyat istikrarını sağlamış olacak.” diye konuştu.
Lisanslı depolar sayesinde fiyat skalası korunurken müşteriye karşı sorumlulukların yerine getirilmiş olacağını vurgulayan Işık, “Türkiye pek çok kuru meyvenin üretim ve ihracatında dünya lideri. Bu durumu sürdürmek, çiftçimizi, toprağımızı, tüketicimizi korumak için hep birlikte devlet, üniversiteler ve tüm kurumların içinde olduğu bir sistemi hayata geçirmeliyiz. Çiftçi de bir şekilde maliyetli de olsa bu sistemden yararlanıyor. Ancak, örneğin Manisa’da lisanslı depo için tahsis edilecek yer bulamıyoruz. Mevcut sanayi bölgelerinin metrekare fiyatları çok yüksek. Lisanslı depoculuk içi tüm kurumsal altyapıyı kurmalıyız. Devlet, ‘kaynaklardan faydalan yap’ diyor da yerini bulmak lazım. Ayrıca çiftçinin bunu yapması için kooperatif gibi bir yapının olması gerekiyor. Türkiye’de kuvvetli bir kooperatif yok. Tariş yapmaya çalışıyor, başlayalı 5 6 yıl oldu ama bir lisanslı depoyu devreye alamadı.” ifadelerini kullandı.