“İkinci yüzyılda ihracata öncelik veren yeni bir ruh gerekiyor”
JAK ESKİNAZİ - EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ KOORDİNATÖR BAŞKANI
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümünü kutlarken, 100 yıl önce hangi koşullarda cumhuriyetimize sahip olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız. İzmir, İzmir Limanı’nın da pozitif katkısıyla tarih boyunca ihracat kenti oldu. Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılında Türkiye’nin yaptığı 51 milyon dolarlık ihracata 42 milyon dolarlık katkı sağladı. Bu ihracatta pamuk, kuru üzüm, kuru incir, zeytin, zeytinyağı, palamut, halı, arpa öne çıkan ürünler idi. İzmir, Cumhuriyetimizin kuruluşundan 1980’e kadar Türkiye’nin ihracatını domine etti. 1980 sonrasında sanayileşme hamlesiyle ihracatta İstanbul liderliği eline alsa da, İzmir halen yıllık 17 milyar doları aşan ihracatıyla Türkiye’de en çok ihracat yapan ikinci il konumunu sürdürüyor. Türkiye’nin ikinci yüzyılında da kalkınmasını sürdürmesi ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olabilmesi için ihracatın itici güç olacağına inanıyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki ruhla ikinci yüzyıla odaklanmalıyız.
İlk 10 ekonomi arasına girebilmemiz için ihracatla büyümeliyiz. İhracatta her yıl minimum yüzde 10 artış yakalamalıyız. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde maalesef bu hedefin uzağında kalacağız. Sonraki yıllarda bu hedefi yakalayabilmemiz için ihracatçıların çarklarının dönmesi, üretimin devamı için dünyadaki rakiplerimizle rekabetçiliğimizi koruyacak koşullarda enflasyona yenilmeyen döviz kuru, uygun vadeli finansman, ihracatçılarımıza kullandırılan devlet yardımlarının geçmiş yıllarda olduğu gibi döviz bazında kullandırılması gerektiğine inanıyoruz. Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Önümüzdeki yüzyılda bu değişim daha da hızlanacak. Öyle ki önümüzdeki 10 yılda bugünün mesleklerinin yüzde 30’u güncelliğini yitirirken, bugün doğan çocukların büyük çoğu bugün var olmayan meslekleri yapar hale gelecek. Veri analizi daha da kıymetli olacak.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı yapay zekanın yüzyılı olacak
Ürünler ve hizmetler çeşitlenecek ama önümüzdeki yüzyılda da ihracat devam edecek. EİB'in ilk kurulduğu yıllarda tarım öndeyken bugün sanayi sektörleri öne geçmiş durumda. Temiz enerji, yazılım, geri dönüşüm, bilişim sistemleri, savunma teknolojileri, telekomünikasyon, mesleki eğitim, tasarım, tarım sektörlerimiz ikinci yüzyılda öne çıkacak. İhracatta geleneksel pazarlama yöntemlerimiz devam ederken dijital pazarlama yoğunlaşmamız gereken başlıklardan biri olacak. Bugün konteynerlerle yaptığımız ihracatı önümüzdeki süreçte tüketicilere doğrudan yapar noktaya gelen adımları daha hızlı atacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı yapay zekanın yüzyılı olacak. Tabii bütün bunları yaparken sürdürülebilirlik ana ilkemiz olacak.
“Beklentimiz, teknoloji üretimine odaklanmaktır”
ENDER YORGANCILAR - EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI BAŞKANI
İzmir, cumhuriyetimizin ilk yüzyılında sağladığı ekonomik ve kültürel başarıları, ikinci yüzyıla taşıyarak, ülkemizin aydınlık yüzü olmaya devam ediyor. Elbette kentimizin ve bölgemizin sağladığı ekonomik başarılar, yüzyılla sınırlandırılamayacak kadar derin bir tarihsel bir birikime dayanıyor. İzmir’in coğrafi konum avantajı itibarıyla, hinterlandının genişliği ve Avrupa limanlarına yakınlığı, tarihi boyunca İzmir’in ve Ege’nin ticari başarısının asıl itici gücü olmuştur. Örneğin; Osmanlı döneminde Aydın ve Denizli’de üretilen mal ve hizmetler, öncelikle demiryoluyla İzmir’e, oradan da gemilerle Avrupa başta olmak üzere diğer ülkelere iletiliyordu. Bu avantajlarıyla, İzmir bir taraftan yakaladığı ihracat payıyla önemli bir ticaret merkez haline gelirken, diğer taraftan da yabancıların varlığıyla, kültürel ve turistik bir cazibe merkezine dönüşmüştür.
1923 İktisat Kongresi’nin İzmir’de yapılması ve İzmir’in fuarlar ve kongreler kenti olarak seçilmesi, bu politikanın somut bir göstergesidir. 100 yıla uzanan bir süreçte, İzmir bir taraftan dış ticaret hacmini istikrarlı bir biçimde artırırken, diğer taraftan Enternasyonal Fuar başta olmak üzere, pek çok organizasyonun ev sahipliğini üstlenerek, yabancıların gözünde cazibe merkezi olma işlevini güçlendirdi.
Söz konusu başarılar, verilere de açık biçimde yansıyor. TÜİK verilerine göre; İzmir 2022 yılsonu itibarıyla gerçekleştirdiği 17 milyar dolarlık ihracatla, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Aynı dönemde, ithalatımızın ise 13,6 milyar dolar olması, dış ticaret fazlası veren yani net ihracatçı olduğumuzu gösteriyor. Hatta, İzmir’in 3,4 milyar ile ülke genelinde en fazla dış ticaret fazlası veren şehir olması ulaştığı nokta açısından çok önemli. Bölgemiz ise, toplam 28 milyar dolar ihracatla, ülkemiz toplam ihracatının yüzde 11’ini karşılıyor.
Yeni serbest bölgeler ve teknopark hayata geçirildi
Günümüzde; gıda, tekstil, kimya, demir-çelik, makine, hava ve uzay sektörlerinin ön planda olduğu bir İzmir ve Ege profili var. Ancak, dünyanın teknoloji odağında çok hızlı değişim ve dönüşüm içerisinde olması, her daim yeniliklere odaklanmamızı gerekli kılıyor. Bu bakımdan, sanayiciler olarak ikinci yüzyılımıza yönelik en büyük beklentimiz, teknoloji üretimine ve teknoloji ihracatına odaklanmamızdır. Yükte hafif, pahada ağır olarak nitelendirilen; yazılım, çip, otonom makine üretimine dayanan bu süreç sadece kentimizi ve bölgemizi değil, ülkemizi de ileriye taşıyacaktır. Bu doğrultuda, İzmir’in ülkemizin teknoloji üssü olması hedefimizi de sıklıkla dile getiriyoruz. Son yıllarda teknoparklarımızın sayılarının artması ve yeni serbest bölge projelerinin hayata geçirilmesi, oldukça olumlu karşıladığımız adımlardır.
“İzmir, ikinci yüzyılında da ekonominin itici gücü olacak”
MAHMUT ÖZGENER - İZMİR TİCARET ODASI BAŞKANI
2023 yılının ülkemiz için çok ayrı bir önemi var. Cumhuriyetimizin ilanının 100. yıl dönümünü kutlamanın gururunu ve mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz. İzmir Ticaret Odası olarak Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerini, ideallerini, kurduğu cumhuriyeti yaşatmak, geliştirmek ve yeni kuşaklara aktarmanın asli görevlerimizden olduğuna inanıyorum.
Türkiye’nin ikinci yüzyılında İzmir’in geçmişte olduğu gibi yine itici bir güç olacağı kanaatindeyim. Kentimiz, ülkemizin üçüncü büyük ekonomisi. İl düzeyinde cari fiyatlarla GSYH hesaplamalarına göre; 2021 yılı itibariyle İzmir 462 milyar 152 milyon TL ile Türkiye ekonomisinden yüzde 6,4 pay alıyor. İzmir’in dış ticaret verilerine baktığımızda, dış ticaret fazlası veren bir kent olduğunu görüyoruz.
İzmir’in tarım, ormancılık ve balıkçılık alanlarında ülkemiz ekonomisine en büyük katkıyı yapan ikinci ekonomi konumunda olmasının da önem taşıdığını düşünüyor, bu anlamda Dikili, Kınık ve Bayındır’da yürüttüğümüz tarıma dayalı OSB projelerimizin bu gelişimi hızlandıracağını ve OSB’lerin devreye girmesiyle ilgili illerin sosyoekonomik gelişmişlik seviyesinde atak yapacağına inanıyorum.
Yeni yatırımları çekebilmek için Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşların, yatırımlara liderlik eden fonların, dünyanın en değerli markalarının ofislerinin kentimizde açılmasına yönelik lobi çalışmaları yapılması gerekiyor. Yanı sıra KOBİ’lerimizin finansman ihtiyacını karşılamaya yönelik fon sağlayıcı/aracı merkezlerin kentimize çekilmesi konusunu da vurgulamak istiyorum. Bu merkezlerin İzmir’e çekilmesi, kapasitelerini artırmak ve işlerini geliştirmek için kredi ve destek arayan firmaların finansman açığını kapatacak ve dolayısıyla kentimiz ekonomisinin gelişiminde hızlandırıcı bir etki yaratacaktır. Sanayinin tüm modellerinin çevreyi kirletmeyecek şekilde tasarlanması ve yeşil dönüşüm ilkelerine öncülük verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kent içinde yer, üretim ve lojistik yetersizlikler gibi nedenlerden dolayı ölçeğini arttıramayan firmaların modern, üretim ve ticari alanlara kavuşması gerekiyor.
Tarımsal kooperatifleşmenin sürdürülmesi, markalaşmaya yönelik çalışmalar yapılması, dijital ve organik tarımın geliştirilmesi, iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, coğrafi işaret alan ürün sayısının arttırılması da tarım ve gıda sektöründe yer alan firmaların kapasitelerini geliştirmeleri için önem taşıyor.
“En canlı liman kenti olmaya çalışmalıyız”
IŞINSU KESTELLİ - İZMİR TİCARET BORSASI BAŞKANI
Bence bu özel yılın en özel kenti İzmir. Çünkü işgal edildiği gün bir ulusun kurtuluş mücadelesini başlatan, özgürlüğüne kavuştuğu gün mücadeleyi sonlandıran bir başka kent yok yeryüzünde. İzmir, Cumhuriyet daha kurulmadan kentte düzenlenen 1. İktisat Kongresi ile kazanılan zaferin ekonomik başarılarla taçlandırılmasının da mimarı aynı zamanda. İzmir, önümüzdeki dönemde, sahip olduğu potansiyeli iyi değerlendirebilmek için 8 bin 500 yıllık köklü tarihini borçlu olduğu “Liman kenti” kimliğine sahip çıkmalı. Bu anlamda yeniden Akdeniz’in en canlı liman ve ticaret kenti haline geleceğimiz çalışmaları gerçekleştirmeliyiz.
2023 yılında, ünlü seyahat dergisi Conde Nast tarafından dünyanın en dost canlısı yedinci kenti seçilen İzmir, zengin tarımsal ürün yelpazesi ve eşsiz mutfak kültürü ile gurme turizmin başkenti olmalı. İzmir Ticaret Borsası olarak biz de Ege Gastronomi Projesi ve “gastronomi/Alaçatı Deneyim Noktası” ile bu alana yatırım yapıyoruz. İzmir’in gastronomi turizmin yanı sıra termal kaynakları ile sağlık ve iyi yaşam alanlarında da öne çıkması gerektiğine inanıyoruz.
Tarım ve tarıma dayalı sanayi İzmir’in olmazsa olmazı. Cumhuriyetin ilk yıllarında, milli ekonominin ayağa kalkmasına etkin rol oynayan tarım, yeniden benzer bir rol üstlenebilir. Günümüzde bunun yolu da teknoloji kullanımından geçiyor. Borsa olarak hayata geçirdiğimiz İzmir Tarım Teknoloji Merkezi ve kentimizdeki diğer oda ve borsalarla el ele kuruluş çalışmalarını yürüttüğümüz tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri ile bu alanda da önemli bir sorumluluk üstleniyoruz. İzmir’in aydınlık yarınları adına vazgeçilmez gördüğüm bu üç konuya bir de yüksek teknolojiyi eklemem şart.
“Filomuzu yeşil dönüşüme hazırlamak zorundayız”
YUSUF ÖZTÜRK - İMEAK DENİZ TİCARET ODASI İZMİR ŞUBESİ BAŞKANI
Cumhuriyet, 100 yılda Türk denizciliğinde önemli mesafeler alınmasını sağlayacak politikalar uyguladı. Denizcilik sektöründeki değişim ve küresel rekabet, Türk denizciliğinin mevcut durumla yetinemeyeceğini, yeni bir devinim içine girmesi gerektiğini gösteriyor. Deniz ticaret filomuzu yeşil dönüşüme hazırlamak ve Türk bayraklı gemi sayımızı artırmak zorundayız. Demiryolu ve karayolu yatırımları, lojistik merkezler ve doğru planlama ile limanlarımızı sanayi bölgeleri ve küresel ulaşım ağları ile yakınlaştırıp, Anadolu’nun aktarma merkezi olma kabiliyetini artırmalıyız.
Limanların merkezi bir planlama ile verimli ve yapıcı rekabet içinde hizmet vermesi sağlanmalı. Marmara Bölgesi’nin plansız sanayileşmesi, konteyner limanlarının bölgede yoğunlaşması sorunlara yol açıyor. Ege Bölgesi, alternatif olarak öne çıkarılmalı. İzmir’de 16 liman/iskele bulunuyor. Limanlarımızdan 220 limana doğrudan bağlantı var. Batı Anadolu’nun bir üretim merkezi ve lojistik bölge olarak planlanması, Türkiye’nin sağlıklı büyümesini mümkün kılacaktır.
“İzmir, yeni yatırımların adresi olmaya devam edecek"
EYÜP SEVİMLİ - İZMİR SERBEST BÖLGESİ BAŞKANI
İzmirliler olarak, gönlümüzde ve zihnimizde Cumhuriyet aşkının apayrı bir yeri var kuşkusuz. Sadece Cumhuriyet tarihi boyunca değil, yüzyıllardır bu toprakların en önemli ticaret ve ihracat limanı olan İzmir, bu özelliğini Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da sürdürecek. Bu kentte faaliyet gösteren ve bu kentin adını taşıyan bir serbest bölge olarak, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “her fabrika bir kaledir” vizyonuna uygun olarak, yeni kaleler inşa etmeye devam edeceğiz. “Kalkınmak sanayileşmek demektir” cümlesindeki doğruluğa ulaşmak için, kalkınma hamleleri gerçekleştirmeyi sürdüreceğiz. Sanayi, ticaret, turizm, hizmet, tarım gibi sektörlerin birbirini engellemeden ve birlikte değer yaratarak büyüyebileceği tek şehir olan İzmir’in, yeni yatırımların adresi olmaya devam edeceğine yürekten inanmaktayız.
Atatürk, bugün bile başucu kitabı olması gereken “Medeni Bilgiler” yapıtında, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir!” demekteydi. Çünkü; aklı, irfanı ve vicdanı özgür insanların rejimiydi Cumhuriyet.