DENİZLİ/EKONOMİ
Denizli Sanayi Odası (DSO) Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, özellikle KOBİ’lere ve sanayicilere yönelik destekleyici mekanizmaların güçlendirilmesi, üreticiler için selektif kredilerin gündeme alınması gerektiğini dile getirdi.
DSO mayıs ayı olağan meclis toplantısında son dönemde yaşanan siyasi ve hukuki gelişmelerin ekonomiye etkilerine dikkat çeken Kasapoğlu, “Merkez Bankası politika faizini son 3 ayda 750 baz puan indirmişti. Uygulanan indirimlerin ticari kredi faizlerine yansımadığını daha önce de ifade etmiştik. Reel sektörün nakit akışına, stok yönetimine, ekonominin belirgin yavaşlama olasılığına ve dış pazarlarda rekabetin artabileceğine dikkat etmesi lazım. Ancak kamunun da bütçe dengesini gözeterek, özellikle KOBİ'lere ve sanayicilere yönelik destekleyici mekanizmaları güçlendirmesi ve uygun koşullu finansman imkanları yaratması gerekiyor.” dedi.
Reel sektörün ayakta kalması ve istihdamın korunması için önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Kasapoğlu, “Üretiyoruz, ihraç ediyoruz ama zarar ediyoruz. Üretimi önceliklendirmeli, sürdürülebilir sanayi ekosistemini, ekonomik programlarla desteklemeliyiz. Faizlerin hala arttığı bu ortamda, üretim yapan için selektif krediler gündeme alınmalı. Üretimin sürdürebilirliği sağlanamazsa kalkınma hedeflerinden söz etmek mümkün değil. Planlananla uygulanan, söylenenle hissedilen arasındaki fark her geçen gün büyüyor.” diye konuştu.
“Konkordatolar alacaklı firmaları da çıkmaza sokuyor”
Daralmadan en çok etkilenen sektörlerin tekstil, inşaat ve metal sanayi olduğunu belirten Kasapoğlu, yılın ilk çeyreğinde konkordato sürecinde geçici mühlet kararı verilen işletme sayısının arttığını açıkladı. Kasapoğlu, “Yılın ilk üç ayında en fazla konkordato başvurusunun tekstil sektöründen geldiği ifade ediliyor. Bu sürece giren firmalar en az 2 yıl boyunca belirsizlik içinde kalırken, özellikle tasdik kararının geç çıkması, alacaklıları da çıkmaza sokuyor. Adeta bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olan işletmeler, konkordato kararlarıyla birlikte yara alıyor. Bu durumun tedarikçiler, bayiler, lojistik firmaları ve diğer iş ortakları üzerinde yarattığı baskı görmezden gelinemez. Alacaklarını tahsil edemeyen bu işletmeler de finansal darboğaza giriyor, nakit akışları bozuluyor ve sonuç olarak kendi varlıklarını sürdürmekte zorlanıyorlar.” dedi.
“Gençlerin üretimde yer almalarını teşvik etmeliyiz”
Kasapoğlu, açıklanan işsizlik rakamlarının son 20 yılın en düşük seviyesini görmesine rağmen, imalat sanayindeki durumun pek iç açıcı olmadığını dile getirdi. Hizmet sektöründeki büyümenin aksine, imalat sektöründe istihdam kaybının derinleştiğini ifade eden Kasapoğlu, gençlerin üretime katılımını teşvik edecek girişimlere ivedilikle hız verilmesi gerektiğini söyledi. Kasapoğlu, “Artık hepimiz biliyoruz, açıklanan rakamlara rağmen imalat sanayi için durum pek olumlu seyretmiyor. Hizmet sektörü büyürken, imalat sektöründe istihdam kaybı derinleşiyor. Nitekim yıllık bazda imalat sektöründe %2,2 oranında bir düşüş yaşandı, bu yaklaşık 110 bin ücretli istihdam kaybı demek. İvedilikle gençlerin üretimde yer almasını teşvik edecek girişimlerin uygulanması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.