LEVENT AKBAY
Altı liman ve 5 komşu OSB ile Türkiye’nin en büyük endüstriyel merkezlerinden biri olan Dilovası OSB, karayolu ve havayolu avantajının yanı sıra demiryolları kılçık hatları ile lojistikte rekabet avantajını daha da artırmak istiyor. 1960’ların sonundan itibaren sanayiye açılan, 1990’ların sonunda tesislerin bulunduğu yerde OSB statüsü verilerek sanayileşmesi disipline edilen Dilovası OSB, Türkiye dış ticaretinin yüzde 6,5’ini gerçekleştiriyor. 40 milyar dolarlık ticaretin döndüğü Dilovası OSB’de sanayi ve çevre nihayet barıştı. Uzun yıllar çevre sorunları ile boğuşan, 1970’li yıllarda kurulan çelik ve kimya sanayindeki tesislere yapılan yeni yatırımlarla çevreyle barışan OSB’de mükemmellik yolunda arayışlar sürüyor.
Dilovası OSB Yönetim Kurulu Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Türker, toplam 8,5 milyon metrekare araziye sahip OSB’nin, 1 milyon metrekarelik bölümünde yeni yatırımcılar beklediklerini, mevcut ekonomik konjonktür ve yüksek fiyatlar nedeniyle, önemli kaynaklar gerektiren kamulaştırma zorunluluklarının yeni yatırımların önündeki engel olarak durmaya devam ettiğini söyledi. OSB’nin kuruluşundan bu yana yönetim kurulu başkanı olan Türker, “500 Büyük Sanayi Kuruluşu”ndan 13’üne ev sahipliği yaptıklarını, son ekonomik konjonktürden olumsuz etkilendiklerini, nitelikli eleman sorununun gündemdeki önemini koruduğunu anlattı. Türker şunları söyledi:
OSB, ÇAĞ ATLATAN BİR MODEL
OSB Türkiye açısından doğru, çağ atlatan bir model. Dilovası’nda sanayici açısından bir tür koruyucu şemsiye oldu. Ortak maliyetleri düşürdü, düzenli bir sanayi haline dönüşümü sağladı. Tüm çalışmaların yasal olarak yapılması sağlandı. Sanayicinin yönetimde temsili yoluyla, OSB’de sanayici lehine yönetim sağlandı. Şu anda artık Sanayi Bakanlığı’nın görüşü de tesislerin mümkün olduğunca OSB içerisinde konuşlandırılması. Dışarıda yatırım yaptığınızda altyapıyı da kuracaksınız; enerji, su, işçi, mühendis, internet getireceksiniz… Halbuki OSB’lerde bunlar yatırımcıya tabiri caizse sunuluyor. Verilen aidat alınan hizmetin çok altında. Dilovası OSB olmadan evvel, enerji altyapısı diye bir şey yoktu. Herkes aynı hattan enerji çekiyor, bir arıza olduğu zaman herkes duruyordu. Şimdi bütün altyapı yenilendi. Sanayiciye kesintisiz enerji veriyoruz. Arızada bir başkası etkilenmiyor. Aynı şekilde ortak arıtma tesisi var. Çevre gerekliliklerini de ortak olarak yerine getiriyoruz. OSB’leşmenin daha da hızlanması gerekecek. Devlet bu konuda özellikle Anadolu için çok teşvik veriyor. Vergi teşvikleri, yatırım teşvikleri... Anadolu’da, doğuya gittikçe lojistik sorunu ortaya çıkıyor. OSB’ler de yeni genişleme alanları ile cazibelerini artırmaya çalışıyorlar. İşçilik de daha ucuza oluyor.
ÇEVRE SORUNU AŞILDI
Dilovası’nın en önemli sorunu olan çevre kirliliğinin giderilmesi için önemli projelere imza atıldı. Türkiye’de ilk defa bölgenin hava kirliliği haritasının çıkarılması için bilimsel kurumlarla ortak çalışmalara girildi, her sanayi tesisinin ilave yatırımlarla önlemlerini alması sağlandı. Ayrıca bölgenin çevresinde bulunan konutların evsel atıkları ile OSB içerisinde bulunan sanayinin endüstriyel atıklarını ve çevredeki yerleşim bölgelerinin evsel nitelikli atık sularını almak için merkezi bir atık su arıtma tesisinin yapımı ihale edilerek gerçekleştirildi. Biz OSB olduğumuz zaman hem kimya tesislerinden hem çelik fabrikalarından kaynaklanan bir hava kirliliği vardı. Ama bu süreçte bütün tesisler ya yenilendi ya da çok ciddi yatırımlarla rehabilitasyon yapıldı.
İTFAİYEMİZ YOK, PARK, BÜYÜK SORUN OLDU
İtfaiyemiz yok. Büyükşehir ile çalışmamız var. İtfaiye işini meslek erbabının yapması lazım. Biz yer vereceğiz, binasını yapacağız, araç alacağız. Ancak işletmesini belediye yapmalı. Bugün her fabrikada doğal gaz, her fabrikada az ya da çok kimyasal var. Dolayısıyla risk var. Ancak 99 depremi sırasında herhangi bir kimyasal kaçağı olmadı. Sanayici de tedbiri elden bırakmıyor. Şu anda bizim en büyük sıkıntımız park sorunu… Kamyonlar ve TIR’lar için OSB içinde yeni bir yol daha açtık. Dilovası’nda bizimle beraber 6 tane OSB var. Onlar da bu yolları ve limanları kullanıyor. Dolayısıyla onlar da ek bir trafiğe neden oluyor. Şehirden de TIR’ını burada yola bırakıp gidiyorlar. Belediye TIR garajı yaptı ama kimse gitmiyor. Bölge dışında bir yerin lojistik alan olarak TIR’ların durabileceği şekilde sosyal tesisleriyle birlikte hazırlanması lazım.
1 MİLYON METREKARE YATIRIM YERİMİZ VAR
Şu anda 306'a yakın faal işletmenin olduğu OSB’de boş yerimiz de var. Toplam 8,5 milyon metrekareyiz, 1 milyon metrekare kadar boş yerimiz var. Biz sonradan OSB olduğumuz için işletmeler arasında şahıs parselleri var. Mevzuat gereği bunların OSB yönetimi tarafından istimlak edilmesi gerekiyor. Ancak istimlak fiyatları çok yüksek. Geçmişte de yüksek fiyatlarla, metrekare olarak 500 doların üstündeki fiyatlarla alışverişler olmuş. Mahkemeye gittiğiniz zaman bu fiyatlar baz kabul ediliyor. Ancak bu fiyattan talep görmüyor. OSB yönetimi olarak 500 dolardan alıp 400 dolardan verecek halimiz yok. Dolayısıyla boş yerlerin dolması şu anda oldukça yavaş yürüyor. Yeni sistemde şeffaf ihalelere çıktık ancak müracaat olmadı.
DİLOVASI OSB’DE HANGİ YATIRIMLAR YAPILAMAZ?
Bölgede; ham petrol rafinerileri, kömür veya bitümlü şistin sıvılaştırıldığı ve gazlaştırıldığı tesisler ile asfalt plent tesisleri, sıvılaştırılmış petrol gazı dolum ve depolama tesisleri, çimento fabrikaları, beton santralleri, çimento klingeri üreten tesisler, nükleer güç santralleri ile diğer nükleer reaktörler, radyoaktif atıkların depolanması, bertarafı ve işlenerek ara/nihai ürüne dönüştürülmesi amacıyla projelendirilen tesisler ve benzeri radyoaktif atık tesisleri, nükleer yakıtların üretilmesi veya zenginleştirilmesi ile ilgili tesisler, endüstriyel nitelikli, sintine ve benzeri atık suların geri kazanım tesisleri, parlayıcı/patlayıcı/yakıcı maddelerin üretildiği, depolandığı ve dolumunun yapıldığı tesisler, petrokimya komplekslerine ilişkin yatırımlara izin verilmiyor.
SANAYİCİNİN 3 TEMEL SORUNU VAR
Sanayinin daha da teşvik edilmesi lazım. Şu anda sanayideki en büyük sıkıntı kalifiye eleman, işçilik ücreti ve maliyetler ile Çin rekabeti. Üstelik herkes mutsuz. İşveren mutsuz, yönetici mutsuz, çalışan da mutsuz. Eskiden asgari ücret 4 bin 500 lirayken kira ödeyip geçinebilen bugün bunu yapamıyor. Bu nedenle asgari ücretle çalışan kimseyi bulamıyorsunuz. Üretici de asgari ücret 4 bin 500 TL iken ton başına ya da birim başına 3 kazanıyorsa, şimdi bir bile kazanamıyor. Tekstil çöktü, makine sanayi, çelik sanayi 2026’nın ikinci yarısını bekliyor. Sadece Türkiye’de değil, dünya da bir global kriz var. Bana göre enflasyon yüzde 200’lere çıktı. Şu anda da yüzde 60’lar seviyesinde. Çin rekabeti önemli. Önlem alacak, vergi koyacaksınız. Çin bizim üzerimizden Avrupa'ya geçmeye çalışıyor. Öte yandan dünyayı yönetenler de çok agresifleşti. ABD’de Merkez Bankası üyeleri görevden alınmak istenince dalgalanma yaşanıyor. Dalgalanma bizi çok daha olumsuz etkiliyor. Her şeye rağmen Türkiye umut vadediyor.
 
                         
                                 
                                 
                                                     
  
  
  
  
  
 