EKONOMİ/AYDIN
Aydın Ticaret Borsası ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, yüz yıllardır Ege’nin bereketli ovası olarak anılan Büyük Menderes Havzası’nın kuraklıktan azami ölçüde etkilendiğini belirterek, iklim değişikliğiyle mücadele yerine iklime uyumlu tarıma yönelmek gerektiğini ifade etti.
Büyük Menderes Havzasında Su Kaynakları ve Yönetimi, Büyük Menderes Havzasında Tarımsal Üretim ve Ürün Güvenliği Çalıştayı’nda konuşan Çondur, Aydın ekonomisinin temelini tarım sektörünün oluşturduğunu belirterek, “Nüfusumuzun yüzde 55’i geçimini tarımdan sağlıyor. Büyük Menderes Havzası yüzyıllardır ‘Ege’nin bereketli ovası’ olarak anılır. Aydın, ülkemizde üretilen bitkisel ürünlerden 58’inde ilk 10’da yer alıyor. İncir, kestane ve buğday hasıl yeşil ot üretiminde birinci, arpa yeşil ot ve çilek üretiminde ikinci, sofralık ve yağlık zeytin üretimi yanı sıra kütlü pamuk, mısır hasıl ve enginar üretiminde ise 3’üncü sıradayız. Bu veriler, Aydın’ın sadece bölgemiz için değil, Türkiye tarım ekonomisi için de ne kadar kritik bir merkez olduğunu ortaya koyuyor.” dedi.
Aydın’ın son yıllarda orta ve şiddetli kuraklık yaşadığını söyleyen Çondur, “Büyük Menderes Nehri, azalan yağışlar ve kuraklık nedeniyle kurudu. Barajlarımızın doluluk oranları ise alarm seviyesine indi. Dünyada suyun yaklaşık yüzde 70'i tarımda kullanılırken, Türkiye'de bu oran yüzde 77 civarında. Bu nedenle suyumuzu çok daha verimli kullanmamız şart. İklim değişikliğinin etkileri kuraklıkla sınırlı değil. Yerinde ve zamanında olmayan yağışlar, kuvvetli yağışlar, sel, dolu ve zirai don olayları da tarımı olumsuz etkiliyor.” diye konuştu.
Sulama suyunun azalmasının pamuk, mısır, narenciye gibi ürünlerde verim kaybına yol açtığını vurgulayan Çondur, “Yüksek sıcaklık ve düzensiz yağışlar, incirde aflatoksin ve diğer küflerin gelişmesini kolaylaştırıyor. Zeytinde ise yağ oranı düşüyor, rekolte azalıyor. Zararlılar, özellikle zeytin sineği, daha uzun süre etkin oluyor. Su yetersizliği, toprakta tuzluluk ve erozyon artışına neden olurken; verim kaybıyla birlikte maliyetler yükseliyor, çiftçinin gelirinde azalma yaşanıyor. Düzensiz yağışlar çiçeklenme döneminde meyve tutumunu düşürüyor. Zirai don olayları da ürün kayıplarına sebep oluyor.” dedi.
“Kuraklık kalıcı risk haline geldi”
Kuraklığın artık kalıcı bir risk haline geldiğine dikkat çeken Fevzi Çondur, iklim değişikliğiyle mücadele yerine iklime uyumlu tarıma yönelmenin önemini vurgulayarak, şunları söyledi: “Tarla içi sulama sistemlerinde yağmurlama veya damla sulama yöntemlerine geçiş çok önemli. Vahşi sulamanın önlenmesi için çiftçiye eğitim ve destek sağlanmalı. Baraj ve göletlerde su hasadı ile depolama kapasitesi artırılmalı. Sulama kooperatiflerinde dijital ölçüm ve denetim sistemleri kurulmalı. Suya daha az ihtiyaç duyan alternatif ürünlere yönelinmeli, bölgesel iklim risklerine uygun ürün deseni planlanmalı. Toprağın su tutma kapasitesi güçlendirilmeli, erozyon kontrolü ve arazi ıslahı projeleri yaygınlaştırılmalı. Zirai don, sel ve aşırı yağışlara karşı erken uyarı sistemleri etkinleştirilmeli, TARSİM’in kapsamı genişletilmeli, çiftçiler risk yönetimi konusunda bilinçlendirilmeli.”