FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılmasına karar verilerek boşaltılan ve tarihi eserleri konteynerlerde saklandığı belirtilen Antalya Müzesi’nin yıkımı tartışmaları büyüyor.
TMMOB’a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan ve Başkanvekili Ali Erman Aydın, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılmasına karar verilen Antalya Müzesi ile ilgili görüşlerini açıkladı.
Müzeyle ilgili Deprem Performans Raporu’nu talep etmelerine rağmen kamuoyu ile paylaşılmadığını söyleyen Akdoğan, ‘’Antalya Müzesi’nin yıkım kararına gerekçe gösterilen deprem performans raporunu Bilgi Edinme Kanunu kapsamında resmi olarak talep ettik. Ancak yetkililer raporu ileteceklerini belirtmelerine rağmen bugüne kadar tarafımıza bir rapor sunulmadı.’’ dedi.
Bazı medya kuruluşlarında rapora erişildiğine yönelik bilgiler olduğunu anlatan Akdoğan, şunları kaydetti:
‘’Müzenin yıkım kararına gerekçe olarak sunulan belgelerde yer alan verilerde ciddi tutarsızlıklar var. Güçlendirme seçeneği değerlendirilmeden, yeni müze için açıklanan maliyetler kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmadı. Bu durum toplumda haklı şüpheler yaratıyor. Kamu kaynakları ile cömertlik yapılmasın. Herkesin ekonomik sıkıntı yaşadığı bir dönemde kamusal zararların hesabını kim ödeyecek. Üstelik yüksek vergi yükü altındaki vatandaşlardan tasarruf beklenirken, kamu kaynaklarının bu şekilde harcanmasının kamu yararı açısından sorgulanması gerekiyor. Ekonomik koşulların bu kadar ağırlaştığı bir dönemde kamu zararının boyutları ölçülemez hale geldi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek para toplamak için canı çıkarken kamu kaynakları cömertçe harcanıyor. Antalya Müzesi yıkım süreci şeffaf, bilimsel ve kamu yararını gözeten bir anlayışla yönetilmeli. ’’
Antalya Müzesi’nde 2002 yılında inşa edilen ek müze binasının da depreme dayanıksız olarak nitelendirilmesinin açıklığa kavuşturulmasını isteyen Soner Akdoğan, şöyle devam etti:
‘’Antalya Müzesi ile ilgili rapor hazırlayan Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sebahattin Aykaç, Çatalhöyük için hazırladığı detaylı rapor hazırlarken Antalya Müzesi için yalnızca bir sayfalık, yeterli bilimsel temele dayanmayan ve şeffaflıktan uzak bir rapor hazırlanmış. Bilimin ışığında, kamunun yararını gözeten çözümler talep ediyoruz.’’
Antalya Müzesi deprem performans raporunun açıklanmasını da isteyen Akdoğan, ‘’Deprem analiz raporu ne zaman hazırlandı? Neden bizimle paylaşılmadı, rapor nerede? Binanın kötü olması mı ziyaretçi sayısının az olmasının nedeni? Burada bir yönetim beceriksizliği söz konusu.” dedi.
Müzenin yıkım sürecinde kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini savunan Akdoğan, şöyle konuştu:
‘’20 Mart’ta yeni müzenin sunumu yapıldı. (Deprem performans raporları yok) söylemimizden sonra aceleyle bir rapor düzenlediler. Sonra da servis ettiler. Biz hiçbir zaman müzenin depreme dayanıklı olduğunu iddia etmedik. Depreme dayanıksız olabilir ama güçlendirilmesi mümkündür. 2002’de yapılan ek bölümün de depreme dayanıksız olduğu konuşuluyor. O zaman neden böyle yapıldı? Görev alanlara kamu zararına yol açtıkları için dava açacak mısınız? Bizim tek itirazımız 2,5 milyar TL’lik yatırımın aynı yere yapılmasına. Müzenin yeniden inşa maliyeti sürekli değişiyor. Bu bölümü yeniden inşa etsek maliyeti 180 milyon TL. Ancak müze yapım maliyetleri sürekli değiştirildi. Rakamlar neden değişiyor? Süreç neden bu kadar kötü yönetildi? Deprem analiz raporu ne zaman hazırlandı? Rapor yazılmadan yıkım başladı. Deliller yıkılırken rapor hazırlandı. 2002’de yapılan ek bölüm neden depreme dayanıksız? Yılda 1 milyon kişi gelse yıkmayacak mıydınız? Zemin etüdü nedir, neden açıklanmıyor?’’
"Güvensiz ortam yaratıldı"
İMO Başkan Vekili Ali Erman Aydın da, müzenin yıkım sürecinin ilgili kurumlar tarafından kötü yönetildiğini ve güvensiz ortam yaratıldığını söyledi. Aydın, “Gelinen noktada yıkım kararı çoktan alınmış ve uygulamaya koyuldu. Meslek Odaları ve STK’ların görüşü dikkate alınmadı. Antalya kamuoyu sürecin dışında bırakıldı. Bilim ve akademinin sözü, göstermelik sunumların arkasına itilmedi. Yetkililer, (zaten daha iyi bir müze yapılacak) söylemiyle süreci basitleştirerek meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Ancak şeffaf olmayan, bilimsel verilerden yoksun ve toplumun fikrini hiçe sayan bir yönetim tarzı, daha en başında güvensizlik ortamı yarattı.” dedi.