FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Antalya Oda ve Borsalar Müşterek Toplantısı, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya Antalya, Manavgat, Alanya, Kumluca TSO, Kumluca Ticaret Borsası ve Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanları, oda ve borsa meclis başkanları ile yönetim kurulu üyelerinin katıldı.
ATB Başkanı Ali Çandır, Oda borsa başkan ve yönetimlerinin, üyeleri ve Antalya’nın sorunlarını Ankara’ya taşıyarak çözüm aradıklarını belitti. Oda ve borsalar olarak üyelerinin sesi ve sözcüsü olduklarını vurgulayan Çandır, ‘’Tabi sorunları ilgili ve yetkililere iletiyoruz. Yasayla tanımlanmış görevimiz budur. İcra yetkisi hükümete aittir. Biz sahadan topladığımız sorunları ve çözüm önerilerini TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu üzerinden hükümetimize iletiyoruz.’’ dedi.
"Antalya Türkiye’nin stratejik şehridir"
Bu toplantıları ortak dil, ortak hedefler ve ortak bir yön tayin etmek için düzenlediklerini anımsatan Çandır, şöyle konuştu.
‘’Antalya’mız, hayatın doğal akışı içinde kendiliğinden büyümeye bırakılamayacak kadar potansiyeli yüksek bir kenttir. Ülkemizin dünyaya en açık ve vitrin kentleri arasında başı çekmektedir. Dolayısıyla ülkemizin aydınlık ve güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehirdir. Kentimizin kaynaklarını, üretimini ve büyümesini ortak akılla, kapsayıcı bir anlayışla hep birlikte yönetmeliyiz.”
"Güçlü Lobi ve yeni bir başarı hikayesi yaratmalıyız"
Antalya’nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğuna dikkat çeken Çandır, şöyle konuştu.
‘’Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar yaratacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır. Antalya’yı korumak aynı zamanda Antalya’nın ekonomik geleceğini korumaktır. Bu nedenle, suyumuzu ve topraklarımızı korumak için bir politikaya ihtiyacımız var. Dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmalıyız. Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız. Antalya’mız yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdü. Ancak artık akışına bırakarak büyüme dönemi bitti. Tarımda ve turizmde birer başarı hikayesi yazdık. Şimdi bir taraftan bu iki sektörümüzü geliştirmeye diğer taraftan da kentimizin karakterine uygun yeni bir de başarı hikayesi yaratmaya odaklanmalıyız. Antalya’yı korumak, yönetmek ve geleceğine yön vermek için ortak akla dayalı güçlü bir yönetişimi hep birlikte hayata geçirmeliyiz.”
"Rekabet sertleşiyor"
Dünyada 2003-2017 döneminde yükselen bir küreselleşme ve serbest ticaret iklimi yaşandığını, gümrük tarifeleri savaşı, içe kapanma ve nispi olarak yurtiçi ekonomik faaliyetlerle büyümeye doğru bir eğilim gösterdiğini anımsatan Ali Çandır, yakın gelecekte de bu eğilimin devam etmesinin beklendiğini kaydetti.
Dünya ticaretinde korumacı politikaların yükseldiğini ifade eden Çandır, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Dünya ticaretinin dünya GSYH’na oranı son iki yılda yüzde 63’ten yüzde 57’ye geriledi. Bu rakamın artık küresel ticaretin eskisi kadar açık ve serbest olmadığını gösteriyor. Korumacı politikalar yükseliyor, rekabet sertleşiyor ve her ülke kendi üretimini koruma eğilimini artırıyor. Korumacı tedbirlerin en büyük sonucu da doğrudan dış ticaret dengesinde görülüyor. Dünyada en büyük dış ticaret açığını veren ABD, 2024 yılında, 600 milyar dolar açıktan 200 milyar dolar açığa düşmüş yani açığını yüzde 70 azaltmıştır. Aynı dönemde ülkemizde ise 106 milyar dolar açık 82 milyar dolar açığa düşmüş. Yani yüzde 23 azalmıştır. Bu halimizle açık azaltma eğilimine üçte bir kadar uyumlu olabilmişiz. Mutlak surette açık azaltma eğilimine uyum katsayımızı artırmalıyız. Bunu sürdürülebilir hale getirmenin temel yolu, ihracat artışını ithalatın çok üzerine çıkarmaktan geçiyor.”
Ekonomide Çin uyarısı
Dünya ekonomisinde Hindistan’ın parlayan yıldız olduğunu belirten ATB başkanı Ali Çandır, “Çin tehlikesine” dikkat çekti. Türkiye’nin Çin ile yapılan ticaret hakkında da bilgi veren Çandır, şöyle konuştu:
‘’Türkiye’nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin’den 13,2 dolarlık alışveriş yapmış. . Türkiye’nin toplam cari açığının yüzde 59’u Çin’den kaynaklanmış durumda. Avrupa ve Ortadoğu’ya yaptığımız ihracata baktığımızda Çin’in maliyet avantajı ile bizim ihraç ettiğimiz yüzde 21’lik mallar risk altında. Yani onların buraya girmesi durumunda yaklaşık 42 milyar doları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Çin’deki firmaların yüzde 23’ü 2024’de zarar beyan etmiş. Bizde yıllardır ilk 500’deki firmamızın zararda olan payı yüzde 10’u geçmemiştir. Çin’de bankaların yüzde 80’i uzun vadeli ucuz kredi veriyor, bizde bu oran yüzde 45. Çin’e karşı bir strateji geliştirilmesi gerekiyor. Ülkemizin acilen bir strateji geliştirmesi lazım. Ülke olarak Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor.”
"Türkiye’de büyüme sürdürülebilir değil"
Türkiye ekonomisiyle ilgili görüşlerini de aktaran Çandır, ‘’2024’te en yüksek büyüme yüzde 5,3 ile ilk çeyrekte görüldü. Yılın geri kalanında büyüme yüzde 3’ün altına geriledi. Son çeyrekte ise 3,7’lik bir büyüme yaşandı. Ancak ithalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir. Üretim gücü artmadan, ihracat gücünün kalıcı olarak yükselmesi de mümkün görünmüyor. Bu noktada Antalya yalnızca bölgesel değil, ulusal bir role sahiptir. Çünkü Antalya, tarımı, turizmi, ticareti ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentlerden biridir.” dedi.
"Antalya’da tarım alanları yüzde 22 azaldı"
Antalya’nın, tarımda güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu, 1995–2023 döneminde tarım alanlarının yüzde 22 daralmış olsa da örtüaltı üretimin yüzde 479 arttığına dikkat çeken Çandır, şöyle devam etti:
‘’Türkiye’nin örtüaltı sebzesinin yarısı, Antalya’da üretiliyor. Tarım sektörümüzdeki çeşitlilik, yoğunluk ve üretim gücü yalnızca Antalya için değil, Türkiye’nin gıda güvenliği ve dış ticareti için de stratejik bir değer taşımaktadır. Ancak bu gücü taşıyan alanlar kontrolsüz ve plansız büyümenin baskısı altındadır. Doğamız, suyumuz ortak sermayemiz. Antalya’nın suyu bol sanılan ancak kuraklık baskısı Türkiye ortalamasının üzerinde olan bir kent.’’
Tarım, turizm ve kentleşmenin aynı su kaynağını paylaştığını ifade eden Çandır, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Nüfus artışı ve göç ile birlikte su kaynakları üzerindeki baskı giderek büyüyor. Bu nedenle su yönetimi artık sadece teknik bir altyapı meselesi olmaktan çıkmıştır. Antalyalı üreticinin, turizmcinin, yatırımcının ve bu şehirde yaşayan her vatandaşın geleceğini belirleyen bir ekonomik mesele haline gelmiştir. Biz ekmeğimizi bu topraklardan kazanıyoruz; başka Antalya yok. Bu kentin toprağı, suyu ve doğası hepimizin ortak sermayesidir. Bu sermaye korunmadığında üretim zayıflar; üretim zayıfladığında ihracat, turizm ve ticaret de güç kaybeder.”
"Antalya’nın kaybedecek zamanı yok"
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyadaki her gelişmenin turizm ve tarım üzerinde belirleyici olduğunu ve Antalya’yı doğrudan etkilediğini söyledi.
Küresel ekonominin içe kapanmaya yöneldiğini ve korumacı politikaların arttığını kaydeden Hacısüleyman, şöyle konuştu:
‘’Dünyada korumacı politikalar artıyor, gümrük vergileri yükseliyor. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının kısıtlanması bizlere şu soruyu daha fazla sorduruyor: Antalya olarak ne üretmeli ve ürettiğimizi nereye satmalıyız? Hafta sonu Antalya 2050 Vizyonu Arama konferansında ‘2050’de Antalya’yı nerede görmek istiyoruz?’ sorusunun yanıtını birlikte oluşturmayı hedefliyoruz. Sonuçları tekrar değerlendirmek üzere aynı şekilde ortak bir zeminde buluşabiliriz.”
Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, dünya, ülke ve bölge ekonomisine değinerek Antalya olarak ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladıklarını bununla birlikte “ortak akıl” ve “birlikte hareket” duygusu ile Antalya lobisinin daha güçlü inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Alanya TSO Başkanı Eray Erdem de, Antalya’nın turizmde büyük bir katma değer oluşturmasına rağmen bunun karşılığını alamadığını belirterek, “Lobi gücümüz zayıf. Hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz” diye konuştu.
Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen ise plansız tarım üretiminin büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, yayla seracılığının kontrolsüz büyüdüğünü, üretimde devlet destekli bir model oluşturulması gerektiğini bildirdi.
Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Antalya’nın 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen küresel ısınma ve su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi. Durdaş, tarımın sorunlarının çözülmesi halinde ihracatta ciddi artış olacağına dikkat çekti.
DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin Antalya’ya büyük katkı sağladığını, ancak sektörün yeterli destek alamadığını, kredilerden yeterince faydalanamadıklarını ifade etti.
.