FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından Antalya’nın gelecek 25 yılı gelişimi, tarım, turizm, sanayi ve diğer sektörler, kent mimarisi, çevre düzenlemesi gibi birçok konunun ele alınıp tartışılacağı ‘’ 2050 Antalya Vizyonu’’ Arama Konferansı Belek Nest Kongre Merkezinde başladı.
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman açılış konuşasında, Antalya’nın geleceğini planlama konusunda büyük heyecan içinde olduklarını söyledi. İlk kez Antalya’nın uzun vadeli geleceğini konuşacaklarını belirten Hacısüleyman, ilk kez Antalya’yı farklı sektörler boyutunda, şehircilik, insan, çevre ve iklim değişikliği boyutunda her açıdan değerlendireceklerini kaydetti. Hacısüleyman, şöyle konuştu:
‘’Antalya, Türkiye’nin en büyük 6. Ekonomisi, ülkemizde her yıl yaratılan ekonomik katma değer 100 ise Antalya bunun 3,5’ini üretiyor. Tarımsal üretimde lider illerden biriyiz. Örtü altı üretimde ise birinci sıradayız. Her yıl 17 milyona yakın yabancı turist ağırlıyoruz. Ülkenin hizmet ihracatına, döviz gelirlerine en fazla katkı veren illerden biriyiz. Türkiye’deki konut satışlarının aşağı yukarı yüzde 4-5’i Antalya’da gerçekleşiyor.. Nüfusumuz 3 milyona yaklaşıyor. Yurt içi ve yurtdışından yüksek miktarda göç alıyoruz. Trafikteki araç sayısı 1,5 milyonu aştı. Ülkemizdeki her 5 araçtan biri Antalya yollarında. Bunların hepsi ilimizin dinamizmini gösterdiği gibi, bizler için de gelecek planlamalarımızda göz önünde tutmamız gereken ana değişkenleri de oluşturuyor.’’
Geleceğin Antalya’sını hep birlikte inşa etme sorumluluğunu üstlenmek istediklerini ifade eden Hacısüleyman, ‘’Bir şehrin geleceği, yalnızca fiziki projelerle, yatırımlarla veya planlarla değil; o şehirde yaşayan insanların ortak aklıyla, birlikte ürettiği vizyonla, cesareti ve kararlılığıyla şekillenir. İşte bu konferans da tam olarak bu nedenle büyük önem taşıyor. Masaya yatıracağımız her sorun ve öneri 2050’nin Antalya’sına atılmış bir tohum olacak’’ dedi.
Antalya Türkiye’nin vitrini
Antalya’nın, Türkiye’nin vitrin şehirlerinden biri olduğuna dikkat çeken Yusuf Hacısüleyman, şöyle devam etti:
‘’Ekonomik olarak ülkemizin en güçlü merkezlerinden biri olmasının yanında, uluslararası ölçekte marka bir şehir olmayı başarmıştır. Türkiye için Antalya turizmin omurgası olduğu gibi, Antalya için de turizm bizim ekonomik yapılanmamızın omurgası. Yılda milyonlarca yabancı turistin kente gelmesi, Antalya’yı ekonomik olarak ayakta tutuyor. Antalya’yı dünyanın farklı kültürlerine ev sahipliği yapan bir “barış ve medeniyet vitrini” hâline getirme konusunda daha fazla ne yapmamız gerektiğini de düşünmeliyiz.’’
"Antalya’nın yüksek teknoloji alanlarını çoğaltmalıyız"
Tarım sektöründe de Antalya’nın çok büyük kapasitesi olduğuna dikkat çeken Hacısüleyman, şunları kaydetti:
‘’Tarım konusunda hakikaten büyük bir üretim kapasitemiz var. Türkiye’yi besliyoruz, gelen misafirlerimizi besliyoruz, bir de üzerine ihracat yapıyoruz. Ama aynı zamanda bazı kırılganlıklarımız, bazı zayıf noktalarımız var. Bu konularda ne adımlar atmalı, neler üzerinde kafa yormalıyız? Tüm dünyayı saran iki ana eğilim var. Yeni nesil girişimcilik ve yüksek teknoloji yarışı. Antalya bu alanlarda da potansiyeli olan bir il. 2050 için planlarımız ne olmalı? Girişimcilik ekosistemini nasıl desteklemeliyiz? Antalya’nın yüksek teknolojili üretim alanlarını, girişimcileri destekleyen kuluçka merkezlerini, dijital dönüşüme hazır işletmeleri çoğaltmak için neler yapmalıyız? Bunları da konuşmamız gerekiyor.’’
"2050 vizyonu yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik olmalı"
Antalya nüfusunun 3 milyona yaklaştığını dile getiren Hacısüleyman, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Bir şehrin gerçek gücü, insan kaynağıdır. Çünkü ilimizde yaşayan yabancı misafirlerin payı son yıllarda hızla artıyor ve bu da Antalya’yı, Türkiye’nin en kozmopolit şehirlerinden biri yapıyor. Bu çeşitliliği enerjiye, sinerjiye, yaratıcılığa, üretime, katma değer dönüştürmek için yapabileceğimiz çok şey var. İklim değişikliği artan yaklaşan bir tehdit olmanın ötesine geçti. Resmen hayatımıza girdi. Su kaynaklarımız azalıyor, sıcaklık artıyor, orman yangınları artıyor. Bunlar zamanla tarım sektörünü de turizm sektörünü de olumsuz etkilemeye başlayacak. Dolayısıyla 2050 vizyonumuz mutlaka, yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, su yönetimi gibi konuları da içermek zorunda.’’
"Antalya tarımda dünya markası"
Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir de, Antalya’nın sadece bir turizm kenti değil, aynı zamanda güçlü bir ticaret merkezi olduğunu, Belirterek, şöyle konuştu:
‘’Antalya, tarımda dünya markası olan olma potansiyeli taşıyan bir üretim üssü, inovasyon ve girişimcilikte giderek büyüyen bir çekim noktasıdır. Bu şehrin geleceği hepimizin ortak aklıyla ortak sorumluluğuyla ve karlılığıyla şekillenecektir. Antalya'nın en önemli özelliklerinden biri de tüm kurum kuruluşlarının kent için birlikte çalışma kültürünün olmasıdır. Şehrimizin ortak geleceğini konuşmak yeni bir yol haritası oluşturmak ve Antalya'yı daha güçlü yarınlara taşımak için bir aradayız. Arama konferansları bir kenti yalnızca sorunlarını değil, potansiyel potansiyelini de ortaya koyan farklı disiplinleri, deneyimleri ve düşünceleri bir araya getiren çok değerli süreçlerdir.’’
Yeni fırsatlar keşfetmek, sürdürülebilir ve dirençli bir Antalya ekonomisi için güçlü bir yol haritası çizmenin önemine değine Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Dijitalleşme, yeşil dönüşüm, iklim kriziyle mücadele, kent planlaması, istihdam üretim gibi birçok alanda bizlere yol gösterecek sonuçta üretmesini bekliyoruz. Çünkü Antalya'nın geleceğini birlikte konuşmak, birlikte karar almak ve birlikte uygulamak bu durumundayız. Kapsayıcı, yenilikçi, çevresel duyarlılığı yüksek, ekonomik çeşitliliği destekleyen bir kent vizyonuyla çalışıyoruz. Tarımdan turizme, ticaretten teknolojik dönüşüme kadar her alanda sektörler arası işbirliğini önemsiyor, yerel yönetimlere yönel yönetimler olarak üzerimize düşen her adımı atmaya hazırız.’’
Kentsel dönüşüm, su krizi, yeşil dönüşüm…
Antalya Valisi Hulusi Şahin de konuşmasında kentsel dönüşüm, tarımda su krizi, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm konularına ağırlık verdi. 25-30 yıl öncesi Antalya ile şimdiki Antalya kent ve ekonomisi arasında çok farklılıklar olduğuna dikkat çeken Vali Şahin, şöyle devam etti:
‘’30 yıl önce ne konuşuluyordu? Tarım, turizm… Özellikle turizmde çok iyi hatırlıyorum; 80’li yıllarda, 90’ların başında en büyük eksiğimiz turistik yatak kapasitesiydi. Yani bizim otelimiz yoktu. (Aman otel yapalım da nasıl yaparsak yapalım) anlayışı vardı. 1983’te Türkiye’nin toplam turistik yatak kapasitesi, Rodos Adası’ndaki yatak kapasitesinden düşüktü. Bugün nerelere geldik? Antalya’nın 5 yıldızlı otel sayısı ve yatak kapasitesi tüm İspanya’dan fazla. Antalya’nın turistik yatak kapasitesi birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci illerin toplamından da fazladır. Evet, öyle. Hem de çok yüksek kaliteli bir yatak kapasitesi… Yani bir şeyler başarılmış. Ama bugün başka konular konuşuyoruz. Artık kimse (Yatak kapasitemizi artıralım) demiyor. O bir doyuma ulaştı. Yeni konular var.’’
Tarım sektöründe de önemli gelişme ve değişimler olduğuna dikkat çeken Vali Şahin, ‘’Tarımda 80’lerde konuştuğumuz şey, artan nüfusu doyurmaktı. Verimlilikti. Mekanizasyondu. Kaliteli tohum bulamazdık. Bugün bunlar konuşulmuyor. Bugün ne konuşuyoruz? Su diyoruz. Su yok ya da az. Ya da biraz önce söylendiği gibi iklim değişiyor. Bunun getirdiği tehditler ve fırsatlar var. Yeni şeyler söylemek durumundayız çünkü yeni bir dünya var. Ve gerçekten hızla dönüşen bir dünya… Bu dünyaya göre pozisyon almamız lazım’’ dedi.
Bugün üretimin, ağır sanayinin yine çok önemli olduğunu belirten Vali Hulusi Şahin, şöyle konuştu:
‘’Artık katma değerli ürünlere yöneliyoruz. 80’ler tekstilin patladığı yıllardı, ancak bugün tekstil kriz yaşıyor. Kentsel dönüşüm ve şehircilik. Bence asıl kriz ve en acil konu burası. Bizim öyle 25 yıl sonrasına vaktimiz yok. Kentsel dönüşüm ve şehircilik konusunda Türkiye iyi bir sınav vermiyor. Bugünün hataları değil belki, 30 yıl öncesinin, belki daha da öncesinin hataları. Ama bugün bu sorunlarla karşı karşıyayız. Antalya’nın yapı stoku çok ciddi yetersiz ve sorunlu. Bizim ciddi kentsel dönüşüme ihtiyacımız var. Sadece yapısal dönüşüme değil, bölgelerin yenilenmesine ihtiyacımız var. Şehirleşme her şeyi taşır. Turizmi de tarımı da sanayi ve ticareti de… Her şeyi şehircilik belirler. Antalya merkez değil sadece; Kumluca, Alanya… Bence sorunlu şehirler. Kimi yerde zemin problemli, kimi yerde çok sıkışık yapılaşma var.’’
Antalya’nın tüm alanları bütünsel, uzun vadeli bir bakış açısıyla planlanması gerektiğine vurgu yapan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’İnsanların yardımcı olması lazım; mülk sahiplerinin, yerel yönetimlerin… Pek çok meselenin davalar yüzünden kilitlendiğini biliyorum. Ama imarı kilitlediğinizde kendinizi de şehri de kilitliyorsunuz. Bu arama konferansında özellikle şehirleşme, kentsel dönüşüm ve sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, yeşil dönüşüm, yeşil mutabakat gibi başlıklara bu açıdan bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Su azalıyor, su kirleniyor. Antalya’yı Antalya yapan en değerli şey su… Deniz, akarsular… Suyumuzla varız ve suyu muhafaza etmek zorundayız. Tarım diyorduk, üretim diyorduk. O yüzden göz yumduk; her yerde kuyular açıldı, seralar yapıldı. Bugün artık üretim bile diyemiyoruz. Ne diyoruz? Su diyoruz. Su kıt… O zaman daha verimli su kullanımı nasıl olur? En büyük soru olarak karşımızda. Artık mutlaka vizyonu ortaya koymamız lazım. Önümüzdeki 25 yıla vizyon konacak Arama konferansından çıkacak sonuçların politika belirleyicilerin önünde birer rehber olacağına da inanıyorum.’’