BAŞKANLIĞINI Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren’in yürüttüğü Maliye Hesap Uzmanları Vakfı, bu yılın başlarında 30 Mayıs 2025’te gerçekleştirmeyi planladığı toplantının konu başlığını şöyle belirledi:
- Yeni Dünya Düzeninde Değişen Jeopolitik ve Ekonomik Dinamikler…
Donald Trump’ın ABD başkanlığı koltuğuna ikinci kez oturmasının ardından konu başlığına şu ekleme yapıldı:
- Trump Politikalarının Türkiye’ye ve İş Dünyasına Etkileri…
Açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı toplantıda yurt dışından iki önemli konuk vardı:
- Eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson
- Dünya Ticaret Örgütü (WTO) eski Genel Direktörü Roberto Azevêdo.
Boris Johnson, ailesinin köklerinin Türkiye’ye uzandığından girdi:
- Türk kökenimden dolayı çok şanslıyım ve gururluyum…
Türkiye’nin altyapıda gösterdiği başarıya değindi:
- Türkiye, altyapı inşasında Birleşik Krallık’ta eksik olan dinamizmi gösteriyor. Birleşik Krallık olarak Türkiye’nin altyapı vizyonu karşısında çok geride kaldık. Türkiye’nin başarıları bize ders olmalı.
Türkiye’de gördüğü değişimi “olağanüstü” şeklinde niteleyip uluslararası ilişkilere odaklandı:
- Türkiye, dünya sahnesinde giderek daha önemli bir rol üstleniyor. Doğu ile Batı arasında bir köprü olmasının yanı sıra küresel istikrar için bir güç.
Birleşik Krallık ve Türkiye’nin dünyaya güven vermede ve sağduyu kazandırmada ortak rol oynayabileceğini kaydetti:
- Öncelikle korkunç Ukrayna savaşını sona erdirmeliyiz. Türkiye’nin barış çabaları takdire şayan. Savaş başladığından beri arabuluculuk yapıyor.
Savaşın bitmesinin tek yolu olduğunu savundu:
- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna halkını asla ele geçiremeyeceğini kabul etmelidir. Çünkü, Ukraynalılar özgür olmak istiyor.
Savaşı Ukrayna’nın başlatmadığına işaret etti:
- Ukrayna mağdur, Rusya saldırgan. Trump bunu anlıyor gibi görünüyor.
ABD’nin önümüzdeki haftalarda Rus petrol ve gazını kullanan ülkelere “ikincil yaptırımlar” getirebileceği üzerinde durdu:
- Bunun Türkiye dahil bazı ülkeler için zor olacağını biliyorum ama doğru olan bu. Çünkü, Ukrayna savaşı hepimiz için felaket oldu. Yüz binlerce can kaybına yol açtı. Ekonomilerimizi sarstı. Bir an önce bitmeli. Bunu Putin’in Batı ile uzlaşmak istemesi umuduna bağlayamayız.
Washington ile dost olmanın Putin’in iç siyasetteki gücünü sarsacağına dikkat çekti:
- Bu yüzden savaşı ancak kendi açısından güçlü konumda sonlandırabilir. Rusya, Ukrayna’nın tüm topraklarından çekilmese bile, Ukrayna NATO’ya hemen giremese bile önemli olan şu: Putin, Ukrayna’nın bağımsız ve egemen bir ülke olmasına izin vermeli.
Rusya-Ukrayna savaşının bitmesinin Avrupa-Atlantik bölgesine istikrar ve güvenlik getireceğini irdeledi:
- Bu, Birleşik Krallık, Türkiye ve NATO için savunma harcamalarının düşmesi anlamına gelecek. Birlikte çalışalım, savaşı bitirelim.
Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok şey başardıklarını aktardı:
- Özellikle savunma ve istihbaratta daha fazla işbirliği yapmalıyız. Temmuza kadar serbest ticaret anlaşmasını (STA) halletmeliyiz. Aramızda yüzde 12 gümrük vergisi var, saçmalık. Bunları kaldıralım. Güvenlikten ticarete kadar ortak çıkarlarımız çok.
Konferans sonrası Boris Johnson ve Roberto Azevêdo, gazetecilerle sohbet etti. Johnson’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması konusu soruldu, şu yanıtı verdi:
- İmamoğlu’nu tanımıyorum. Çok üzgünüm. Konu ile ilgili bilgim yok. Yalnız, seçilen kişilere karışılmamalı.
Johnson’a yöneltilen bir başka soru da şu oldu:
- İmamoğlu operasyonu ile birlikte Türkiye’de hukuk sistemi de tartışılıyor. Bu koşullarda Türkiye, “yatırım yapılabilir ülke” olarak görülebilir mi?
Johnson, bu soruyu da şöyle yanıtladı:
- Yatırım için hukuk sistemi çok önemli ama Türkiye stabil ve ilgi çeken bir ülke.
Başta İngilizler olmak üzere Avrupalı yatırımcılar, ülkemize Boris Johnson kadar olumlu bakar ve bu yaklaşımla pozisyon alır mı?
Çin, küresel ekonominin vazgeçilmez parçası dengeli yaklaşmalıyız
ESKİ İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ABD-Çin ticaret savaşıyla ilgili şu noktalara dikkat çekti:
- Çin ürünlerinin ABD’den tümüyle çekilmesi ekonomik açıdan yıkıcı olur. Evet, Çin’in kritik altyapımıza, nükleer santrallere, 5G ağlarına sızmasına karşı dikkatli olmalıyız. Ancak, Çin küresel ekonominin vazgeçilmez bir parçasıdır. Dengeli yaklaşmalıyız.
Şu noktanın altını çizdi:
- İnsanlar Çin’in küresel hakimiyetini abartıyor, ABD’nin gücünü ise küçümsüyor. ABD hâlâ en zengin ülke. Gelişmek ve büyümek için alanı var. ABD, uzun vadede kazanan olacak.
ABD Başkanı Trump’ın gümrük vergilerini yükseltme adımları üzerinde durdu:
- Trump, gümrük vergilerini yükseltmeyi uzun zamandır savunuyor. Amacı, yatırımları ve üretimi yeniden ABD’ye çekmek.
Ekonomik program başarılı güveni artırıyor, ‘yeni nesil üretim üssü’ olmaya adayız
CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dünyanın bugün içinde bulunduğu durumu tanımlamak için İtalyan sosyalist düşünür ve siyasetçi Antonio Gramsci’nin 1930’lar dünyası için kullandığı şu deyimi anımsattı:
- Canavarlar zamanı…
Dünya ekonomisinin art arda sınamalarla karşı karşıya kaldığını belirtti:
- Bugün de “canavarlar zamanı” denebilecek bir dönemdeyiz. COVID-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı, yükselen korumacılık, artan finansal sıkıntılar. Belirsizlik ortamı ülkelerin kalkınma hedeflerini baskı altına alıyor.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) büyüme tahminlerini düşürdüğüne işaret etti:
- Genelde dünya ticareti ile ilgili tahminler, büyüme beklentilerinin üzerinde seyrederdi. Şimdi, tersine döndü.
Cevdet Yılmaz, Türkiye’ye döndü:
- Orta Vadeli Program başarılı şekilde yürüyor, güveni artırıyor. Türkiye, “komşu ülkeler” ve “dost ülkeler” açısından da yatırımcılara fırsatlar sunuyor. Türkiye, İstanbul’a en fazla 4 saatlik uçuş mesafesinde 1.3 milyar nüfusu, 30 trilyon dolarlık ekonomik bölgeyi kapsıyor.
Türkiye’nin dış ticaretiyle ilgili şu noktaya dikkat çekti:
- Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliğimiz ve serbest ticaret anlaşması (STA) yaptığımız ülkeleri dikkate alırsak, dış ticaretimizin yüzde 70’i gümrüksüz şekilde yürüyor.
12’nci Kalkınma Planı’nın altını çizdi:
- Bu planın ana omurgası “yeşil ve dijital dönüşüm”e dayanıyor. Merkezlerini farklı ülkelere taşıyacak teknoloji firmaları için Türkiye önemli adres olacak. “Yeni nesil üretim üssü” olmaya adayız.
Uluslararası yatırım açısından Türkiye’nin pozitif ayrıştığını savundu:
- Dünyada uluslararası yatırımlar geçen yıl yüzde 8 geriledi. Bizde yüzde 5 arttı. Geçen yıl ülkemize 11.3 milyar dolarlık doğrudan yatırım geldi. Bu yılın ilk çeyreğinde de 3 milyar doları buldu.
Temel önceliklerinin enflasyonu düşürmek olduğunu kaydetti:
- Enflasyon Mayıs 2024’te yüzde 78 düzeyindeydi. Bu yıl Nisan sonu itibariyle yüzde 37.4’e indi. Sosyal refahı aldatıcı, geçici, gösterişe dayalı değil kalıcı artırmanın yolu enflasyonu düşürmekten geçiyor. Yıl sonunda 30’un altına inecek. Tek hanede de kararlıyız.
Kısa vadede enflasyonla büyüme arasında tercihler yapılabildiğini anımsattı:
- Sürdürülebilir büyüme için de enflasyonu düşürmek önemli.
Ekonomide “normalleşme”nin sürdüğünün altını çizdi:
- 1-2 ay içinde “normalleşme” etkisi daha da hissedilecek. Programımızın temelinde mali disiplin var. Kalkınma hedeflerine güvenli şekilde yürüyoruz.
“19 Mart süreci”nin hemen her gün yeni operasyonlarla devam etmesinin gerdiği siyasi ortam, ekonomide “normalleşme”ye izin verir mi?
‘Hesap Uzmanları’ gibi bir yapı yeniden devreye girebilir mi?
MALİYE Hesap Uzmanları Vakfı (HUV) Başkanı Ahmet Eren, Hesap Uzmanları Kurulunun tarihine uzandı:
- 29 Mayıs 1945’ten buyana 80 yıllık sürede güçlü bir mesleki geleneği temsil eden ve köklü bir mirasa sahip olan Maliye Hesap Uzmanları Kurulu mensupları, Türkiye’nin birçok kurum ve kuruluşlarında görev üstlendi.
Hesap Uzmanları Vakfı çatısı altında toplananları şöyle tanımladı:
- Yalnızca bir mesleki birlik değil, aynı zamanda kamu yönetiminin, ekonomi yönetiminin, denetim anlayışının ve ortak aklın simgesi haline gelen saygın bir ekolün temsilcileri.
Hesap Uzmanları Kurulu’nun 2011’de yayımlanan kanun hükmünde kararname ile kapatıldığını anımsattı:
- Aynı kararname ile DPT, Maliye Teftiş Kurulu ve Gelirler Kontrolörlüğü gibi devletin hafızası niteliğindeki kurumların da faaliyetine son verildi. Ancak, mensupları hem bireysel başarıları hem de kamuya ve özel sektöre katkılarıyla kurumların değerlerini yaşatıyor.
DPT’den (Devlet Planlama Teşkilatı) yetişmiş olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a döndü:
- Adı ne olursa olsun bu yapının (Hesap Uzmanları Kurulu) yeniden ülkemize katkı sağlayacak pozisyona geleceğine inanıyoruz.