Yeni iş imkânı, beldeye ekonomik canlılık, rekabet halinde olduğu ve il olamayacak beldeye karşı üstünlük sağlama arzusu… Ama ağırlıklı duygu; itibar açlığını gidermek… Bir de 3 haneli plakalar…
Değişen demografik şartlar ve siyasi mülahazalar, ülkede şehir sayısını dinamik kılar. Çocukluğumda coğrafya dersinde ezberimize aldığımız 67 il vardı. Adana ile başlar, Zonguldak ile bitirirdik. Derken seçim vaatleri, deprem yaralarını “illeştirerek sarma” gayreti bu sayıyı bugün 81’e vardırdı.
Ak Parti’den Vedat Demiröz’ün 3 yıl önceki teklifi yeniden gündemde. Şöyle diyordu; “Türkiye'nin şehir sayısının 100'e çıkacağı bir zamanda inşallah Ahlat'ımızı da bu şehirler arasına alacağız." O dönem seçim ufukta gözükmüştü. Belli ki yeni iller kapıda… Siyasete ve ekonomiye dinamizm mi?
YENİ ŞEHİR ADAYLARI KİMLER?
Ahlat’ın müjdesini Demiröz verse de kendini il olmaya layık gören yığınca beldemiz var. Kozan, Kahta, Polatlı, Bandırma, Edremit, Ergani, Yüksekova, Elbistan, Lüleburgaz, Ereğli, Midyat, Ünye, Cizre, Fethiye, Nazilli, Akhisar, Erciş, Ereğli, Manavgat, İskenderun, Siverek, Çorlu, İnegöl, Alanya, Tarsus…
Adaylar bunlar mı? Bilemeyiz. Bunu, hükümet belirleyecek. Siz de kendinizce il olmaya layık yerleri yazabilirsiniz. Fakat şurası bir gerçek ki bazı yerlerin şehir olması gerekirken, bunun objektif kriteri olamayacak. Sonuçta ekonomik, sosyolojik, demografik kriterden ziyade siyaset belirleyici olacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP / İl olmaya dair…
Şehir olmanın avantajları neler?
Öncelikle bu bir itibar kazanma arzusudur. Ayrıca il idari yapılanmasının gerektirdiği kurumlar ve kadrolar, bölgeye dinamizm katar. Hele ki bir il tasarımı için ilave 750 makam, kadro, pozisyon şart.
100 şehir olması zorunluluk mu?
Eğer kriterler şehirleşme dinamiklerine dayandırılırsa evet. Zira uzun mesafelerle bağlı bulunduğu ile gitme zorunlulukları ortadan kalkacak. Coğrafi yakınlık veya uzaklık sorunları giderilmiş olacak.
NOT
BENDEN NE KÖY OLUR NE KASABA AMA BEN İL OLMAK İSTİYORUM
İl sayısı artışı ne zaman gündeme gelse, gerekli olsun olmasın çoğu belde veya ilçemiz, il olma yarışına girer. Hükümet nezdinde lobicilik başlar. Bölge milletvekilleri harekete geçirilir, tepe yönetimin kararını yönlendirme gayreti tavan yapar.
Geçmiş 50 yılda gözlemim şudur; bu süreçte ekonomik veya sosyolojik ya da demografik gereklilikten uzak olsa da neredeyse her beldenin gönlünde, bir il olma arzusu yattığıdır. “Peki, seni neden il yapalım?” sorusuna verilen cevapları süzdüğümde ortaya çıkan tabloyu bir paragrafta özetleyeyim;