100 milyon dolarlık cirosu ve 76 ülkeye yaptığı ihracatla dikkat çeken Royal Şirketler Grubu, elektrikli mini car üretimine geçerek otomotiv sektöründe de iddialı bir oyuncu olmayı hedefliyor. Küçük ev aletleri üretimindeki tecrübesini elektrikli araç pazarına taşımak için yatırımlarına hız veren Gökhan Türkeş Öngel, bu alanda teşvik ve gümrük düzenlemelerinin netleşmesini bekliyor.
Türkiye’nin otomotiv üretimi bu yıl da rekor kıracak. İç pazarda satış rekoru da kesinleşmiş görüyor. İhracat ise ilk kez 40 milyar doları aşmak üzere. Bu rakamlarla Avrupa’nın otomotiv üretim üssü olan ülkemizde yerli ve milli elektrikli otomobilimiz TOGG’un satış başarısından sonra Çinli otomotiv devleri BYD ve Chery de üretim yatırımları yapıyor. Elektrikli oto pazarında bir de ‘mini car’ sınıfı araçlar var ki orada da ‘teşvik ve gümrük’ düzeninin netleşmesini bekleyen 10’dan fazla üretim yatırımı bulunduğu söyleniyor. Türkiye’nin en büyük ‘küçük ev aletleri üreticilerinden’ Royal Şirketler Grubu Yönetim kurulu Başkanı Gökhan Türkeş Öngel ile sohbet ediyoruz. En büyük üreticilerden biri derken kesinlikle abartmıyorum çünkü geçen yıl yaklaşık 100 milyon dolar ciro yapan bir gruptan bahsediyoruz. Küçük ev aletleri üreten üç fabrikanın toplam üretim alanı 100 dönümü geçiyor. Grupta 2 bine yakın çalışan var ve yurt içinde 14 markaya yılda yaklaşık 5 milyon adetlik üretim yapıyor. Cirosunun yüzde 20’sini kendi markası Royal ile yaptığı ihracattan sağlıyor. Avrupa’nın en büyük üç üreticisinden biri olarak öne çıkıyor. İçeride markalarımızın üretim tedarikçisi ve kendi markası Royal ile de 76 ülkeye ihracat yapan Gökhan Türkeş Öngel, şöyle konuşuyor:
Royal Şirketler Grubu'nun büyüme hikayesi
“Emin Cankurtaran’ın yanında 11 yıl çalıştım, en son Türkiye Satış Müdürü olarak ayrıldım. Orada ağırlıklı olarak Rowenta satıyorduk. Emin Bey’in Rowenta ile bağı kopunca 1998’de ayrıldım, kendi işimi kurdum. Çin’den getirip sat diyenler oldu ama ben üretime karar verdim. Önce Bağcılar’da küçük bir mağaza kurdum ki sağ olsun Emin Bey destekledi, referans oldu. Sonra yine Bağcılar’da bir binanın altında 80 metrekare yerde elektrikli şofben üretmeye başladık, 6 kişiydik. Şofbenin yanına, tost makinesi, fritöz ekledik ve öyle üretimi sürekli geliştirdik. Yan sanayiye de iş vermeye başladık. İmalathanemizi aşamalı olarak 5 bin metrekareye kadar büyüttük. İlk ihracatımızı da 2003’te Irak ve Suriye’ye şofben satarak yaptık. Sonra gıda hazırlama gurubu, elektrikli ve su grubuna girdik. İhracatımızın payı dönemsel olarak arttı ama biz ağırlıklı olarak iç piyasaya üretim yaptık. İlk baştan beri kendi markamız Royal ile ihracat yapıyoruz. Yurt içinde ise yerli üreticilerimizin tedarikçisi olduk. Üretimde en son büyümeyi 2 yıl önce yaptık ve 28 dönüm ekledik, Selimpaşa ve Beylikdüzü’nde olmak üzere 3 fabrikamız var. Toplam üretim alanımız 100 bin metrekareyi geçiyor. Şu anda ciromuzun yüzde 15-20’si ihracattan geliyor ve hedefimiz yüzde 40’a çıkarmak. 6 ay kadar önce Fransa’dan ‘cilt bakımı ve gıda takviyesi’ üreticisi bir şirketi satın aldık. Bu konuda global bir oluşum içindeyiz. Bir de hastane ortaklığımız var, ağırlığımız sanayici olarak devam edecek.”
■ Elektrikli mini car için yatırıma hazırız
Royal Şirketler Grubu Yönetim kurulu Başkanı Gökhan Türkeş Öngel, Türkiye’de elektrikli mini araçlar (mini car) üretimi için de hazır olduklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Çinlilerle görüştük, anlaştık ve markamız Wesun oldu. İlk üretimleri yaptık, büyük yatırım için hazırız. Selimpaşa’da 48 dönümlük alanda üretim yatırımı için kararlıyız. Regülasyonların tamamlanmasını bekliyoruz çünkü bu konuda bir geçiş dönemi yaşanıyor. 200 kilometre menzilli ve saatte azami 100 kilometre hız yapacak, 4 kişilik araçlar üreteceğiz.”
TÜRKİYE PAHALI İŞÇİLİK ÜLKESİ OLDU, YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM ŞART
Gökhan Türkeş Öngel, elektrikli mini car üretimi için Çinlilerle ortaklık kuruyor. Kendisine, asıl faaliyet alanı olan küçük ev aletlerinde Çin ile nasıl rekabet edebildiğini soruyorum. Yanıtı ilginç oluyor: “Tabii ki Çin ile rekabet etmek çok zor öncelikle lojistik avantajımızı kullanıyoruz. Ayrıca ürünlerimizi, tasarım, teknoloji ve yazılım açısından daha özgün ve katma değerli hale getiriyoruz. Ar-Ge yatırımlarımızı artırdık, bu sayede konuşabilin, akıllı, şarj edilebilir ve çok az enerjiyle çalışan küçük ev aletleri üretiyoruz. Devletimizin sanayimizi korumak adına aldığı tedbirler önemli faydalar sağlıyor mesela referans fiyat uygulaması bunlardan biridir. Son dönemde Çin’e karşı bütün ülkeler kota ya da yüksek gümrük vergileri uyguluyor. Devletimiz de bu konuda daha proaktif hale gelmiş durumda. Ancak her şeye rağmen bir gerçeği de kabul etmek zorundayız. Türkiye artık ucuz işçilikle üretim yapılan sektörlerde rekabet edemez. Ülkemiz pahalı işçilikli bir ülkedir ve bu nedenle katma değerli üretim yapmak zorundayız. Sanayide işçilik maliyetiniz aylık 1000 doları geçiyor. Avrupa’da da bu kadar. Türkiye, şimdi önündeki 10 yılı, 50 yılı buna göre planlamalı. Bugün soğan ekmek yerken yarın da aynısını yiyeceğinizden eminseniz mutlu olursunuz ama bugün mükellef bir sofradayken yarın ise ne yiyeceğinizi bilmiyorsanız kaygılanırsınız.”