İŞ hayatına memleketi Kayseri’de atılan Asım Kibar, 1960’lı yılların sonunda çocuklarını geleceğe daha iyi hazırlayabilecekleri düşüncesiyle İstanbul’a taşınmaya karar verdi.
İstanbul’da iş yapmak için 1970 yılında önce Perşembe Pazarı’nın yolunu tuttu. Kayınpederinin Aslan Han’daki iş yerinde odabaşı Ali Efendi ile tanıştı. Böylece ilk yazıhanesini açtığı yeri Aslan Han’da buldu:
- İstanbul’a taşınmamızın birinci ayında Perşembe Pazarı’ndaki yazıhaneme yerleştim. Mütevazı yazıhanemde bir masam, bir kasam ve bir de Gazi Mustafa Kemal Paşam’ın tablosu vardı.
Asım Kibar, editörlüğünü Senem Kale’nin üstlendiği, Doğan Yayınları’ndan 2023 yılında çıkan “Güven En Değerli Servet” adlı kitabında Perşembe Pazarı ve Kapalıçarşı için şu izlenimi paylaştı:
- 1970’li yıllarda Perşembe Pazarı ve Kapalıçarşı’da “söz” para kadar değerliydi. Kapalıçarşı’da kuyumcuların altın alışverişi taraflar arasında “söz”le gerçekleşirdi. Yani, ortada herhangi bir senet-sepet görülmezdi.
Aradan 10 yıl geçti, Asım Kibar 1980 yılında Kartal’da kurduğu Galvaniz Fabrikasında ticaretten üretim tarafına da adım attı. Bir süre sonra alüminyum tesisi için kolları sıvadı. Alüminyum tesisi için Tuzla’dan Gebze’ye kadar arazi aramaya başladı.
O dönemde Assan Grubu’nda görev yapan Prof. Ruşen Gezici de arsa arayışlarında Asım Kibar’a eşlik ediyordu:
- Bu dönem haftalar, hatta aylar sürdü. Hafta sonu oldu mu bölgeyi köşe bucak dolaşıyor, “Orası da var, burası da var, orası mı olur, burası mı olur” diyerek fikir jimnastiği yapıyordum.
Arazi turlarına zaman zaman Asım Kibar’ın eşi Semiha Kibar da eşlik ediyordu. Keşif turlarından birinde Semiha Kibar, Tuzla’da bugün Assan Alüminyum tesislerinin bulunduğu araziyi gördüklerinde aralarında şu diyalog geçti:
Semiha Kibar: Asım, burası çok güzel. Fabrikayı buraya kuralım.
Asım Kibar: İyi, hoş da Hanım, burası çok pahalı. O kadar büyük para vermeye değmez.
Semiha Kibar: Asım, ne olur benim sözümü dinle. Burada istikbal var…
Asım Kibar: Peki Hanım, arzu ettiğin gibi olsun…
Asım Kibar, fabrika arazisiyle ilgili bu öyküye de “Güven En Değerli Servet” kitabında yer verip sürdürdü:
- Eşim, hem hayat arkadaşım, hem de bir bakıma çalışma arkadaşım. Ufku geniştir. Mantık dokusu da çok tutarlı. İyi ki sözünü dinlemişim…
Semiha Hanım’ın Kayseri’deki günlerinde Kazancılar Caddesi’ndeki mağazada muhasebe defterlerini yazmasına yardım ettiğini anımsadı:
- Daha sonraki yıllarda ev alımları gündeme gelince “ortak karar” prensibi hiç değişmedi…
Türkiye’de sanayiye damgasını vuran önemli iş insanlarından olan Asım Kibar, 8 Haziran 2025 günü son yolculuğuna uğurlandı…
Asım Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum…
Mekanı cennet olsun…
Oğullarımız aynı yaşta diye Türkiye’de sizinle yürümeyi seçtik
KİBAR Holding’in, Assan Grubu’nun kurucusu Asım Kibar’ın İstanbul Perşembe Pazarı’nda demir ticareti yaptığı günlerdi. O dönemin piyasa aktörleri yassı çeliği Almanya, Fransa ve İspanya’dan ithal ederken, Asım Kibar yönünü Japonya ve Güney Kore’ye çevirmişti.
Güney Kore iş dünyası ile güvene dayalı iş ilişkisi kurmasının ardından 1989 yılında Hyundai Otomotiv Türkiye distribütörlüğü hayata geçti.
1990’lı yılların başlarında Hyundai’nin patronu Se Yung Chung, Kibar Ailesi’nin konuğu olarak İstanbul’a geldi. Chung, distribütörlüğü Kibar’a vermelerinin ardındaki püf noktasını o buluşmada anlattı:
- Türkiye’den distribütörlük konusunda çok talep aldık. Ben, özellikle sizi tercih ettim. Çünkü, sizin oğlunuzla benim oğlum arasında sadece bir yaş var. Bizden sonra yaşları aynı seviyede olan kişilerin iş yaparken birbirleriyle daha kolay anlaşacaklarını düşündüm.
Tercihi ile ilgili diğer yaklaşımını da paylaştı:
- Gelelim ikinci tercih sebebime… Çok itibarlısınız… Ancak, bunu söylerken diğer başvuru sahipleri için “itibarlı değiller” demek istemiyorum…
Asım Kibar, bu sohbeti aktarırken kitabının başlığına temel oluşturan şu sözleri kullandı:
- Daima söylüyorum; güvene dayalı iş yaşamı, gerektiğinde insana dünyanın kapılarını açıyor. Yani, “Güven, en değerli servet…”
Derken 1993 yılında Kibar Ailesi, Hyundai’nin dünyadaki en başarı distribütörü seçildi. Bu başarı, Kibar Ailesi’nin Hyundai ile otomotiv yatırımını gündeme almalarını sağladı. Otomobil yatırımı için İzmit-Alikahya’da OSB’deki 1 milyon metrekarelik alanı belirledi:
- Hyundai yönetimine, “Fabrika kurmak istediğimiz alan burası, İstanbul’a çok yakın” dedik, ilgilerini çekti.
Assan Grubu, Mayıs 1995’te Hyundai ile Türkiye’de otomobil fabrikası kurmak üzere anlaştı. İlk yatırımı 400 milyon doları bulan fabrika 20 Eylül 1997’de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Mesut Yılmaz’ın katıldığı törenle resmen devreye girdi…
Sabri Bey’in emektar ‘kaptan köşkü’, bize ilham kaynağı olacak

YILDIZ Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker, geçen hafta grubun Çamlıca’daki merkezine davet etti:
- Kurucumuz merhum Sabri Ülker’i vefatının 13’üncü yıl dönümünde anmak ve uzun yıllar kullandığı çalışma odasını Çamlıca Kampüsü’nde ziyarete açmak amacıyla düzenlediğimiz etkinliğe bekliyoruz.
Söz konusu etkinliğin olduğu saatlerde TÜYAP’taki “Automechanika” fuarında, Konya merkezli ağır ticari araç yedek parça üreticisi Vaden’in 1 milyonuncu kompresörü üretmesiyle ilgili törendeydim. Dolayısıyla Yıldız Holding’in Çamlıca Kampüsü’ndeki etkinliğe gidemedim.
Murat Ülker, etkinlikten bazı kesitleri sosyal medyada paylaştı:
- Rahmetli babam Sabri Ülker’in emektar kaptan köşkü, şimdi Çamlıca Kampüs’te…
Murat Ülker, Sabri Ülker’in iş hayatına bakışını, grubun temellerini oluşturan tutumu ve öğütlerini, çalışma azmini, temposunu şöyle özetledi:
- Onunla büyümek, çalışmak bize hayatı öğretti.
- Dürüstlüğü, çalışkanlığı, azmi, sabrı, paylaşmayı bilen yapısı, önce mutlu etmeyi, sonra mutlu olmayı tercih etmesi, hem bizleri hem de kurum kültürümüzü şekillendirdi.
- Onun bu değerlerle kurduğu yapının çatısı altında bugün dünyanın dört bir yanına yayılmış, milyarlara ulaşan markalarımız var.
- Onun ilkeleri hâlâ kurum kültürümüzün temel taşlarını teşkil ediyor.
Sabri Ülker’in Çamlıca Kampüs’e yerleştirilen Topkapı’daki mütevazi çalışma odasını konuklarıyla birlikte gezerken şu noktanın altını çizdi:
- Babamın çalışma anlayışını ve hayata bakışını yansıtan detaylarla dolu odanın küçüklüğü, sadeliği, mütevazılığı, onun hem yönetim hem de yaşam anlayışının tam bir yansımasıydı. İsraftan uzak, özü söze tercih eden, insana ve emeğe değer veren bir yaklaşım…
Ardından ekledi:
- Bu odada bugün milyonların kalbinde taht kuran nice ürün, fikir aşamasından ürüne kadar yoğruldu, pişirildi ve Türkiye’den tüm dünyaya ulaştı. Burası bir nevi “mutluluk fabrikasının kaptan köşkü”ydü.
Sabri Ülker’in eski çalışma ofisinin benzerini Çamlıca Kampüsü’nde oluşturup ziyarete açmalarındaki amacı şöyle anlattı:
- Şimdi ise sadece bir hatıra değil, aynı zamanda bizi köklerimize bağlayan bir ilham kaynağı olarak varlığını sürdürmeye devam edecek…
Sabri Ülker’i rahmetle anıyorum…