Sürekli gerçeği inkâr eden, kötü gidişatı halktan gizleyen birinin yalan söylediğini nasıl anlarsınız? Çok basit; konuşurken dudakları kıpırdıyorsa… Lütfen bakanı, bakmayanı bu testten geçirin derim.
Bir kez dilimize dolanmayı görsün; artık dilde pelesenk olur çıkar. Toplam kalite sakızını onlarca yıl çiğnedik. Müşteri patrondur klişesi de öyle… Sonra biri endüstri bilmem kaç sıfır dedi; adeta havada kaptık ama gereğini yapmadık. Çevre, yeşil, CRM, sosyal sorumluluk, yapay zekâ. Uzar gider bu liste.
Ama benim en çok sorguladığım; sürdürülebilirlik kelimesidir. Öncelikle çok uzun bu yüzden telaffuzu da yazılışı da pratik değil. Ama en önemlisi; koca bir yalan… Durun hemen “abarttın” demeyin… Bana ilelebet payidar kalan bir şey söyleyin? Başlayan her şeyin mutlaka sonu vardır, ne sürdürülebilirliği…
ŞU ÖLÜMLÜ DÜNYADA GÜNEŞ BİLE SÜRGİT DEĞİL, SÖNECEK
Hangi aşk sonsuza dek sürmüş? Hangi imparatorluk ilk kurulduğundan bu yana yaşıyor ki? Ya şirketler? Asırlıkları arayalım dedik, 50’yi zor aştık. O da çoğu taşrada lokanta çıktı. Batılı; kurduğu yapıların kısa sürede dağılmasın diye aldığı tedbirleri böyle adlandırmış. Ne sürdürülebilirliği…
Sürdürülebilirlik her şeyin başına ekleniyor ya… Benim hiç anlamadığım; büyümenin önüne gelenidir. Sürdürülebilir büyüme için o kadar çok klişe, hiçbir yere götürmeyen slogan, boş laf üretildi ki süren sadece bu lafın gevezeliği oldu. Netice? Sanırım sürdürebildiğimiz bir tek; içi boş konuşmalarımızdır.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Yalan ezberlere dair…
Neden yalan söyleriz?
Zira gerçeğin çölünden geçmek yerine yalan vadisinde gezinmek, hoşumuza gider. Ekonomi krizi dahi aşmış, çürüme başlamıştır. Gerçek bu iken yalana sığın; “ekonomik tıkırında, dünya bizi kıskanıyor.”
En güçlü yalan?
Gerçeğin üzerine inşa edilendir. Biz her yalan söylediğimizde, gerçeğe borçlanırız. Gerçek ise eninde sonunda gelir, bizden hakkını alır. Ekonomik kriz olarak, yolsuzluk, çürüme, iflas, zam, zulüm olarak.
NOT
ATA BİNER ATAYI UNUTUR, ATTAN İNER ATI UNUTUR
Kurduğunu korumak… Sürdürülebilirlik diyoruz buna. Dilimizden düşmüyor bu kelime. İçini boşaltsak da… Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız var. Tarihte kurup sürdüremediğimiz 16 devletimizi temsil ediyor. Bununla doğal olarak övünürüz de… Aslında kurduğumuza sahip çıkmak, kurmaktan da zor…
YALAN LÛGATI
Düz yalan: Gerçeğin maskelenmesi. Olguları inkâr edip temennileri olmuş gibi gösterme sanatı
Kuyruklu yalan: Alakasız olaylarla bezenmiş, sahte mesnetlerle donatılmış güçlendirilmiş yalan
İstatistik: Akıl ve vicdan ehlinde değer üreten ama yalancının elinde rakamlarla infaz becerisi
Acı gerçek: Yalancının yatsıya kadar yanan mumun geride bıraktığı gerçeğin bizzat kendisi