TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Bayındır Sağlık Grubu’nun yüzde 80’ini Acıbadem Sağlık Grubu’na devriyle ilgili düzenledikleri toplantıda önce şu noktanın altını çizdi:
- İş Bankası’nın 192 şirkette doğrudan veya dolaylı ortaklığı var. Sağlık, İş Bankası için doğrudan bir yatırım alanı değil. Sağlık, bizim için stratejik bir öncelik.
İş Bankası’nın sağlık alanında üstüne düşeni yaptığını belirtti:
- Akademik çalışmaları destekliyoruz. Yenilikçi araştırmalara hastane bağımsız destek veriyoruz. Prof. Gökhan Hotamışlıgil’in Harvard Üniversitesi’ndeki laboratuvarına 10 yıllık destek kararımız da bunun bir parçası.
Bayındır Sağlık Grubu’nun 1992’de Ankara Söğütözü’ndeki hastane ile faaliyete geçtiğini, 1999 yılında da İş Bankası’na geçtiğini anımsattı:
- Bayındır Sağlık Grubu’nun şu anda Ankara ve İstanbul’da hastanesi var. Bayındır Sağlık Grubu’nun Acıbadem’le birlikte büyüyeceğine inanıyoruz. Yüzde 20 hissedar olarak büyüme yatırımlarına destek vereceğiz.
Yaptıklarının basit bir hisse devri olmadığını vurguladı:
- Acıbadem Sağlık Grubu, ülkemizdeki özel hastaneler arasında yüzde 36 pazar payına sahip. Attığımız adım basit hisse devrini aşan bir birliktelik olacak. Uzun ömürlü bir sinerji ortaya çıkacak.
Hakan Aran, bir soru üzerine Bayındır Sağlık Grubu’nun çoğunluk hissesini devretme konusunda başka hastane gruplarıyla da görüştüklerini bildirdi:
- Farklı hastane-sağlık gruplarıyla 8 ay kadar görüştük, inceledik. Sonra zaten işbirliğimiz olan Acıbadem’le görüşmeye yoğunlaştık. İş Bankası’nın 20 bin çalışanı, 30 bin emeklisinin tüm sağlık giderlerini karşılıyoruz. Bu açıdan Bayındır mevcut haliyle bize yetmiyordu.
İş Bankası personeli ve emeklilerinin sağlıkta ikinci adreslerinin Acıbadem olduğunu kaydetti:
- Acıbadem Grubu ile görüşmelerimiz 4 ay sürdü. Bayındır Sağlık Grubu’nun çoğunluk hisselerini Acıbadem’e devir konusunu İş Bankası’nın kapalı devre haberleşme zincirinde sorduk. Hiç olumsuz görüş bildirimi görmedik.
Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Bayındır ve International Hospital’in Türkiye’de özel hastanelerin öncüsü olduğuna işaret etti:
- International’ı 2005’te aldık. Kısa süre önce de İzmir’deki Kent Hastanesi grubumuza dahil oldu. Eylül ayında tanıtımını yapacağız. Sağlık, başka bir işin yanında yapılabilecek bir iş değil. Odaklanılması gereken bir iş.
Acıbadem Sağlık Grubu’nun varlıklarını ortaya koydu:
- Acıbadem Sağlık Grubu olarak Türkiye’de 22, Avrupa’da 7 olmak üzere toplam 29 hastane, 15 tıp merkezi ile hizmet veriyoruz. 29 bin personelimiz görev yapıyor.
Hisse devrinin ardından gruba katılacak iki hastaneyi “Acıbadem Bayındır” markasıyla işleteceklerini bildirdi:
- Söğütözü Hastanesi’ni hem bina hem de sağlık cihazları altyapısı olarak yenileyeceğiz. Arsa yeterli olursa büyüteceğiz. İstanbul’daki hastaneyi de yerini değiştirerek yenileyeceğiz. Biz sağlıktan kazandığımızı yine sektöre yatırıyoruz. Acıbadem Bayındır da büyüyecek.
Hakan Aran ve Mehmet Ali Aydınlar’ın açıklamalarının ardından ilk soruyu soran meslektaşım Burak Karagöz, yüzde 80’lik hisse devrinin bedelini öğrenmek istediğimizi dile getirdi.
Hakan Aran’ın ilk yanıtı, “Hisse devri bedelini açıklamıyoruz” oldu. Ben de İş Bankası’nın halka açık olduğuna dikkat çektim:
- İş Bankası Grubu halka açık. Grubun şirketlerinden birinin hisse devri ile ilgili parasal ayrıntıların da duyurulması gerekmez mi?
Aran, şöyle yanıtladı:
- Bayındır Sağlık Grubu halka açık değil. O nedenle rakamı açıklamamayı düşünmüştük.
Meslektaşım Olcay Büyüktaş Çelik de parasal verileri öğrenme konusundaki soruyu sürdürünce Hakan Aran ikna oldu:
- Bayındır Sağlık Grubu’nun yüzde 80’ini 55 milyon dolar bedelle Acıbadem Sağlık Grubu’na devrediyoruz.
Mehmet Ali Aydınlar araya girdi:
- Aslında toplam bedel 80 milyon dolar. Personel tazminatı gibi yükler de var. Yani, 55 milyon dolarlık ödeme, 80 milyon dolarlık toplam bedel üzerinden hesaplandı.
Aydınlar, yüzde 80’lik hisse alımını Acıbadem Grubu’nun özkaynaklarıyla gerçekleştireceklerini aktarıp, sürdürdü:
- Bugüne kadar daha çok organik büyüme ile yol aldık. Bize değer katacak önemli asetler çıktığında satın almalar yapıyoruz. Şimdi gündemimizde İstanbul Beylikdüzü’nde 100 bin metrekarelik alanda hastane yatırımı planı var. Ayrıca Çekmeköy’de projemiz olacak.
Mehmet Ali Aydınlar, Acıbadem Sağlık Grubu’nun çoğunluk hisselerini 2 milyar doları aşan bir bedel üzerinden yüzde 70’i Malezyalı Khazanah’a, yüzde 30’u Japon Mitsui.Co’ya ait Integrated Healthcare Holding’e (IHH) satarken, “global hastane zinciri” olma hedefini önüne koydu.
Aydınlar, 2011 yılı sonlarında gerçekleşen işlemle IHH’dan hisse alırken, Acıbadem’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda kalıp, Malezya’daki grubun yönetimine de girdi…
Acıbadem, Mehmet Ali Aydınlar’ın kaptanlığında büyümesini sürdürdü. Bayındır Sağlık Grubu’nun yüzde 80’inin alımı, büyüme yolculuğunun önemli adımlarından birini oluşturdu…
‘Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır’ derler
TUTUKLU olan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den üç gün art arda mesajlar geldi. Soyer, ilk mesajının girişine şu notu yerleştirdi:
- Size kızım Defne aracılığıyla ulaşıyorum. Yaşadığım, yaşadığımız haksız, hukuksuz süreci tüm açıklığı ile en başından anlatmak istedim.
Tunç Soyer, “Kentsel Dönüşüm” başlıklı ilk mesajına şu deyimle giriş yaptı:
- “Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır” derler. İzmir’de “Kentsel Dönüşüm” benim için tam da böyle bir mesele oldu.
Bu sözünü şöyle açtı:
- Kentsel dönüşüm süreçlerini akışına bırakmak ve bu konuda bir şey yapmamak için çok sebebim vardı. Bu sebepleri kullansam belki siyaseten çok eleştirilecek ama şimdi yargılanmayacaktım.
İZBB’nin 2010 yılında başlayan kentsel dönüşüm alanlarında 2015 yılından beri ihaleye çıkıldığını anımsattı:
- İhaleye çıkılıyor, katılan olmayınca 3-5 ayda bir tekrarlanıyordu. 2019’da göreve geldiğimde her alan için birçok ihaleye çıktık. Sonuç aynı oldu. Görev süremi pekala sonuç vermeyen ihaleleri sürdürerek tamamlayabilirdim.
Ardından sürdürdü:
- Kentsel dönüşüme girişmesek, kamuoyu nezdinde görev onayı açısından büyük bir eksiklik hissedilmeyebilirdi. Ancak, benim vicdanımda işini yapmamış olmanın yarası ilelebet kalırdı.
İzmir’in deprem riski üzerinde durdu:
- 30 Ekim İzmir depremi bildiğimiz gerçeği bir tokat gibi bir kez daha yüzümüze çarptı. İzmir bir deprem şehri ve maalesef yapı stoku da çok eski.
Göreve başladığı ilk aylarda “Deprem ve Afet Daire Başkanlığı” kurdurduğunu kaydetti:
- Depremi yaşayınca derhal bu daire başkanlığına 200 milyon lira aktarabildik. İlerleyen yıllarda“Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığını” da bu birime bağlayarak bütüncül bir yaklaşım izledik.
Ege Denizi’nde meydana gelen depremin İzmir’de 118 can aldığının altını çizdi:
- İzmir merkezli bir deprem ihtimali kabusum haline geldi. Bu düşünce ve kabus, deprem dirençli bir kent yaratma ve kentsel dönüşüm konusunu ilk önceliğim haline getirdi. Belediyenin tüm diğer projelerinin önüne geçti.
Tutuklanmasına yol açan suçlamanın kentsel dönüşüme uzandığına dikkat çekti:
- İzmir’i dirençli bir kent haline getirme kararlılığı daha sonra Cumhuriyet Savcılığı tarafından “hile ve desise” ile toplumu aldatarak işlenen dolandırıcılık suçunun unsuru kabul edilen bir iddianame ile tutuklandım, cezaevine girdim.
Olayın insani, siyasi, teknik ve hukuki 4 boyutunun olduğunu irdeledi:
- Hukuki boyutuyla ilgili olarak avukat arkadaşlarım duruşma günü 19 Eylül’de yapılacak savunmayı hazırlıyor.
Soyer, olayın insani, siyasi ve teknik boyutunu bir sonraki mesajına bıraktı. Mevcut adresini de şöyle verdi:
- İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu
Koğuş B/63
Buca-Kırklar