1940’lı yılların sonlarıydı. Paris’te (Fransa) Champs-Elysees’de bir mağazada her birinde farklı manzaralar yer alan eşarplar satılıyordu.
Özel teknikle üretilmiş eşarplar, Vitali Hakko’yu heyecanlandırmış ve bu tekniği Vakko’da uygulamaya karar vermişti.
Vitali Hakko, bir gün Paris’te o mağazadayken bohem görünümlü bir adam mobiletinden inip elinde paketlerle içeri girdi.

Mağazanın müdürü paketleri açınca o eşarplar ortaya çıktı. Adam parasını alıp ayrılırken Bay Vitali, mobiletine binen adamı durdurdu:
- O güzel eşarpları yapan sizseniz sipariş vermek istiyorum…
Adam hemen davet etti:
- Atla arkaya o halde…
Bay Vitali, mobilete ilk kez binecekti, hiç düşünmeden atladı. Concorde Meydanı’na doğru ilerlediler. Sağa sapıp Saint-Germain’de bir yerde durdular.
Loş, iki odalı bir daireye girdiler. Masada elinde fırçasıyla desen çizen bir kadın vardı. Eşarpların yaratıcısı oydu.
Bay Vitali, hemen harekete geçti. O kadın bir ay sonra İstanbul’a geldi. İstanbul’da da bir masa ile fırça sanatçı için hazırdı. O masada, o fırçayla çizdiği Kızkulesi, Boğaziçi, Adalar desenleri yıllarca Vakko’nun eşarplarında yer aldı.
Vitali Hakko, bu eşarpları 1950 yılında gazetelere verdiği ilanlarda şöyle tanıttı:
- Türk motiflerini ve güzel İstanbulumuzu dış ülkelere tanıtacak yeni bir eşarp ve mendil koleksiyonu hazırladık.
- Müzelerimizdeki kıymetli eserlerden ve İstanbulumuzun eşsiz manzaralarından ilham alınarak hazırlanan bu yeni seri Vakko’nun eşarp koleksiyonuna müstesna bir değer kazandırdı.
- Bu eşarplar ve mendiller şimdi Türkiye’den dış memleketlere götürebileceğiniz ve oralardan gelecek misafirlerinize verebileceğiniz en güzel hediye olacaktır.
Nitekim eşarpların hediye edilmesiyle ilgili ilginç bir örnek, hem Vakko’nun arşivine hem de Vitali Hakko’nun “Hayatım Vakko” kitabında yerini aldı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD, politik dengeleri sağlamak için Türkiye’ye “jest” yapmış, efsane Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesi İstanbul’a “USS Missouri” gemisi ile gönderilmişti.
“Providence” ve “Power” zırhlılarının da eşliğiyle oluşan filonun kumandanı Cebelitarık’ta “Missouri”ye binen ABD’nin Avrupa Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Hewitt’di.

5 Nisan 1946 sabahı Kızkulesi’nin açığına demirleyen 270 metrelik gemiden inen Amiral Hewitt, Dolmabahçe ve Beşiktaş arasında düzenlenen tören sonrasında trenle Ankara’ya giderken kendisine sunulan hediyeler arasında, o gün için özel üretilmiş bir de ipek eşarp vardı.
Bu öyküyü proje koordinasyonu, içerik yönetimi ve tasarımını “Salon Couture Books”un yaptığı, metinlerini İzzeddin Çalışlar’ın yazdığı şirketin 90’ıncı yılı nedeniyle hazırlanan “Bir Vakko Kitabı”nda okudum.
Geçen hafta Vakko Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko’dan bir davet geldi:
- Bazı hikayeler yalnızca anlatılmaz; hissedilir, yaşanır ve kuşaktan kuşağa aktarılır. Vakko’nun 90 yılı aşkın yolculuğu da böyle bir hikaye.
- Bu özel yolculuğu kendi bakış açımızla anlatan “Bir Vakko Kitabı”, sadece geçmişe bir selam değil; bugünkü Vakko dünyasının da zarif bir yansıması…
- Bu kitabın ilk baskısını sizlerle buluşturmak üzere Vakko Hotel & Residence Sumahan’da düzenlediğimiz buluşmaya bekliyoruz.
İzzeddin Çalışlar’ın kaleme aldığı metin, bazı bölümlerde Vitali Hakko’nun “Hayatım Vakko” kitabına uzanıyor… “Bir Vakko Kitabı”nda öyküyü, olayın kahramanı “Vakko” kendisi anlatıyor.
ABD’nin Avrupa Deniz Kuvvetleri Komutanı’na hediye edilen ipek eşarp öyküsü, kitabın “Eyfel’den Kız Kulesi”ne başlıklı bölümünde yer alıyor:
- Söz konusu Vakko olduğunda, geçmişe ait bir belgenin kağıt değil, ipekten olması doğal karşılanmalı…
O ipekten belge, “Missouri”den günümüze uzanıyor…
Lion’un kapılarını ‘Journal D’Orient’e verdiği ilanla açtı
VİTALİ Hakko, kardeşi Albert Hakko’nun ve kendisinin isminin baş harfleri ve soyadlarının birleşmesiyle oluşturdukları “Vakko”yu marka yapmakta kararlı şekilde ilk günlerden itibaren yol aldı.
Daha o günlerde “markasız ürün yapmayacağım” kararını dönemin ünlü mağaza sahiplerinden gelen tekliflere verdiği yanıtla bildirdi.
1947 yılında 30 ayrı eprime desenli eşarp koleksiyonunu plasiyer Aleko’nun bavuluna doldurdu, piyasayı dolaşmasını istedi. Aleko, akşam atölyeye döndüğünde pek memnun görünmüyordu:
- Farklı mağazalardan siparişler aldım ama her modelden 5 düzine isteyen “Lion”a satış yapamadım.
Lion, o dönemde Beyoğlu piyasasının tamamını temsil eder büyüklükteydi. Vitrine, raflarına koyduğu ürünlerde Vakko markası istemiyordu. Mağazanın sahibi “Helpern” kardeşler, şu teklifi yaptı:
- Eşarplarınızın kalitesi güzel. Biz o eşarpları sizin markanızla değil ithal ürünmüş gibi vitrine koymak istiyoruz.
Bay Vitali, uygun bir dille “Vakko” markası dışında üretim yapmayacağını “Helpern” kardeşlere bildirdi.
Ancak, işin peşini de bırakmadı. Max Helpern’in “Journal D’Orient” gazetesini okuduğunu biliyordu. Bay Vitali, o dönem için pahalı bir karar aldı:
- “Journal D’Orient”e bir dizi ilan vereceğiz…
Bay Vitali’nin bu öngörüsü hedefi tutturdu. Çok geçmeden Max Helpern, Vakko markalı ilk siparişini verdi. Siparişlerin arkası geldi. “Lion”, o dönemde Vakko eşarpların en büyük müşterisi oldu.
Krizler dahil her dönemde reklamın önemini ve etkisini ortaya koyan bu öyküyü, Vitali Hakko’nun “Hayatım Vakko” kitabından esinlenilerek yansıtılan “Bir Vakko Kitabı”nda okudum…
Başlangıçta bir direnişti başkaldırıydı ve itaatsizlikti
İZZEDDİN Çalışlar, çoğunu Vakko’nun ağzından bir tarzla kaleme aldığı “Bir Vakko Kitabı”nın “Burada Her An Her Şey Olabilir” başlıklı bölümüne şöyle girdi:
- Başlangıçta bir direnişti, başkaldırıydı ve itaatsizlikti…
Ardından sürdürdü:
- 1992 yılında Taksim’de bir bodrum katında “Power” düğmesine basıldığında evrene değiştirici güçte bir ses dalgası yayılmalıydı.
Şu iddiayı ortaya koydu:
- Türkiye’de radyo yayıncılığı ve müzik sahnesinin kökten değişimi bu ilkeyle oldu.
“Power FM”in kuruluş öyküsünün anlatıldığı bölüm şöyle devam etti:
- Bir yabancı müzik radyosu olan “Power FM”in ardından 2001 yılında “Power Türk FM” kuruldu.
- “Power Türk FM”in başarısı bir müzik TV kanalı açma gerekliliğini doğurdu ve “Power Türk TV” yayın hayatına başladı. Sonra “Power TV” devreye girdi.
- “Power Group”, kurduğu dijital müzik platformu “Power App” aracılığıyla “Power Love”, “Power XL”, “Power Plus”, “Power Pop” gibi dijital yayın yapan radyolarla genişledi.
Dünya çapında modacılar yetiştirmek eğitime yapılan yatırımla mümkün
VAKKO’nun başına 1988 yılında geçen Cem Hakko, “Bir Vakko Kitabı”nın “Vakko ESMOD: Bir Moda Köprüsü” bölümünde şu mesajı verdi:
- Bir ülkenin dünya çapında moda tasarımcıları yetiştirmesi, öncelikle eğitime yapılan yatırımla mümkündür.
- Vakko, eğitimin öneminin bilinciyle modanın geleceğini şekillendirecek liderler yetiştirme ve yaratıcı yetenekler geliştirme amacıyla yola çıktı.
Cem Hakko, kitapta “Vakko VET by EHL”yle ilgili de şunları dile getirdi:
- Amacımız, modayı bir yaşam biçimi olarak benimseyen, tasarım kültürü ve marka bilinci yüksek profesyoneller yetiştirmek.
- Misafirperverlik sektörü, ekonomik büyüme, kültürel etkileşim ve turizm gibi birçok alanda önemli bir rol oynuyor.
- Bu görevi başarıyla üstlenebilmenin temelinde ise güçlü bir eğitim ve sürekli gelişimin yattığına inanıyoruz.
- İşte bu nedenle, servis sektöründeki nitelikli insan gücünü artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.