Ali ESKALEN/KAHRAMANMARAŞ
İskur Holding bünyesinde 10 yıl önce kurulan İskur Denim, aradan geçen zamanda Kahramanmaraş’ın önde gelen sanayi tesisleri arasında yerini almayı başardı. İskur Denim Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kurtul, denim kumaş üretim sürecinin temelini, 36 halat kapasiteli indigo boyama makinesinde boyanan ipliklerin, dokuma işletmelerinde yüksek kalite standartlarında dokunmasının oluşturduğunu ve özel olarak tasarlanan finish makinelerinde işlenen kumaşların kendine özgü görünümleriyle nihai haline kavuştuğunu söyledi.
“DOKUMA İŞLETMEMİZİ YENİLEDİK”
İskur Denim’de 5 onz ile 15 onz aralığında, recycle, organik, susuz boyama tekniği ve denim halat boyanın yapabileceği tüm renk çeşitlerinin üretiminin yapıldığını belirten Kurtul; rijit, stretch, power stretch, içeriğinde doğal elyaflar bulunan, Re-Cycle iplik ile üretilmiş kumaş çeşitlerinin yer aldığını ifade etti. Geleceği daha çevreci ve sürdürülebilir bir üretim anlayışı üzerine konumlandırdıklarını kaydeden Kurtul, “Ekolojik ve çevre dostu yaklaşımlar doğrultusunda; yenilikçi uygulamaları hayata geçiren, piyasa koşullarına uyum sağlayan ve sıfır atık projeleriyle desteklenen bir üretim yolculuğunu kararlılıkla sürdürmeyi planlıyoruz.
Asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler sonrasında, içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle yatırımlarımızı geçici olarak askıya almak durumunda kaldık. Buna karşın, deprem sonrası süreci hızlı ve kararlı adımlarla yöneterek kısa sürede toparlandık ve tam kapasiteyle üretime yeniden başladık.Yatırım projelerimiz kapsamında dokuma sürecini, daha kompakt ve entegre bir yapıya ulaştırmak amacıyla; dokuma işletmemizi yenileyip daha yüksek performanslı makinalara yatırım yaparak, işletmemizi Denim kampüsümüzün içine aldık. Bu yatırımı, hem operasyonel verimliliğimizi hem de sürdürülebilir üretim kabiliyetimizi güçlendiren stratejik bir adım olarak değerlendiriyoruz.
“ÖNCELİĞİMİZ; RİSKLERİ ÖNGÖREREK PROAKTİF BİÇİMDE YÖNETMEK, FIRSATLARI İSE ZAMANINDA DEĞERLENDİRMEKTİR”
Enflasyon nedeniyle sektörde yaşanan durgunluğun gerek iç pazarda gerekse de ihracatta etkisini azaltmak adına planlı bir çalışma içerisinde olduklarını ifade eden İsmail Kurtul, şunları söyledi:
“Bütçe görüşmelerimiz neticesinde, aylar öncesinden gerekli planlamaları titizlikle yapmış bulunuyoruz. Satış süreçlerimizin tamamında ve finansal işlemlerimizde, şirketimizi mümkün olan en korunaklı alanda tutmayı esas alıyoruz. Fiyat istikrarsızlığına karşı gerekli bütçe çalışmalarını zamanında hayata geçiriyor; bu doğrultuda doğru ve sürdürülebilir satış stratejileri belirleyerek faaliyetlerimizi istikrarlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. İskur Denim olarak; değişen pazar beklentilerine, teknolojik yeniliklere ve dinamik süreçlere hızlı, kaliteli ve esnek üretim kabiliyetimizle etkin biçimde yanıt verebilen bir yapıya sahibiz. Riskleri öngörerek proaktif biçimde yönetmeyi, fırsatları ise zamanında ve doğru aksiyonlarla değerlendirmeyi öncelikli görüyoruz. Türk tekstilinin güçlü tasarım yetkinliği ve üretim hızı önemli bir rekabet avantajı sunarken; biz bu gücü sürdürülebilir üretim anlayışı ve katma değeri yüksek denim ürünleriyle birleştirerek, global markaların beklentisi olan üretim hikâyesi ve sürdürülebilirlik odaklı dönüşümü kararlılıkla hayata geçiriyoruz.”
“HEDEFİMİZ, DİJİTALLEŞME VE YAPAY ZEKÂ UYGULAMALARINI ÖNCELİKLENDİREREK İHRACATIMIZ ARTIRMAK”
İskur Denim olarak, kaliteden ödün vermeden çevreci ve sürdürülebilir ürünler üretmeyi temel ilke olarak benimsediklerini belirten İsmail Kurtul, küresel pazarlarda artan maliyet baskıları ve yoğun rekabet nedeniyle ihracatta rekabetçiliğin göreceli olarak zayıfladığı bir dönemden geçtiklerini söyledi. Bu nedenle yurt içinde risk yönetimine daha fazla odaklanarak faaliyetlerimizi dengeli ve temkinli bir şekilde sürdürdüklerini ifade eden Kurtul, “Bu koşulların doğal bir sonucu olarak kârlılık seviyelerinin önceki dönemlere kıyasla daha sınırlı seyrettiğinin farkındayız. Ancak bu durumu kalıcı bir risk olarak görmeden, tüm süreçlerimizde planlama, iyileştirme ve verimlilik odaklı projelerle istihdamı koruyarak, ihracat kabiliyetimizi ve operasyonel dayanıklılığımızı kararlılıkla geliştirmeyi hedefliyoruz. Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın birçok farklı noktasına ihracat gerçekleştiriyoruz. Kısa vadeli hedeflerimiz arasında; dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamalarını önceliklendirerek, çevreci ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla katma değeri yüksek ürünler geliştirmek ve bu doğrultuda ihracat oranımızı daha da artırmak yer almaktadır. Kurulduğumuz ilk yıldan itibaren ihracat oranımızda düzenli olarak artış gözlemliyoruz. Düzenli artışımızı sürdürerek ihracat satış oranımızı %40 seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.
“YILLIK 20 MİLYON METRE DENİM ÜRETİYORUZ”
İskur olarak Ar-Ge ve teknolojiye her zaman önem verdiklerini ve bu kapsamda birçok yatırıma imza attıklarına dikkat çeken İsmail Kurtul, şöyle devam etti:
“İskur Denim Ar-Ge Merkezimiz, 2021 yılının Temmuz ayında T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge Merkezi olarak tescillenmiş olup, bu unvanla İskur Holding bünyesinde tescil alan ikinci Ar-Ge Merkezi olma niteliğini kazanmıştır. Bu çerçevede Ar-Ge faaliyetlerimizi artan bir ivmeyle sürdürmekteyiz.
2026 yılına ilişkin yol haritamızı oluşturduk. Hâlihazırda başlatılmış ve tamamlanması planlanan 8 aktif projemiz mevcuttur. Yenilikçi hammadde geliştirme çalışmaları, ürün tasarımı ve proses iyileştirme faaliyetlerinin yanı sıra; tamamen organik, doğal ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanıldığı, minimum düzeyde atık oluşturan üretim süreçleriyle sürdürülebilir ve çevreci üretim anlayışını merkeze alan çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bununla birlikte, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında da önemli projeleri gündemimize almış bulunuyor; bu başlıkları, Ar-Ge vizyonumuzun stratejik unsurları arasında değerlendiriyoruz. İşletmemizi uçtan uca dijitalleştirmeyi, belirlediğimiz stratejik alanlarda ise yapay zekâ teknolojilerini devreye alarak sürekli gelişim sağlamayı hedefliyoruz. Bu projelerle hem operasyonel verimliliğimizi artırmayı hem de geleceğin üretim anlayışına uyumlu bir yapı oluşturmayı amaçlıyoruz. Denim kumaşın dünya modasındaki yeri her geçen yıl daha da güçleniyor. Türkiye’nin, dünya genelindeki toplam denim kumaş üretiminden yaklaşık %9 oranında pay aldığını görüyoruz. Ülkemiz, bu alanda dünyanın en büyük dördüncü denim kumaş ihracatçısı konumunda bulunuyor. İskur Denim İşletmeleri olarak ise yıllık 20 milyon metre üretim kapasitemizle ülke üretimine katkı sağlıyoruz.”
“MÜŞTERİ TALEPLERİNİ KARŞILAYAN YENİLİKÇİ ÜRÜNLER GELİŞTİRMELİYİZ”
Sektörün önündeki fırsatlar ve tehditleri de değerlendiren Kurtul, şunları söyledi:“Ülkemiz, sahip olduğu jeopolitik konum sayesinde Avrupa pazarına en yakın denim kumaş üreticisi konumundadır. Bu stratejik avantajın, Türkiye’deki denim sektörünün her zaman canlı ve dinamik kalmasını sağlayacağına inanıyorum. Avrupa ve Amerika’da işçilik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, bu ülkeler denim kumaş ihtiyaçlarını büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılamakta; bu durum da ülkemizi doğal olarak ilk tercihler arasında öne çıkarmaktadır. Bununla birlikte, konfeksiyon sektöründe her geçen gün artan maliyetler nedeniyle üretimin ülkemizdeki payının daralmasının, tedarik zincirinin ayrılmaz bir parçası olan denim sektörünü de olumsuz yönde etkileme riski taşıdığı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Türkiye’nin global pazardaki bir diğer önemli avantajı ise; çevre dostu üretim süreçleri, geri dönüştürülebilir ürün yapısı, yüksek teknolojili makine parkuru ile birlikte tecrübeli ve eğitimli teknik kadrolara sahip olmasıdır. Bu unsurlar, uluslararası rekabette ülkemize önemli bir güç kazandırmaktadır. Bununla birlikte, denim kumaş üretimi yapan üçüncü dünya ülkeleriyle kıyaslandığında; işçilik, hammadde, yatırım ve enerji maliyetlerinin yüksek olması rekabet gücümüzü olumsuz etkileyen başlıca unsurlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, katma değeri yüksek, müşteri taleplerini birebir karşılayan ve yenilikçi ürünler geliştirerek avantajımızı korumamız ve güçlendirmemiz gerektiğini değerlendiriyorum. Günümüzde dünya genelinde daha sorumlu ve bilinçli bir tüketici profilinin oluştuğunu net biçimde görüyoruz. Tüketicilerin çevresel ve sosyal hassasiyetlerinin artması, üretim anlayışımızı sürdürülebilirlik odağında şekillendirmemizi kaçınılmaz kılıyor. Bu doğrultuda; recycle ürünler, susuz üretim teknikleriyle geliştirilen kumaşlar, organik ve sürdürülebilir ürünler öne çıkan trendler arasında yer alıyor. Bununla birlikte, pandemi süreciyle birlikte tüketicilerin rahat ve fonksiyonel giyime yönelmesi, konforu artırılmış ürünleri de günümüzün önemli trendleri arasına dahil ediyor. Bu değişen beklentileri yakından takip ederek, hem sürdürülebilir hem de kullanıcı konforunu önceleyen ürünlere odaklanmayı sürdürüyoruz.”
“İSTİHDAM MALİYETLERİNE YÖNELİK YAPISAL DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLMELİ”
İskur Denim Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kurtul son olarak sektördeki sorunları ve bu sorunların çözümü için yapılaması gerekenlerle ilgili de şunları söyledi:
“Sektörün bugün karşı karşıya olduğu tablo; küresel ekonomik belirsizlikler, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar, artan enerji ve işçilik maliyetleri ile nitelikli insan kaynağına erişimdeki güçlükler etrafında şekilleniyor. İnovasyon odaklı iş modellerinin istenen hızda yaygınlaşamaması da dönüşüm sürecini zorlaştırırken, bu sürecin daha sağlıklı yönetilebilmesi için özellikle tarım politikaları kapsamında üreticiyi destekleyen mekanizmaların güçlendirilmesinin kritik olduğuna inanıyoruz. Bununla birlikte, firmaların kendi imkânlarıyla atabileceği adımların belirli bir sınırı olduğu da açık; sürecin ilerleyişi büyük ölçüde ekonomi yönetiminin alacağı öngörülebilir ve dengeli kararlara bağlı görünüyor. Diğer yandan sektör, sürdürülebilirliği kurumsal bir çerçevede ele alarak sertifikalı hammadde kullanımı, çevre dostu üretim anlayışı, dijitalleşme ve verimlilik yatırımlarıyla dönüşümünü sürdürmektedir. Ancak enflasyon, faiz ve kur politikalarının ihracatçının rekabet gücünü koruyacak şekilde yönetilmesi ile istihdam maliyetlerine yönelik yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaç olarak öne çıkmaktadır. Bu adımların atılmasıyla birlikte, sektörün üretim gücü ve dönüşüm kapasitesi daha etkin biçimde devreye girecek; sektörümüzün sürdürülebilir büyüme, ihracat ve istihdam hedeflerine katkısı çok daha güçlü ve kalıcı hale gelecektir.”