EKONOMİ/İZMİR
Markasını büyütmek ve güncel yaklaşımlarla yenilemek isteyen EGİAD üyelerinin katıldığı "Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar" başlıklı seminerde, küresel markalar, artan müşteri tabanı, rekabet avantajı, marka bilinirliği, trendleri anlamak, rakipleri belirlemek gibi öngörüler değerlendirildi. EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, markalaşmanın giderek karmaşıklaşan iş dünyasında stratejik önemine vurgu yaparak, markanın yalnızca logo veya isim olmadığını; bir değerler bütünü, iletişim dili, deneyim alanı ve uzun vadeli büyüme aracı olduğunu belirtti.
Markalaşmanın, sadece ürün ve hizmetlerin tanıtımı değil; işletmelere değer kazandıran, onları uluslararası rekabette öne çıkaran stratejik bir güç olduğunu vurgulayan Özhelvacı, “Güçlü bir marka, müşteriyle kurulan güven ilişkisini temsil eder. İnsanlar tanıdıkları ve güvendikleri markaları tercih eder; bu da sadakat ve sürdürülebilir başarı getirir. Kaliteli bir marka imajı, pazarda fark yaratır, satışları artırır ve kâr marjlarını yükseltir. Bu nedenle markaya yapılan her yatırım, geleceğe yapılan kârlı bir yatırımdır. Üstelik markalaşma sadece müşteri kazanmakla sınırlı değildir; yetenekli çalışanları cezbetmenin ve elde tutmanın da anahtarı. Çalışanlar, değerlerine inandıkları markalarla gurur duyar, daha yüksek bağlılık gösterir ve verimli çalışır. Bugünün rekabetçi dünyasında hem müşterinin hem de çalışanın güvenini kazanmış markalar kalıcı başarının gerçek mimarları. Marka, sadece bir isim değil; bir duruş, bir vaattir. Güçlü markaların müşteri güveni yarattığı, çalışan bağlılığını artırdığı ve sürdürülebilir başarıyı desteklediği; pazarda fark yaratıp, satış ve kâr marjlarında artış sağladığı vurgulandı. İzmir özelinde bakarsak, şehir olarak zengin bir üretim ekosistemine ve güçlü girişimci altyapısına sahibiz. Ancak bu potansiyeli küresel ölçekte bir marka kimliğine dönüştürme konusunda atmamız gereken çok fazla adım var. İzmir’i yalnızca üreten değil, aynı zamanda markalaşan bir şehir haline getirmek için özellikle genç iş insanlarımızın bu vizyonu sahiplenmesi büyük önem taşıyor.” dedi.
“Marka en güçlü strateji”
Küreselleşme çağında markanın, işletmeleri dünya standartlarına taşıyan en güçlü strateji olduğu ifade eden Özhelvacı, dünya lideri marka örneklerini karşılaştırarak Türkiye’nin bu alanda daha atılgan olması gerektiğini belirterek, “Markalaşma yalnızca işletmelere değil, aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkı sağlar. Marka değeri yüksek ürünlerin ihracat fiyatları diğerlerine kıyasla çok daha yüksek. Bu sayede, markalaşma yoluyla yalnızca ihracat hacmi değil, ihracat geliri de artar. Türkiye olarak markalaşmaya yapacağımız her yatırım, ihracat hedeflerimize ulaşmamıza doğrudan katkı sağlar. Ancak verilere baktığımızda bu hedefe ulaşabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini görüyoruz. 2024 yılı verileri esas alınarak gerçekleştirilen çalışmaya göre en değerli 125 markamızın toplam değeri 17 milyar dolar oluyor. Bu rakam bir önceki yılın 14.7 milyar dolarlık değerine göre %15.6 artışı ifade ediyor. Ancak, uzun bir dönem stabl bir şekilde 23 – 35 milyar dolar bandında seyreden Türkiye’nin ilk 100 markasının toplam değeri, son yıllarda zayıf Türk Lirası’nın etkisiyle oldukça düştü. Dünya’nın en değerli markası Apple’ın 574 Milyar dolar, Uzakdoğu’nun en değerli markası Samsung’un 110 Milyar dolar, Avrupa’nın en değerli markası Deutsche Telekom’un 85 Milyar dolar marka değerlerini düşündüğümüzde, markalaşma konusunu ülke olarak, bugün burada olduğu gibi, çok daha fazla gündemde tutmamız gerektiği ortada. Tabi bu rakamları değerlendirirken, piyasa değeri ve marka değeri arasındaki farkı da belirtmek gerekir.” diye konuştu.
Piyasa değerinin şirketin maddi varlıkları ve hisse performansına dayalı olarak hesaplanırken; marka değerinin tüketici nezdindeki algı, güven ve sadakat gibi soyut unsurlara dayandığını söyleyen Özhelvacı, “Piyasa değerinin yüksek olması marka değerini olumlu etkileyebilir, ancak bu her zaman yüksek marka değeri anlamına gelmez; örneğin, zaman zaman yüksek piyasa değerine ulaşmasına rağmen Facebook (Meta), kullanıcı güveni ve itibar açısından tartışmalı dönemler geçirdi. Bu nedenle marka, görünmeyen ama şirketin uzun vadeli başarısını belirleyen en stratejik sermayelerden biri. Marka konusunu ele alıyorken, bir de Fransa gibi ülkelerin lüks ve premium markalarda yarattığı katma değer farkını da belirtmek gerekir. LVMH, Hermes, Channel, Dior vb. markalarla Fransa, bu alanda dünya liderliğini elinde tutmakta ve tüm dünyada oluşan marka değerinin %50’si gibi çok yüksek bir rakama sahip oluyor. Fransa’yı yaklaşık %20 ile İtalya, %13 ile Almanya takip ediyor.” dedi.