EKONOMİ/ANKARA
Yapı denetim kuruluşları, TBMM gündeminde bulunan ve yapı denetimcilerinin otomatik atandığı sistemi, tercihli hale getiren düzenlemeye sert tepki gösterdi.
Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyen Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin, düzenlemenin bir geri gidiş olduğunu, bunun ötesinde imar düzenlemesinden inşaatın tamamlanması aşamasına kadar tek denetim mekanizmasının zayıflatıldığını söyledi.
Türkiye’de mevcut düzenlemelerin, 1999 depremi sonrası hayata geçirildiğini ve ana kaygının başta deprem olmak üzere yapı güvenliğiyle vatandaşların hayatını koruyacak bir yapılanmayı amaçladığını hatırlatan Şahin, düzenlemenin 2011’e kadar pilot uygulaması yapıldığını ve o dönemden sonra tüm Türkiye için geçerli hale geldiğini vurguladı.
Bu süreç içinde 6 deprem yaşandığını, en büyüğünün de 6 Şubat’ta yaşanan 2 ayrı 7’nin üstünde şiddette depremler olduğunu hatırlatan Şahin, yapı denetim sistemi öncesi ve sonrasında yapılan yapıları karşılaştırarak bir ölçüt oluşturduklarını kaydetti.
Bu yaklaşımla, depremlerde yıkılan 18 bin 149 binanın 17 bin 588’inin yapı denetim sistemi öncesindeki binalardan olduğunu; bazıları 2001 yılında başlayan pilot il, bazıları 2011 sonrası tüm Türkiye uygulaması olmak üzere; yapı denetimi sistemi sonrası denetlenmiş, deprem geçirmiş toplam 151 bin 990 bina içinde yıkılan bina sayısının 185 olduğunu kaydetti. Bu durumun yapı denetiminin deprem açısından yüzde 99’un üzerinde başarı göstermesi anlamına geldiğini belirten Şahin, bu sistemin yıpratılmaması gerektiğini kaydetti.
Yapı sahibi sorumlu tutulmuyor
Türkiye’de sorumluluk ve denetim mekanizması açısından en kapsamlı birimin yapı denetimcileri olduğunu kaydeden Şahin, “Ne imarı veren, ne usta ne de yapı sahibi hiçbir aşamada sorumlu tutulmuyor” diye konuştu. Şahin, TBMM gündemindeki düzenlemenin yapının kalitesi açısından sorumluluğu da bulunan tek denetimli aşamayı zayıflatacağını söyledi. Sektör mensuplarının değerlendirmesiyle, karşılaştıkları ve itiraz gördükleri en yoğun noktanın, yapılar inşa edilirken genişleme, yer kazanma, karlılığı artırma noktasındaki ihlallerde yoğunlaştığını belirten Nazmi Şahin, inşaat şeflerinin yapıyı inşa eden şirketlerin çalışanı olması ilişkisini örnek göstererek, çoğu zaman bu şeflerin inşaatlara dahi gitmemesi sonucu ihlallerin ortaya çıkabileceğini söyledi.
Yapı denetim şirketlerinin yapı sahibi ya da müteahhidin tercihine bırakılmadan görevlendirildiği mevut sistemin işlevinin ispatlandığını söyleyen Şahin, denetimcinin tercih edileceği bir sistemin istismara gidebileceğini vurguladı.
“Küçük yapılara yönelik itirazlar geçerli değil”
Yapı denetim ücretlerini metrekare bazında “halı yıkama” ücretleriyle karşılaştıran Nazmi Şahin, 1 metrekare inşaatın yapı denetim maliyetinin 143,87 TL, halı yıkama metrekare ücretinin ise 80 ile 200 TL arasında oluştuğunu belirtti.
Ev, villa, küçük yapılar gibi yapıların denetimi konusunun TBMM’deki düzenlemenin gerekçelerinden biri olduğunun hatırlatılması üzerine ise Şahin, genellikle bireysel ev, villa vb. yapıları yapanların inşaatta en fazla kullanım vb. saiklerle ihlaller yaptığını, yapı denetiminin de bunu engellemesi nedeniyle itirazların yükseldiğini kaydetti. Uzak noktalardaki yerlerin yaşadığı sorunlarda da, yapı denetimcilerin ücret düşüklüğünün temel neden olduğunu, zorluklara rağmen bu denetimlerin yapıldığını, çoğunlukla alınan bedellerden daha fazla harcamaya yol açan durumlar için de sadece bu tür durumlar için ücret oranı yükseltilmesini önerdiklerini kaydeden Şahin, “Kola düzenleme varken, sistemi tümden olumsuz yönde değiştirmenin nedenini anlamak mümkün değil” dedi. İmar barışı olarak getirilen düzenlemenin risk oluşturduğunu diğer yandan kamunun elinde binaların aksaklıklarına yönelik muazzam bir bilgi biriktiğini kaydeden Şahin, yeni bir imar barışı beklentilerini dillendirenler olduğunu ancak buna karşı görüşte bulunduklarını söyledi.