CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezi toplu açılış törenine katıldı.
Törende İBB Başkan Vekili Nuri Aslan, CHP İstanbul İl Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Özgür Çelik, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nın eşi Dilek İmamoğlu da hazır bulundu.
Özel, törende yaptığı konuşmada, siyasetin en keyifli alanlarından biri olan, yapımı tamamlanan bir hizmetin açılış töreninde olduklarını ifade etti.
"Ama onların içinde de en keyiflisi şüphesiz kreş ve öğrenci yurdu açmak." diyen Özel, geçen İstanbul ziyaretinde, öğrenci yurdu açılışında kreşlerin ve öğrenci yurtlarının ne anlama geldiğine değindiğini, yaklaşan okul sezonuyla ilgili değerlendirmelerde bulunduğunu ve barınma sorunuyla ilgili konuştuğunu anlattı.
Özel, bugün 16 yeni kreşin açıldığını anımsatarak, emeği geçenlere teşekkür etti.
Bugün açılan 16 kreşle İstanbul'da kreş sayısının 127'ye yükseleceğini bildiren Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konuşmaya şöyle başlasaydım; deseydim ki 'Bizden önce İstanbul'da kaç kreş vardı?' Herkes bir rakam söylerdi ama kimse bilemezdi. Üç diyen de yanılırdı, beş diyen de 10 diyen de 100 diyen de. Çünkü bizden önce İstanbul'da kreş yoktu. Nasıl olmaz? Bir tane mi yoktu? Bir tane yoktu. İstanbul'da İBB'nin yoksal ailelerin çocuklarına iyi bir okul öncesi eğitim sağlayacak bir tek kreş yoktu. Bir tek öğrenci yurdu da yoktu. Bu kararlar ekonomik kararlar değildir. Bu kararlar siyasi kararlardır. Siyasi tercihlerdir. Eğer siz İstanbul'a AK Partili bir belediye başkanı seçerseniz onun çocuğun erken yaşta yeteneklerinin keşfedilmesi ya da varsa yaşıtlarına göre birtakım sorunlarının, eksiklerinin erkenden öğrenilip giderilmesi, el becerilerinin gelişmesi, zihin kapasitesinin gelişmesi, çocuğun sosyalleşmesi, akranlarıyla ilişkilerini kurması, karşı cinsi görüp onunla aynı ortamda olduğunda nasıl davranacağını bilmesi gibi okulun öncesinde edinmesi gereken bu kıymetli yetkinlikleri kazandıracak bir kreşi açmayı projelendirmez. Şöyle düşünür o, şöyle bakar. 'Ne var? Anası var evde bakar. İşi ne kadının? Çocuğu doğurur, büyütür. Okula yollar. O sırada bir yeni gelir. Çocuklara bakar. Eve gelecek olan kocasını bekler. Varsa evde yaşlısına bakar. Engelli varsa engellisine bakar. Ve gerekirse de biz ona biraz bakım parası falan da veririz işine otursun evinde.' İşte bu bakış açısı kreş açmıyor. Bu bakış açısının yerine kadını sosyal hayata katmalıyız, istihdama kadını katmalıyız, kadının dört duvar arasında durmasının ne kendine ne evladına ne hanesine ne ülkeye bir faydası var diyen bir anlayış varsa işte o anlayış kreş açar. O anlayış Ekrem İmamoğlu'nun anlayışıdır. O yüzden geldiği gün sıfır olan kreş sayısı bugün 127'ye çıkıyor. Bugün 16 kreş açıyoruz. Niye Tuzla'dayız? Tuzla'da üç tane birden açıyoruz. Toplam kreş 7'ye çıkıyor. Bugünden itibaren açtığımız 16 yeni kreşle biz 12 bin 649 çocuğu elinden tutup bu eşsiz ve eşit imkana kavuşturuyoruz. 16 bin 649 yoksul aileye daha dokunuyoruz. 16 bin 649 kadını daha hayatın içine katıyoruz. İşte bizim anlayışımız, bizim bakış açımız bu.
Toplam kreş sayısı 762'ye yükseldi
Türkiye'de rakam 762'ye geliyor CHP'li belediyelerin kreşi olarak. Ve Ekrem Başkan'ın hedefiyle, partimizin hedefini kendisinin Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı görevini yaparken ortaya koyduğu rakamla ifade ediyoruz, şu anda 'Türkiye'de bin kreş' demişti Ekrem Başkan. 762'sini gerçekleştirdi belediye başkanlarımız, ilerlemeye devam ediyoruz. İşte bu yüzden Ankara'da bir sarayda oturanın moralleri bozuk, Silivri'de bir zindanda olanın morali yüksek. Ankara'daki tasa ve kahır içinde; Silivri'deki gurur ve coşku içinde. İşte bu yüzden biri gidiyor, biri geliyor. Biri son Cumhurbaşkanı, diğeri gelecek Cumhurbaşkanı. İşte bu yüzden geçtiğimiz günlerde Kadıköy'de 15'incisini açmıştık, 16'ncısı hazır, takvimimize göre planlayıp Şişli'de aşacağız. İBB'nin 16'ncı yurdu, Türkiye genelinde de 77'nci öğrenci yurdu hazır. Sıfırdan İstanbul'da 16'ya, Türkiye'de 77'ye, hedef 100. Burada bakıyorsunuz yurtta da hedef yüzde 77'si şimdiden tutmuş. Daha dönemin yarısındayız. Değiliz bile, başlarındayız. Ve bu dönem sonunda kreş için hedef bin. 762 yani iki tarafta da yüzde 76 ve yüzde 77. Yani düzenli, planlı, nereli, nereye gittiğini, hangi adımları attığını bilen, iyi yönetilen belediyelerle karşı karşıayyız.
"Bir tek kreş yapmıyorlar"
Herkes şunu görüyor. Tayyip Bey meselenin adını kendi koymuştu. Demişti ki 'İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder.' Köprü yapılıyor, yol yapılıyor, otoyol yapılıyor, tünel yapılıyor. Hepsi 30 yıl sırtımıza bu kötü sistem yüzünden geçiş garantisi, hasta garantisi, uçuş garantisi üzerinden yapan, oradan parayı kazanamaz o fahiş fiyatlı otoyoldan parayı yine dönüp bizden alıyor ama yine de bir yöntemle bunları yapıyorlar. TOKİ'ye yaptırdıklarını anlata anlata bitirmiyorlar. Bir tek kreş yapmıyorlar. Niye yapmıyorlar? Bu da siyasi bir tercih. Diyor ki 'Biz niye kreş yapalım?' Parası olanınki gider. Olmayanın çocuğu mağdur kalır, mahrum kalır. O sırada bizim cemaatler devreye girer. Tarikatlar devreye girer. Çocuğu yurda alır. Çocuk bu cemaate bu tarikata gönül borçlu kalır. Ailesi bu tarikata, bu cemaate gönül borçlu kalır. Seçimden üç gün önce ararız. Münasip lisanla yoklarız. Oy veriyorsa neyse tereddüdü varsa, münasip lisanla anlatırız. Bir şekilde bizim siyaseti bize destek vermesini sağlar, bizim gibi de kendimizin kinini onlara aktaracağımız imkanı buluruz.' Diyordu ya 'Kininin sahibi bir nesil', biz kininin sahibi bir nesil yetiştirmesinler diye, hiçbir yoksulun çocuğunu cemaat, tarikat yurtlarında zehirlemesinler diye, hiçbir yoksulun çocuğu onlara hak etmedikleri bir minnet, bir borç duymasın diye yarın öbür gün bu evlat, bu devlete sadakat dışında bir cemaate sadakat duymasın, yarın öbür gün de 15 Temmuz gibi karşımıza çıkmasın diye bu yurtları da belediyenin parasıyla biz yapıyoruz.
"Tek bir kanıt bulunamadı"
Meseleyi böyle açık net konuşmak lazım. Bizim niyetimiz belli, tarafımız belli. 'Efendim, AK Parti döneminde ne oluyordu?' AK Parti döneminde örneğin bugün bu 16 kreş açılmayacaktı. Ne yapılacaktı? 16 dereye inşaat izni verilecekti. Bir gökdelene 16 kat daha verilecekti. 16 yandaş daha zengin edilecekti. Bunun üzerinden AK Parti yöneticileri, belediye başkanları Ankara'daki Şehircilik Bakanlığının ruhsat sistemi dönüp de bu kent rantını AK Parti siyasetinin ceplerine dolduracaktı. Bunu bilmeyen mi var? Bunu görüp, bilip; kişi kendinden bilir işi, 'Bu İstanbul'a gidin bakın Ekrem denen kişi çevirmiştir aynı işi' diye buraya Akın denen kişiyi yolladılar. O günden beri eşelenip duruyor. Kazmadık yer kalmadı. Ailelere uzandılar. Ekrem Başkan'ın babasının köyündeki kuyuya kadar aradılar. Bahçesini kazdılar. Korumasının yayladaki evinden, A101'den aldığı bu kadarcık dandik kasanın içinden 48 mermi buldular. Dolar çıkar görüntülerini stok video diye Anadolu Ajansı'ndan servis ettiler. Belediye Başkanımızın kasasında mühür buldular. Avro çıkan görüntüleri, sahte görüntüleri Anadolu Ajansı'ndan stok videodan servis ettiler. 31 Mart'ta kazandığımız zaferden sonra hazmedemeyip bu hizmetleri görüp, anketlerde Ekrem İmamoğlu'nu yüzde 60'larda görüp CHP belediyeciliğini yüzde 60'larda görüp, İstanbul'u kazandı, Türkiye'yi kazanacak sözüyle kendi kulağında yankılanan sözüyle uykuları kaçanlar bugünkü kumpas davasının talimatını verenlerdir. O günden bugüne tek bir kanıt bulunamadı. Bizde bulsa bulsa bir iş adamı gelip 'Bir katkım olabilir mi' derse, 'Tuzla'ya git, bir kreş yap' dersin. Biz de olabilecek şey budur iş adamıyla. Bizde, 'Babacığım paraları sıfırladım' olmaz. Ayakkabı kutusu yok bizde. Elbise torbası yok, kreş var bizde. Öğrenci yurdu var bizde. Yoksul aileye sahip çıkmak var. Süt desteği var. Protein desteği var."
83 okulda arıtma suyu ile öğrencilere bedava su verileceği bilgisini paylaşan Özel konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Gencecik belediye başkanınız 31 yaşında. Kulağıma bir şey diyecek, diyemiyor. Merhabalaştık, yerime geçtim. Efendim Erencim dedim, 2 şey danıştı. Birincisi eşinin karnında 7 aylık bebek var geliyor, ‘adını Can koysak olur mu’ dedi. Ben bir sorayım dedim, olur mu Can koysun mu? Onursal Adıgüzel’in kızı doğduğu gün grup toplantısında ailemiz güçleniyor, Algı bebek hoş geldin dedim Algı şimdi o videoyu izleyip gülümsüyormuş. Onun rekorunu Eren Ali’nin Can’ı kıracak inşallah. Doğmadan 2 ay önce alkışlarla bebeğin adını siz koydunuz.
İkincisi, ‘Efendim geçen geldiğinizde hepimize bir talimat vermiştiniz’ dedi. O gün tutuklanan belediye başkanımızı anlatırken şunu söylemiştim belediye başkanımız bir emekli kafe açtı, emekli kafe İstiklal Caddesi’nin arkasında yoksul bir mahalle olan Kasımpaşa’da. Bir kadın aralardan herkesi yardı emekli kafede ‘başkanım su için teşekkür ederiz’ dedi, Beyoğlu Belediye Başkanımız ‘Eyvallah’ dedi. Nedir başkan dedim, ‘Genel Başkanım millet Beyoğlu’nu İstiklal’den ibaret sanıyor, Beyoğlu’nun çok yoksul aileleri var. Parası olanla, olmayan çocuk bir okuyor. Biri tenefüs zili çalınca veriyor 20 lira alıyor suyu içiyor öbürü gidiyor tuvalete, ağzını tuvalleteki musluğa dayıyor su içiyor. İçime sinmedi okullara arıtmalı sebiller koydum artık bütün çocuklar bedavaya tertemiz su içiyorlar’ dedi. Bunu görünce çok hoşuma gitti burada değerli Genel Başkan Yardımcımız Gökan Zeybek bütün belediyelere yazdık ve memnuniyetimi her fırsatta ifade ediyorum, Eren Ali Başkanımız, ‘Başkanım talimat vermiştiniz okullar açılmadan yetiştirdik. 83 okulumuz var 83’ünde de arıtmamız var, tertemiz bedava su var’ dedi.
Bizi dinleyen herkese söylüyorum, ‘Silkeleyin’ dediği belediye başkanlarından biri burada. Geceleyin yatağa yatağa yatarken ‘sabah kapıya mı gelecekler bir suçum yok ama olmayan arkadaşlarımı içeri attılar sıra bana mı gelecek’ diyen belediye başkanları burada. Para yok, tehdit çok her türlü zorluk çıkarma var ama kendi bebeği anasının karnında doğmamış Tuzla'nın çocuklarının temiz suyunu düşünen belediye başkanlarım var benim. Ve bu yüzden bunu video çekip yayınlamıyorum. Canlı yayında söylüyorum. Gözünün içine baka baka herkesin, bütün Tuzlalıların şahitliğiyle söylüyorum. Tuzla'da arıtması olmayan okul kaldıysa Tuzlalılardan biri söylesin. Yoksa alkışlayın bu başkanı, alkışlayın."
"Belediyelerin gelirinin yüzde 60'ını kestirdi Erdoğan"
İktidarın CHP'ye ve CHP'li belediyelere yönelik baskılarını gündemine alarak konuşmasını sürdüren Özel şunları kaydetti:
"Biz buyuz, özümüz bir, sözümüz bir, taahhüdümüz yerine gelir. Her zaman dediğimizi yaparız, parayı doğru yere harcarız. Sizden belediyelerin gelirinin yüzde 60'ını kestirdi Erdoğan, kestirdiği para çocuğuna verilecek süttür. Kestirdiği para yapacağımız kreştir. 7 var, 3'ü daha inşaat halinde, Tuzla'da 10, 11. kreşe saldırıyor Erdoğan bize saldırırken öğrenci yurduna saldırıyor, yeni doğan bebeğe verilen ‘hoş geldin bebek’ paketine saldırıyor, protein desteğine saldırıyor, askıda uygulamasını yapanlara saldırıyor. Bunun için Nuri Başkan'ın biraz önceki ifadeleri çok kıymetli. ‘Benim de çorbada tuzum olsun’ diyene, ya bu belediye çalışmaya devam etsin de başarsınlar, seçimleri de kazansınlar, Türkiye'yi de yönetsinler diyene, yoksula, orta direğe, zor geçineni demiyorum. İmkânı olan herkese diyorum. İstanbul'da İstanbul Vakfı'na, İstanbul'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, ilçe belediyelerine başvurun. Deyin ki, ‘Ben de yapabilirim’. Size ya bir yoksulun faturasını kapattıracaklar, onun yüzü gülecek, sen sevaba gireceksin ve Türkiye'deki iktidar umudunu da bununla birlikte büyüteceksin. Ya bir kreşe katkı alacaklar, ya bir öğrenciye silgi aldıracaklar ama bu dayanışmayı büyütelim. İmkânı olan herkesi Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin hizmetlerine ve bölgelerindeki yoksullara yapacakları katkıya omuz vermeye davet ediyorum."
"Millet kimi isterse onu seçer"
CHP İstanbul İl yönetiminin mahkeme tarafından görevden uzaklaştırılmasının ardından, il yönetiminin görevlerini yapmak üzere "geçici kurul" kurulmasını eleştiren Özel, şunları kaydetti:
"Sözümü bitirirken iki şeyi vurgulayayım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak buradayım. Sizlerin huzurundayım. Çok sayıda genel başkan yardımcımız, milletvekilimiz, Parti Meclisi üyelerimiz var. Darbe dönemlerinde bile olmayan bir saldırı altındaki Cumhuriyet Halk Partisi'ni, Atatürk'ün iki büyük eserinden birisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'ni savundular, savunmaya devam ediyorlar. Hepsi adına sizi selamlıyorum. Bir bahçıvanın, iki emekçinin; bir bahçıvanın torunu, bir devlet memurunun torunu, iki emekli öğretmenin çocuğu olarak Atatürk'ün kurduğu ülkede, onun yarattığı imkânlarla, devlet parasız yatılı burslarıyla 10 yaşından beri okumuş bir evlat olarak Allah nasip etti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturuyorum Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak. O, Türkiye'ye tek adam rejiminden Cumhuriyet rejimini getirdi. 'Tek adam ne derse o olur, kimi derse o seçer, kimi atarsa o görev yapardan' 'sandık var, tek adam bilmez, hepimiz biliriz, seçimlere tabiyiz. Millet kimi isterse onu seçer, yönettirir. İstemezse geri alır, yetkiyi başkasına verir'i Cumhuriyet Halk Partisi getirdi.
"İstanbul'daki CHP'lilerin seçtiği seçilmiş İl Başkanı Özgür Çelik'tir"
Ben, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak Atatürk'ün getirdiği bu rejimde onun koltuğunda oturuyorum. Benim İstanbul'daki vekilim, İstanbulluların, İstanbul'daki CHP'lilerin seçtiği seçilmiş İl Başkanı Özgür Çelik'tir. O yüzden hizmet de açsak Özgür Çelik'le, hapis de yatsak Özgür Çelik'le yatarız. Seçilmişlere saygı duyarız, seçenden ötürü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten emanettir sandık. Bugün İstanbul ilde sandığı kaptırırsan yarın İstanbul Büyükşehir'de, Türkiye genelinde, mecliste, başkanlıkta sandığı kaptırırsın. Biz bu sandığı tek adamlardan söke söke aldık, tek adama vermeyeceğiz. Onun için direniyoruz. Seçilmiş il başkanımla birlikte, seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yerine kayyum atayanlara, atamaya çalışanlara inat hep birlikte mücadelemizle; belediye meclisinden seçilmiş vekiliyle, seçilmiş Tuzla Belediye Başkanıyla, seçilmiş milletvekillerim, parti meclisi üyelerimle birlikte hepinizi saygıyla selamlıyorum."
(AA)