ANKARA/EKONOMİ
Şubat ayında TÜSİAD Genel Kurulu’ndaki açıklamaları nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrolle serbest bırakılan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan’ı ziyaret eden AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, “Ekonomi Bakanlığım zamanında bizim sanayicimiz, ihracatçımız, iş dünyamızın temsilcileri dünyayı rahat dolaşsın, Avrupa’ya rahat seyahat etsin diye AK Parti Hükümetinin o yeşil pasaportu veren bakanıyım ben. TÜSİAD Başkanının mevcutlu bir şekilde ifadeye götürülmesi şık değildir.” dedi.
TÜSİAD başkanını daha önce de telefonla aradığını anlatan Zeybekçi, “Hukukun ne yapacağını bilmem, karar ne çıkar bilmem ama uluslararası birçok platformda Türkiye’yi temsilen sadece sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilen Türkiye’deki sanayinin, ekonominin, ihracatın, istihdamın yüzde 60, 70, 80’lerini yapan insanların topluluğunun böyle bir konuya aktör olması Türkiye’nin faydasına mıdır, menfaatine midir? değildir.” diye konuştu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, TÜSİAD Genel Kurulu’nda yaptıkları konuşmanın ardından soruşturma başlatılmıştı. Turan ve Aras soruşturma kapsamında gözaltına alınmış ardından yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zeybekçi, TÜSİAD ziyaretine ilişkin EKONOMİ’nin sorularını şöyle yanıtladı:
“İş dünyasına yeşil pasaportu veren bir bakan olarak bu kararı kabul edemiyorum”
TÜSİAD’a bir ziyaret gerçekleştirdiniz, bu ziyareti nasıl değerlendirmeliyiz?
Ekonomi Bakanlığım zamanında bizim sanayicimiz, ihracatçımız, iş dünyamızın temsilcileri dünyayı rahat dolaşsın, Avrupa’ya rahat seyahat etsin diye AK Parti Hükümetinin o yeşil pasaportu veren bakanıyım ben. TÜSİAD Başkanının mevcutlu bir şekilde ifadeye götürülmesi şık değildir.
Bu sizin kişisel görüşünüz mü?
Evet kişisel görüşüm ve bunu her yerde de dile getiren bir insanım. Bunu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak burada oturmanın sorumluluğu ile de konuşuyorum. Ama bu benim parti mi değil sadece beni bağlar. TÜSİAD Başkanına bir şekilde haber verirsiniz, ‘falanca gün şu saatte sizi şurada bekliyoruz, gelir misiniz ‘ dersiniz o da gelir ifade verir. Artı bu ülkede binlerce insanı istihdam eden, milyarlarca dolarlık iş yapan, sektöründe ilk üçte beşte yer alan birine yurtdışı çıkış yasağı koyduğunuz zaman yargının kararıdır eyvallah, yargının kararıdır uygulanmalıdır. Polisi, gümrük memuru da bunu uygulamakla görevli midir evet görevlidir. Ama bu kararı ben o pasaportları veren bir bakan olarak kabullenmiyorum. Kabul edemiyorum. TÜSİAD Başkanının yurtdışına kaçmasının engellenmesi gibi bir kaygının yaşanmasını normal bulmuyorum. Onun için TÜSİAD Başkanını bu karardan sonra da telefonla ilk arayan insanım. Sonra da geçtiğimiz hafta benim çok yakın bir arkadaşımın önemli bir ameliyatı vardı, iki gün İstanbul’da onun başındaydım onunla ilgilenirken vaktimde vardı neredesin başkanım buradayım spontan gelişen bir ziyarettir, iyi ki bu ziyareti yapmışım, gerekçesi bu.
“Türkiye’nin faydasına değildir”
İş dünyası ekonomiyi vurduğu için bu gerginlikte çok rahatsız ve gerginliği azaltacak bir adım olarak değerlendirildi. Bu tür adımların devamı gelir mi?
Gelmesi gerekir. Hukukun ne yapacağını bilmem, karar ne çıkar bilmem ama uluslararası birçok platformda Türkiye’yi temsilen sadece sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilen Türkiye’deki sanayinin, ekonominin, ihracatın, istihdamın yüzde 60, 70, 80’lerini yapan insanların topluluğunun böyle bir konuya aktör olması Türkiye’nin faydasına mıdır, menfaatine midir? Değildir.
-Nasıl tepkiler aldınız?
Olumlu ama bazı medya silahşörleri, kalemşörleri var yahut sosyal medyada bot hesaplarla kahramanlık yapanların terbiyesizlikleri de var tabii.
Cumhurbaşkanı ile istişare ederek mi gittiniz?
Hayır.
“Türkiye’de insanlar belirli kurallar içinde her şeyi konuşabilmeli”
Peki TÜSİAD’ın yaptığı eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yargı başta olmak üzere pek çok konuda eleştirileri vardı.
Yargı dememek lazım belki dil sürçmesi olmuştur. Belki TÜSİAD Başkanı hukukun veyahut adaletin hızlı işlemesi ile ilgili adaletin kayıtsız şartsız üstünlüğü ile ilgili bazı dilek ve temennileri olduysa bunu doğru bulurum. Herkeste her zaman bunu söyleyebilmeli zaten. Ama yargının siyasallaşması diye bir noktaya girerseniz o yanlış olur. Onu hiçbir dönemde hiçbir siyasetçinin de yapmaması gerekir öyle hissetse bile bunu dillendirmemesi gerekir ki temenni ve dilek olarak da yargının bu ithamlardan arınması gerekir zaten.
TÜSİAD sınırları aştı mı sizce?
Ben onu söylemem, ben Türkiye’de insanların belirli kurallar içerisinde her şeyi söyleyebilmesi gerektiğine inanırım. Her şeyi söyleyebilmeli, her şeyi konuşabilmeli insanlar. Ama şunu söylersen de tabi, ‘ Yargı siyasallaşmıştır, aldığı kararlar siyasidir’ dersen onun bir sonucu olur.
Sizin ziyaretiniz TÜSİAD’da nasıl karşılandı, bir rahatlama hissettiniz mi?
Biz zaten geçen sene bu günlerde TÜSİAD’la çok muhteşem bir çalışma yaptık. Biz Aralık ayında, martta nisanda üç defa çok önemli bir çalışma yaptık saatlerce hatta günlerce. Sonra o çalışmaları toparladık, geldik burada tekrar düzenledik. Eleştirileriniz ne, çözüm önerileriniz neler, eksiler artılar nedir, yanlışlar ne, önümüzdeki dönemle ilgili gerek Meclise sunulacak, gerekse iktidarın çalışmalarında dikkate alınacak temennileriniz nelerdir, biz bu çalışmayı 28 civarında sivil toplum kuruluşu ile yaptık. Ama şunu itiraf edeyim, en kaliteli, Efradını Cami Ağyarını Mani dediğimiz çalışmayı ben TÜSİAD’dan aldım.