CANAN SAKARYA-BESTİ KARALAR/ANKARA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı olarak enflasyonun sebebini talep yüksekliği değil, arz eksikliği olarak gördüklerini söyledi. Ekonomide çok kapsamlı bir reform sürecinin başlayacağını dile getiren Zeybekci, tekstili Marmara havzası dışına yöneltecek teşvikleri de içeren bir çalışma yapıldığını anlattı. Nihat Zeybekci, EKONOMİ gazetesinin sorularını yanıtladı.
■ Gündemin en önemli sorunlarından birisi olan enflasyonun çözümlerine ilişkin neler öngörüyorsunuz?
Enflasyon nedir? Sebebi nedir? Ekonomistlerin bununla ilgili farklı farklı tanımları var. İki başlık var genel itibariyle tartışılan. Bir, talep fazlalığı. Talebin arzdan daha yüksek olması. Ama benim doğru olduğuna inandığım ve hararetle savunduğum arz eksikliğidir. 2023’ten itibaren uyguladığımız dezenflasyon politikaları ve süreçleriyle ilgili aldığımız kararlar ve tedbirler doğruydu. Alınması gereken önce yüksek talebin önüne bir baraj çekmek. Yani yüksek faiz politikası. Enflasyon talep yüksekliğinden mi, yoksa arz eksikliğinden mi? Hangisini doğru olarak kabul ettiniz? Talep yüksekliğinden dolayı dedik. O zaman faiz politikalarını devam ettirirsiniz. Ama eğer arz eksikliğinden derseniz, enflasyonun sebebini o zaman bir üretim seferberliği, arzı artırmak, malı artırmak, üretimi artırmakla ilgili önlemleriniz ve tedbirleriniz olur.
Enflasyon sepeti içinde eğer hala alkolsüz içecekler, gıda, konut, yani kirada veya ulaşımda Havâic-i asliyye dediğimiz, ayakkabıdan giyim kuşama kadar temel tüketim malları yer alıyorsa. Bu üç madde hala başat oynuyorsa. Bunlar çok kolay, kısa sürede sonuç alabileceğim sahalar. Türkiye olarak üretimde en avantajlı sektörlerim bunlar. . Onun için son dönemde biz konut seferberliği başlattık, eminim çok kısa bir sürede etkileri olacaktır.
İkincisi gıdayla ilgili. Alt kırılımlarına girdiğiniz zaman domates, biber, patlıcan, Antep fıstığı veyahut fındık fiyatına kadar hepsi var. Tedbirler alınmalıydı ve alınabilirdi. Eksiklik var ki sonuç böyle çıkıyor. Ben yok dediğim zaman rakamlar diyor ki “Var.” Yani bizim enflasyonla mücadelede attığımız birinci adım son derece doğru. Ama ikinci adım bölümünde çok hızlı bir şekilde bizim buralara yönelmekle ilgili aldığımız tedbirler de var aslında.
■ İkinci ayak yani üretim ayağı biraz eksik ya da yavaş kaldı diyebilir miyiz?
Sonuçlar, rakamlar öyle söylüyor. Yani çok hızlı bir şekilde önlem alıp sonuç alabileceğimiz bir sahada biraz elimiz yavaş oldu.
■ Eylül ayı enflasyonu yüksek çıktı, faiz indirimine alan kalmadığı yönünde görüşler var, bu konudaki değerlendirmeleriniz nedir?
Yüksek faizin maliyetler üzerinde büyük bir etkisi var. Üretimde ciddi bir maliyettir finans giderleri. Orada bence çok hızlı bir şekilde arz artırılmalı. Uzun süre yüksek faizi sürdürebilecek noktada değiliz. Reel sektöre, üretime, maliyetlere baktığım zaman artık burada bir rahatlamanın olması gerektiği görünüyor. Ben değil reel sektör, gerçek hayat istiyor. Yüksek faiz nedeniyle 2024 yılbaşında 100 bin dolar, yıl sonunda 125 bin dolar oldu. Bu Türkiye’nin damarlarından çekilen kandır. Hazinenin, devletin filan değil, işçinin, emeklinin, memurun, sanayicinin, esnafın, üreticinin, tarımın, çiftçinin, herkesin damarlarından çekilen kandır. Tahminlerimize göre bunun rakamı 200 milyar doların üzerindedir. Benim bunu kaldıracak halim, tahammülüm yok artık. Türkiye’nin enflasyonla mücadele de enflasyonun sebebi ‘ talep yüksekliğindendir’ bölümünden ‘ arz eksikliği ‘bölümüne çok hızlı bir şekilde geçmemiz lazım. Gerekirse gümrük vergileri yeniden gözden geçirilmeli.
“EMLAK RAYİÇ BEDELİNE İLİŞKİN ÇALIŞMA SÜRÜYOR”
■ Rayiç bedellerin belirlenmesiyle birlikte emlak vergilerinde çok ciddi artışlar yaşandı, bu konuda nasıl bir düzenleme yapılacak çalışma tamamlandı mı?
Son derece yanlış bir şey. O konuda biz Ekonomi İşleri Başkanlığı çalıştık ve bunu MYK’da Cumhurbaşkanımıza ve MYK üyelerimize arz ettik. Cumhurbaşkanımızın çok net talimatları oldu. Böyle bir şey olamaz, çalışma devam ediyor. Yasayla düzenleme getirilecek. Belediyelerin yerel yönetimlerin bu konuyla ilgili düzenleme yapma imkanları olmalı. Çünkü 5 yıl boyunca yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırarak geliyor. Beşinci yılın sonunda bırakmamak lazım bunu. Her yıl sağlıklı bir şekilde bu değerlenir. Bazı yerlerde biliyorsunuz ki emlak fiyatları bir sebepten dolayı o 3 yıl boyunca belki 15 kat artıyor, 20 kat artıyor. Düzenleme çok hızlı bir şekilde Meclis gündemine gelecek. Bizim hassasiyetleri Meclise belirtmemiz, söylememiz gerekiyor, Meclis grubumuz bu konuda net bir çalışma ortaya koyacaktır.
“TEŞVİK SİSTEMİ ENFLASYONU TEDAVİ EDİCİ OLMALI”
■ Reformlar anlamında geçtiğimiz dönüm çok adım atılamadı, teşvik sisteminde mayıs ayında bir değişiklik yapıldı. Bu alanda sizin tespitleriniz nelerdir?
Teşvik sistemi ihtiyaçlar hiyerarşisiyle örtüşmeli. Şu anda enflasyon sepetine bakarak teşvik sistemini bir orta vade, iki uzun vade diye ayır. Orta vadedeki teşvik sistemi benim enflasyon sepetindeki hastalıklarımı tedavi edici olmalı. Onun için tekrardan ülke olarak bizim enflasyonu tanımlamamız, enflasyonun sebebinde uzlaşmamız gerekiyor. AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı olarak enflasyonun sebebini arz eksikliği olarak görüyoruz. Talep yüksekliği bir anlık bir şeydir, sendromdur. Talep yüksekliği sizin yelkenlerinizi doldurabilecek olan bir rüzgardır. Çünkü kural şudur: Her talep, kendi arzını yaratır. Talep olmalı ki arz ortaya çıksın. Talep olmalı ki üretim ortaya çıksın, istihdam ortaya çıksın. Talep olmalı ki büyüme ortaya çıksın. Siz talebi problem olarak görürseniz, negatif bir olgu olarak görürseniz, talebin önüne devamlı olarak vurucu bir şey koyduğunuz zaman, arzın önüne de bunu aynı şekilde koymuş olursunuz. İstihdamın önüne bu engeli koymuş olursunuz. Büyümenin önüne bu engeli koymuş olursunuz. Burada maalesef ayrışıyoruz. Biz şiddetli bir şekilde enflasyonun sebebinin arz eksikliği olduğunu söylüyoruz. Üretemediğim zaman da acil durumlarda diğer enstrümanları da koyarak enflasyonla mücadele etmemiz gerekiyor. Burada bir ayrışmamız var.
“TEKSTİLDE MARMARA HAVZASI DIŞINA DAHA YÜKSEK TEŞVİKLER VERİLEBİLİR”
■ Üretimden bahsettiniz. Tekstil sektöründe giderek derinleşen bir kriz söz konusu. Sektör bu krizden nasıl çıkacak?
Eylül ayında ihracat yüzde 3 arttı. Ama tekstil hazır giyim konfeksiyona baktığımız zaman düşüş görülüyor. Ülkedeki nüfus, iş gücü yapısındaki eğitimine baktığımız zaman, Silikon Vadileri’nde yazılım sektöründe, veyahut da yüksek teknolojilerde istihdam edeceğim nüfus o kadar geniş değil. Ama hazır giyim, tekstil ve konfeksiyon dendiği zaman herkesi oraya koyabiliyorum ve istihdam edebiliyorum. Diğer taraftan nüfus yapımızda veya eğitim yapımızda çok hızlı bir değişim ve dönüşüm olmayacağı için bu sektörleri bir şekilde korumamız lazım. Çünkü gıdayla ilgili stratejik politikalarımız, gıda güvenliğini sağlayacak. Bu milli güvenlik meselesidir. Türkiye, kendini yetecek temel gıda maddelerini üretimi maliyetine bakmadan garanti altına almalı. Nedir bu? Buğday, mısır, pamuk gibi veyahut diğer temel tüketim mallarından bahsediyorum. Bunlar stratejik ürünlerdir. Dünyada 100 lira, biz de üretim maliyeti 150 lira olabilir ama üretmeye devam etmek zorundasındır. Tekstil ve konfeksiyon sektörünü, iş gücümle, istihdamımla ilgili stratejik bir sektör olarak görüyorum ve oradaki istihdam rakamı benim için son derece gereklidir. Bunun aşağıya çekilmesine de müsaade etmemem lazım. Onun için de gerek istihdam destekleriyle ilgili, gerekse sürdürülebilirlikle ilgili, gerekse ihracatla ilgili üzerinde çalışıyoruz. Gerekirse Marmara havzasından başka bir havzaya doğru yönlendirebiliriz. Oralarda çok daha güçlü destek ve teşvikler verebiliriz. Bu konuda çok yakın bir sürede de sonuç alınacak bir çalışma yürütüyoruz.
“ÇOK İDDİALI BİR REFORM SÜRECİ BAŞLIYOR”
■ Cumhurbaşkanı, TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmada 2026 yılının reform yılı olacağını söyledi. Reform başlıkları neler olacak?
Biz AK Parti olarak çalışmalarımızı tamamladık. 2024- 2025’te sahada çok büyük bir çalışma yaptık. Türkiye’de içinde iş dünyasının temsilcilerinin de olduğu 25-30 sivil toplum kuruluşuyla görüştük. Aralarında nakliyecilerden çelik üreticilerine, sağlıktan turizme kadar, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, AMCHAM, Türkiye Müteahhitler Birliği çok geniş bir alanda kuruluşlarla bir araya geldik. Eleştirileriniz ne? Çözüm önerileriniz ne? Talepleriniz ne? diye sorduk. Onlar da kendi içlerinde de bir çalışma yaptılar. Yaklaşık 3 bin sayfa civarında bir doküman ortaya çıkardık. Bütün sorunları detaylı bir şekilde tespit ettik. Bunların hepsi Cumhurbaşkanımıza arz edildi. Siyasi irade bunun bir öncelik sırasını koyacak ve inşallah bu ekimden itibaren başlayan süreçle beraber gümbür gümbür Meclis’in iradesine sunulacak. Finans, bankacılık sektörünü ilgilendiren birçok konu var, bunlar bitti. Çalışma hayatı, yargı, ticaret, hukuk ve ekonomiyle ilgili bazı düzenlemelerin dünya ekonomisine entegrasyonla ilgili birçok konuda talepler, istekler ve çözüm önerilerinin hepsini aldık ve hepsi yapılacak. Çok iddialı bir reform süreci başlıyor.
“GELECEK NESİLLERE İHANET”
■ Emeklilik sistemi ile ilgili reform niteliğinde bir çalışma emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi bir çalışma var mı?
Emeklilik yaşı çok düşük. Bu konuda, gelecek nesillere ‘ihanet’ denebilecek kadar iddialı bir söz söyleyebiliriz. Emeklilik yaşıyla ilgili bir düzenleme orada yok. Ama yapılmalı mı? Evet kesinlikle yapılmalı. Ve bir daha dokunulmamalı. Siyaset ne zaman aciz ve kabiliyetsiz hale geldiğinde bizim oraların tabiriyle “Yörük, sürüsünden adak vermeye başlamamalı.” İlk dokunduğumuz yer burası olmamalı. Bizim bazı şeyleri milli mutabakatla, her şeyi bir kenara bırakarak Anayasa’ya koymamız lazım. Bunları koyduğunuz zaman bir daha emeklilik yaşına gelip de dokunan olmaz.