MERVE YİĞİTCAN
TÜSİAD ve Koç Üniversitesi katkılarıyla kurulan Ekonomik Araştırmalar Forumu’nun düzenlediği “2026’ya Girerken Türkiye Ekonomisi” başlıklı konferans gerçekleşti. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği konferansta, TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Öner ve Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Çimenoğlu’nun yer aldığı bir panel gerçekleşti. TÜSİAD Başkanı Turan, burada yaptığı konuşmada, Mayıs 2023’te başlayan dezenfl asyon sürecinin sonuçlarının alınmaya başladığını söylerken, özellikle son 1,5 yılda enflasyonda görülen 45 puana yakın gerilemeyi önemli bulduklarını anlattı. “Öte yandan, önümüzde hala zorlu bir yol olduğunu görüyoruz” diyen Turan, “Dezenflasyon hızı yavaşlıyor, önümüzdeki yılda da yavaşlamaya devam edecek. Dolayısıyla 2026 yılında enflasyonla mücadelede tam bir başarı kazanılmadan, gerek para politikası, gerekse mali politikada, rehavet olmaması gerekiyor” uyarısında bulundu.
Tarımdaki daralma endişe verici
Bu süreçte para politikası aracılığıyla elde edilebilecek kazanımların sonuna yaklaşıldığına dikkat çeken Turan, “Bundan sonra, mali politikaların dezenflasyona daha güçlü destek olması gerekiyor. Bu anlamda, son dönemde bütçe disiplini konusunda daha ciddi adımlar atıldığını görmek bizleri umutlandırıyor. Bunlara ek olarak, mal enflasyonuna yüksek katkı yapan alanlarda yapısal adımlara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Keza hizmet enflasyonu gibi alanlarda ise, ataleti kırabilmek için beklentileri çok daha iyi çıpalamak gerekliliği aşikar” ifadelerini kullandı. Turan, tarımdaki daralmanın derinleşerek devam etmesinin endişe verici olduğunu kaydetti. Sanayideki gelişmelere de dikkat çeken Turan, şu ifadeleri kullandı: “Sanayimiz son iki yılda, baskı altında kaldı. Bu dönemde yıllık ortalama sanayi üretim artışı sadece yüzde 2 civarında gerçekleşti. Enflasyonla mücadelenin bedeli elbette ekonomide bir yavaşlama yaşanması. Ancak daha önce 2000’lerin başında tecrübe ettiğimiz gibi, bir yandan enflasyonu tek hanelere indirirken bir yandan sanayide ciddi bir büyüme oranı yakalamak da mümkün. O dönemi bugünden ayıran faktör, sürecin yapısal reformlarla desteklenmiş olmasıydı. Planlı yapısal dönüşümler olmadan sadece para politikası ile enflasyonu kalıcı tek hanelere düşürmek erişilebilir gözükmüyor.”
■ EN ZORLU SÜREÇ GERİDE KALDI
Son yıllarda Türkiye’nin ihracat pazarlarında rekabet gücünü kaybettiğini tespit ettiklerini dile getiren Turan, bu noktada TÜSİAD tarafında bu yıl içinde açıklanmaya başlanan TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi’nin sonuçları üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Turan, “Endeksten de görebildiğimiz gibi, son yıllarda rekabet gücümüzü ciddi şekilde kaybetmiş durumdayız. Öte yandan son bulgular en zorlu sürecin geride kalmış olabileceğini gösteriyor. Geçtiğimiz iki yıla kıyasla 2026’da sanayi ve ihracatta kısmi rahatlama olacağını umuyor ve düşünüyoruz. Yine de altını çizmeliyim ki, ihracat ve rekabetten bahsederken, sadece fi yat ve kur konuşmak eksik kalıyor. Hem iş dünyası, hem de ülke yönetimi, enflasyon ve kur gibi ekonomik sorunlara odaklanırken stratejik vizyonunu kaybetmemeli, ana global temayı kaçırmamalıyız” ifadelerini kullandı.
ŞİRKET BİLANÇOLARI 2026’YA ZAYIF GİRİYOR
DEMİRALP: 2026 ENFLASYON TAHMİNİMİZ YÜZDE 23
■ Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, ana senaryoda 2026 enflasyon öngörülerinin yüzde 23 olduğunu söylerken, politika faizi tahminlerinin ise yüzde 28 olduğunu, Merkez Bankası’nın politika faizini daha fazla aşağı çekeceğini düşünmediğini, çünkü ‘dolara teveccühün’ her an kapıda beklediğini belirtti. Büyüme oranı tahminlerinde ise “2026, 2025’ten daha kötü olmaz diye düşünüyoruz” yorumunu yapan Demiralp, buradaki öngörülerinin yüzde 4 olduğunu ifade etti. Ana senaryoda TL’deki değer kaybının yüzde 20 civarında olacağını öngördüklerini, bundan hareketle dolar kuru beklentilerinin gelecek yıl sonu 51 TL olduğunu aktaran Demiralp, Euro- dolar parite tahminlerinin ise 1,25 olduğunu kaydetti. Son birkaç senede TL’deki değer kaybının yüzde 18-20’lerde kaldığını hatırlatan Demiralp, “TL’nin reel olarak değer kazandığını gördük. 2026’da kurdaki artış enflasyona yakınsayacak olsa da gelecek sene de, gerilerden gelen seviyeler nedeniyle (kurda) çok büyük rahatlama olacağını sanmıyorum” diye konuştu.
ÇİMENOĞLU: REEL SEKTÖRDE HER KADEMEDE SORUNLAR ARTIYOR
■ Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Çimenoğlu, AB’nin Türkiye’yi 2004-2005 yıllarında işleyen bir piyasa ekonomisi ilan ettiğinde herkesin çok sevindiğini, ancak 2018’den itibaren işleyen bir serbest piyasa ekonomisi olmaktan vazgeçildiğini, ancak bunun tüm paydaşlarla toplumsal seviyede tartışılmadığını vurguladı. “Faizlerin Merkez Bankası tarafından belirlenmesi tabii ki normal” diyen Çimenoğlu, “Ancak bugün gelinen noktada bankacılık sektöründe, faizin dışında miktarlar da, büyüme oranları da Merkez Bankası tarafından belirleniyor. Bankacılık sektörü öyle bir konumda ki kendi motivasyonuyla en karlı olduğu yerlerde kredi verme, ona göre fiyat-komisyon belirleme özgürlüğü yok. Böyle olmayınca kaynaklar doğru yerlere gitmiyor. Bizim reel sektörle ilişkilerimiz de ister istemez geriliyor” ifadelerini kullandı.
ÖZTOK ALTINSAÇ: KORKUM, ENFLASYON YÜZDE 15-20’YE İNDİĞİNDE TAMAM DENMESİ
■ TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, uygulanan para politikalarının çok fazla eleştirilse de üzerine düşeni yaptığını, ancak dezenflasyon sürecinde artık para politikalarının etkinliğinin azaldığını vurguladı. Hala iç talebin güçlü olduğunu ve iç talepteki yavaşlamanın Merkez Bankası’nın düşündüğü gibi olmadığını vurgulayan Öztok Altınsaç, programın en önemli eksikliğinin, para politikasından başka yapısal unsurlar barındırmaması olduğunu söyledi. “Bütün kurumların dahil olduğu daha kapsamlı adımlar gerekiyor” diyen Öztok Altınsaç, “Gelir dağılımında net bozulma var. Sadece ortadan alta kayan değil, ortadan üste kayan da bir tabaka var ve bunlar harcıyor. Bunu hizmet enflasyonu ve hane halkı tüketiminde görüyoruz” dedi. Enflasyonun yüzde 4-6 reel faizle 20'nin altına ineceğini düşünmediğini söyleyen Öztok Altınsaç, “Korkum enflasyon yüzde 15-20’ye düştüğünde herkesin tamam demesi. Bu çok tehlikeli” diye konuştu. Sanayi üretiminin 24 ayda ortalama yüzde 2 büyüdüğünü hatırlatan Öztok Altınsaç, “Türkiye’nin esas problemi şu ki net sanayi politikası ortaya koyamıyor. Oysa sadece Çin değil, bizim Güney Kore ve Hindistan sorunumuz da olacak” ifadelerini kullandı.