MEHMET KAYA/ANKARA
Türkiye Varlık Fonu (TVF), son 20 ay içinde 4 milyar doların üzerinde borçlandı. Şubat 2024’te kümülatif borç stoku 500 milyon dolar olan TVF’nin takip eden dönemde art arda yaptığı borçlanmalarla Eylül 2025 itibariyle stoku 4 milyar 549 milyon dolara ulaştı.
TVF’nin borçlanması üzerine bir çalışma yapan TEPAV Maliye ve Para Politikası Araştırmaları Merkezi Direktörü Coşkun Cangöz, başka ülkelerdeki benzer fonların kaynak biriktirme yönünde faaliyetlerde bulunduğunu, TVF’nin kamu şirketlerinden oluşan bir portföyü yönetirken, borçlanma yaparak bu faaliyeti sürdürme eğilimine girdiğine dikkat çekti.
Türkiye Varlık Fonu’nun Hazine’den daha yüksek maliyetle borçlanması bir yana, şeffaflık eksikliğine de işaret eden Cangöz, bu borçların TVF portföyünün yönetiminde nerelerde kullanıldığı yönünde açık bilgi olmaması yanında, Hazine’ye ne gibi bir dolaylı yükümlülük geldiğinin de açıklanmadığına, kamu kuruluşlarının sağladığı Hazine garantisi dışındaki istatistiklerde de yer verilmediğini vurguladı.
"Paralel Hazine" eleştirilerini hatırlatıyor
TEPAV’ın blog sayfasında yayımlanan yazısında Coşkun Cangöz, TVF’nin borçlanmasını, uluslararası finansa erişim yönünden olumlu görenler olabileceğini ancak şeffaflık eksikliği ve artan borçlanma eğilimi açısından değerlendirilmesi gereken bir durumun oluştuğunu kaydetti. Dünyadaki büyük varlık fonlarının hisse senedi, şirket ortaklığı gibi uzun vadeli gelir getirici yatırımlara yoğunlaştığının altını çizen Cangöz, TVF’nin ağırlığı kamu şirketlerinden oluşan bir porföyü yönetirken borçlanmayı hızlandırdığına dikkat çekti. Borçlanmanın, TVF’ye “paralel hazine” eleştirilerini hatırlattığına vurgu yapan Cangöz, yayımladığı yazısında, “Her ne kadar Hazine garantisi altına olmasa da TVF’nin yaptığı borçlanmalar Hazine ile aynı yatırımcı tabanını hedefliyor” tespitini yaptı. Hazine’nin borçlanmasından daha yüksek maliyetli bir borçlanmaya işaret eden Cangöz, “TVF’nin ise daha kısa vadeli ve daha yüksek maliyetli borçlandığı görülüyor. Nitekim Şubat 2024’te Hazine’nin 10 yıllık tahvilinde getiri yüzde 7,875 iken, aynı dönemde TVF 5 yıl vadede yüzde 8,375 oranla borçlandı. Benzer biçimde, her iki kurumun da 5 yıl vadeli sukuk ihracı yaptığı Ekim 2024’te, Hazine yüzde 6,5 maliyetle borçlanırken TVF’nin oranı yüzde 6,95 oldu.” bilgisini verdi.
“Bir devletin bir Hazinesi olur” ilkesi ve risk unsurları
Hazine’nin istatistiklerinde TVF’nin borçlanmasına yönelik detaylı bilgiler olmadığını, dolaylı etkileri bir yana, TVF’nin Hazine’ye olan borçlarının detaylarının da yer almadığını hatırlatan Coşkun Cangöz, bu alandaki verilerde şeffaflık ihtiyacının yüksek olduğunu vurguladı. “TVF’nin uluslararası piyasalarda yaptığı borçlanmanın talep görmesi kuşkusuz Türkiye devleti varlıklarına olan ilginin bir yansıması. Ancak, “bir devletin bir hazinesi olur” ilkesine ters düşecek şekilde görünmeyen bir borç stoku oluşturmak yatırımcı güvenini uzun vadede zedeleyebilir” uyarısında bulunan Coşkun Cangöz, şeffaflık sorunu olan adımların Hazine’nin borçlanmasına olumsuz etki etme olasılığına da vurgu yaparak, “Borçlanma otoritesinin merkeziliği, şeffaflık, risk ve maliyetin orta vadeli stratejik yönetimi kamu borç yönetiminin olmazsa olmazlarıdır.
Bu çerçeveyi esneterek bilanço dışı bir alternatif borçlanma kanalının oluşması kamu maliyesi açısından da yeni ve dikkatle izlenmesi gereken bir risk kaynağı yaratıyor. Bu bağlamda, TVF’nin kuruluş amacına uygun olarak varlık fonu fonksiyonuna odaklanması ve görünürlüğü sınırlı bir borçlanma kurumuna evrilmekten kaçınması gerekiyor” uyarısında bulundu.