BARIŞ SEDEF
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Türkiye Ekonomi Kurumu ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı 2025 etkinliği ekonomi ve akademi dünyasından birçok profesyonelin katılımıyla 29- 31 Mayıs tarihleri arasında düzenleniyor. Etkinliğin açılış konuşmasında söz alan Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Hasan Kazdağlı, uzun bir aradan sonra bu etkinliğin gerçekleştirilmesinin önemini vurguladı.
Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Profesörü Ufuk Akçiğit, ‘Orta Gelir Tuzağı’ başlıklı sunumunda 2000’li yılların başında orta gelirli ülkelerin gelirinde ciddi bir iyileşme olduğuna vurgu yaparak, “ABD’ye kıyasladığımız zaman bu önemli. Bu büyümede Çin’i çıkardığımızda ABD ile diğer ülkelerin ortalaması arasında makas daha fazla açılıyor” dedi. Orta gelirli ülkelerin ABD’ye nazaran geride olduğuna işaret eden Akçiğit, “Sermaye oranı açısından fark çok yüksek değil. Asıl fark, verimlilikte ortaya çıkıyor. Harcamaları nereye yaptığınız verimlilik ve orta gelir durumunuzdaki yerini belirliyor” şeklinde konuştu. Her firmanın verimli olabilme şansının olmadığına dikkat çeken Akçiğit, bu noktada piyasada dinamiklerinin devreye girdiğini belirtti.
Orta gelir konusunda Türkiye- ABD kıyaslamasında 2000’lerin başında aradaki makasın azaldığı ve bir büyüme hikayesi yazıldığına vurgu yaparak, 2013’te göstergelerde ciddi bir bozulmanın meydana geldiğini ve Türkiye’nin orta gelir gurubu varlığının 1980’lerdeki seviyeye indiğini söyledi. Ülkemizde verimlilik meselesinin çözülemediğine vurgu yapan Akçiğit, bu nedenle sağlık büyümenin kaydedilemediğini belirtti. Sermaye ve altyapı bazlı yatırımlardan verimlilik odaklı yatırımlara ağırlık verilmesi gerektiğine işaret eden Akçiğit, “Genç girişimcilerin fikirler üreterek, iyilerin yükseldiği bir ortama oluşturmamız gerekiyor. Hem politikacıların hem de firmaların dinamik olması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu
Çin’in toplam üretimi içerisinde ihracata olan bağımlılığı düşmeye başladı
Bilgi İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Ege Yazgan ise 2008 krizinden sonra küreselleşmenin durağanlaşmaya başladığına dikkat çekerek, “Özellikle tüm alanlarda ve imalat sanayisinde durağanlaşma var. Bunda sonraki süreçte bu durum daha da aşağıya gidebilir. Hizmet sektörünü işin içerisine soktuğumuzda küreselleşmenin bir yandan boyut değiştirdiğini görüyoruz. İmalat sanayisi tarafına baktığımızda ise Çin’in yükselen bir ivmesi var” dedi. İmalat sanayi üretiminin yüzde 35’ten fazlasının Çin’de yapıldığına işaret eden Yazgan, “Çin payını artırırken, diğer ülkelerin imalat sanayisi içerisindeki payı azalıyor. İmalat sanayi ara malı üretiminde Çin ithal ettiği ürünleri de imal etmeye başladı. Bunu yaparken de üretim örgütlenmesini yerelleştirmeye başlıyor” şeklinde konuştu.
Çin’in kendisini dünyaya bağımlı hale getirdiğine işaret eden Yazgan, “Çin’in toplam üretimi içerisinde ihracata olan bağımlılığı düşmeye başladı” diye konuştu. Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Şevket Pamuk da, Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’deki bölgelerin yer aldığı iktisadi veriler hakkında bilgi verdi.
■ “Yatırımlarda öncelik eğitime verilmeli”
Polonya ve Güney Kore gibi ülkelerin verimlilik konusunda attıkları adımların önemli olduğuna işaret eden Ufuk Akçiğit şunları söyledi, “Sağlıklı bir büyüme için ülkelerin gayri safi milli hasılalarında eğitimin payı ilk sırada yer almalı. Sonrasında teknoloji ve inovasyon firmaları ve stratup’lar desteklenmeli. Sürdürülebilir bir kalkınma modelinin resmini bu şekilde çizebiliriz. Genç girişimcilerin fikirler üreterek, iyilerin yükseldiği bir ortama oluşturmamız gerekiyor. Hem politikacıların hem de firmaların dinamik olması gerekiyor.”