MEHMET NABİ BATUK / ŞANLIURFA
Nar üreticilerinin sorunları ve geleceğe ilişkin hedefleri Şanlıurfa’da ele alındı. Raz Gıda ve Tarım / Konfurut GAP ile Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğinde düzenlenen “Nar Üretici Buluşması” Şanlıurfa’da gerçekleştirildi. Nar üreticilerinin sorun ve taleplerinin masaya yatırıldığı buluşmada Döhler Genel Müdürü Can Aydemir ve Raz Gıda ve Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Ali Agan küresel piyasalar, yatırımları ve sürdürdükleri Ar-Ge çalışmaları ile ilgili bilgilendirme yaparken; Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde görevli öğretim üyeleri de ihtisas alanlarda sunumlar gerçekleştirdi.
Buluşmada ayrıca zararlılar ve hastalıklarla mücadele, küresel iklim değişikliğinin nar üretimine etkisi, meyve ürünleri endüstrisi ve çiftçilere yönelik yeni destek konuları ele alındı. Buluşmada dünya nar üretiminde 3’üncü sırada yer alan Türkiye’nin üretim hacmini sürdürülebilir olarak artırabilmesi için küresel piyasalardaki süper meyvesinin nar olması çağrısı yapılırken; nar üreticilerine yönelik yeni destek ve teşvik mekanizmalarının oluşturulması gerektiği vurgulandı. Besleyici yönü ve sağlığa karşı faydaları nedeniyle nara olan küresel talebin daha da yükseleceği vurgulanırken özellikle nardan yapılan türev ürünlerle ilgili çalışmalara da hız verilmesi gerektiği belirtildi.
Dünyada 500 nar çeşidinin 50’si kültüre alındı
● Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, nar üretiminin 5 bin yıldır bölgede yapıldığını ifade etti. Dünya genelindeki 500’ü aşkın nar çeşidinden 50’sinin kültüre alındığını ifade eden Yılmaz, “Dünya nar üretiminin yüzde 75’ini Hindistan, İran, Türkiye, Çin ve Amerika gerçekleştiriyor. İnsan sağlığına yönelik çok yönlü faydaları nedeniyle nar küresel piyasalarda stratejik ürün olarak kabul ediliyor. Nar tuzlu topraklarda rahatlıkla yetiştirilebildiği için Güney Doğu’da yüksek bir üretim potansiyeli barındırıyor. Ancak bu potansiyeli başarabilmek için iyi tarım ve organik tarım tekniklerini yaygınlaştırmamız lazım. Çiftçilerimizin yaptığı yanlış gübre ve zirai ilaç uygulamaları toprağımızı kirlettiği gibi zararlı ve hastalık popülasyonunu daha da yaygınlaştırıyor. Yaptığımız bir akademik çalışmada üreticilerimizin yüzde 75’inin teknik desteği bayilerden aldığını tespit ettik. Gübre ve ilaç bayileri maalesef çiftçiyi düşünmüyorlar. Onların büyük bir bölümü çiftçiye daha çok ilaç ve gübre satabilmek adına aşırı kimyasal kullanımını özendirerek tarım kaynaklarımızı geri dönülemez bir sürece doğru sürüklüyorlar. Daha fazla geç olmadan çiftçilerimizi kar hırsıyla çalışan bayilerin etkisinden kurtarmalıyız. Fakültemizde 8 bölümde 75 akademisyenimiz var. Teknik desteğin çiftçileri yanıltan bayilerden değil fakültemizdeki bilim insanlarından ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden alınması gerekiyor. Bu nedenle ürün bazlı üretici buluşmaları yaygınlaştıracak girişimlerimizi sürdüreceğiz” dedi.
Şanlıurfa’dan Kanada’ya ve Hong Kong’a nar gidiyor
● Raz Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Agan ise aileden nar üreticisi olduklarını belirterek şunları söyledi: “Nar alanındaki kurumsallaşma yolculuğumuz bir depo yatırımı ile başladı. Kendi ektiğimiz narları nasıl satarızı düşünürken bugün Şanlıurfa’dan Kanada’ya ve Hong Kong’a kadar dünyanın her noktasına uzanan bir nar ve türev ürünleri ihracat hattı oluşturduk. Şanlıurfa’da doğup büyüyen ve mühendis olan gençlerle biz bu başarı hikayesini yazdık. Bundan dolayı gururluyuz. Başarı hikayemizi daha da büyütmek adına hem yatırımlarımız hem de Ar-Ge projelerimiz devam ediyor. Narın yenilen kısımları dışında kalan posalarını da katma değerli ürünlere çevirmek üzere Ar-Ge projelerimiz devam ediyor. Nar üreticilerinin en önemli sorunu olan güneş yanığını çözebilmek adına 1 yıllık laboratuvar çalışmalarının sonucunda geliştirdiğimiz güneş iksirinin saha denemelerine başladık. Denemelerimizden olumlu sonuçlar alıyoruz.”
GAP bölgesinin tarım potansiyelinin etkin bir şekilde değerlendirilebilmesi için tarım endüstrisinin gelişimine ihtiyaç olduğunu söyleyen Ali Agan, önceki yıllarda küresel bir firmanın bölgedeki başarısız yatırım süreci diğer firmaların yatırım planlarını olumsuz etkilediğini belirtti.
Bu alanda öncü olmak üzere 160 ülke ile çalışan Döhler Grubu ile işbirliğinde bölgeye bir meyve suyu fabrikası kazandırmak üzere inşa sürecine devam ettiklerini aktaran Agan, şöyle devam etti: “Bölgemizi ve ülkemizi kalkındıracak bir vizyon yatırımı yapmaktan dolayı mutluyuz. Urfa’nın yüksek tarım potansiyelini ancak tarıma dayalı endüstrinin sağlayacağına inanıyoruz. Bunun için de iyi yatırım örneklerine ihtiyacımız var. Bu alanda 105 milyon liralık bir yatırım ile bölgemizin ilk meyve suyu tesisini en yakın zamanda faaliyete almayı hedefliyoruz.”
Türkiye akademik merkez konumunda
● Konfrut AG Yönetim Kurulu Üyesi Emrah İnce yönetimindeki panelde nar üretimi, sorunlar ve öneriler ele alındı. Nar plantasyonunda Türkiye’nin dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunu vurgulayan Emrah İnce, “Türkiye nar üretiminin merkezinde yer alıyor. Hem bu alanda özel akademik çalışmalar yürütülüyor hem de sanayi tarafından ciddi gelişmeler var” dedi.
Narın hem taze meyve sektöründe hem de meyve suyu sektöründe özel bir öneminin olduğunu belirten Döhler Genel Müdürü Can Aydemir, “Türkiye’de yıllık olarak 27 milyon ton meyve üretiliyor. Bu oran içerisindeki 2 milyon ton meyve, meyve suyu tesislerinde işleniyor. Bu üretim ile yaklaşık 12 milyar liralık bir ticaret zinciri işliyor. 2 milyon ton işlenen meyvenin yaklaşık 500 bin tonunu Döhler olarak tek başımıza Türkiye’deki 5 fabrikamızda işleyerek dünyanın her tarafına ihraç ediyoruz. Küresel meyve piyasalarında nar Türkiye’nin süper meyvesi olabilecek bir potansiyel taşıyor. Nar, yüksek lif, besleyici antioksiden değerleriyle öne çıkıyor. Nar sadece lezzeti için değil aynı zamanda insanları koruyan özellikleri ile de öne çıkıyor. Narda en büyük üretici değiliz ancak net ihracatçı bir ülkeyiz. Nar üretiminde Türkiye artan plantasyonu ile 3’üncü sıraya yükseldi. Nar tanesinin yanı sıra ekşisi, sosu, soğuk sıkım suyu ve konsantresiyle birlikte daha büyük bir ticari zincir oluşturabiliriz. Bu nedenle narı süper meyve olarak görüp sahiplenmemiz lazım. Nar üretimine ve sanayisine yönelik yeni destek mekanizmaları inşa edilmeli” diye konuştu.
● Harran Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Vardın ise “Nar sağlık açısından birçok önemli bileşeni bünyesinde barındırıyor. Özellikle fitokimyasallar açısından zengin bir yapısı var. Narın yetiştiği coğrafyaya göre çok farklı bileşenleri de bünyesinde barındırıyor. Narda özel şekerler mevcut. Çekirdeğinde özel son derece yararlı yağ asitlerini barındırıyor. Ancak meyveyi özel yapan en önemli özelliği anti-kanserojen bileşenleridir. Bu meyvenin tüm parçaları gıda, kozmetik, medikal gibi alanlarda kullanılıyor. O nedenle nar hem anatomik hem ticari hem de endüstriyel alanda her geçen gün önemini artırmaya devam edecek. Toplumlarımızın geleceği ve sağlığı için nar üretiminin artırılması ve daha da geliştirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
İklim değişikliği narı Doğu Anadolu’da yaygınlaştıracak
● Şanlıurfa Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Aksoy, Şanlıurfa’da 1300 dekardan fazla nar üretimi olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “ Nar üretiminde Şanlıurfa 8’inci sırada. Yıllık nar rekoltemiz 10 bin tona ulaştı. Sahip olduğumuz nar bahçeleri modern tarıma uygun olarak kurulan bahçeler. Nar suyu ve türev ürünlerin üretimini yapacak fabrikamız faaliyete geçtiğinde nar yetiştiriciliği yaygınlaşacaktır. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle nar üretiminin Malatya ve Erzurum gibi Doğu Anadolu Bölgesine de yayılacağını tahmin ediyoruz.”
İhracatın artması için destek şart
● Türkiye nar üretiminin yüzde 60’ının Akdeniz bölgesinde olduğuna dikkat çeken Harran Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Binici: “Ege Bölgesi yüzde 27.4 payı ile ikinci, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise yüzde 14 payı ile üçüncü sırada yer alıyor. 2018 ile 2022 yılı arasındaki verilere göre ülkemizde nar üretimi yüzde 24’lük artış sağladı. Antalya, Mersin, Adana ve Muğla nar üretiminin büyük bir kısmını karşılıyor. Aynı dönemde Antalya üretim kapasitesini yüzde 25 artırırken, Mersin ve Adana üretim kapasitesini koruyor. Muğla’da da ciddi bir üretim düşüşü söz konusu. Ancak Şanlıurfa ve Adıyaman’ın devreye girmesiyle birlikte ülke geneli üretiminde gerileme yaşamıyoruz. Son süreçte ürünün para etmemesi nedeniyle Şanlıurfa’daki bahçelerde söküm artınca kentin genel üretimdeki payı 4’e geriliyor. Ancak Adıyaman’daki yeni bahçelerin devreye girmesiyle birlikte Güneydoğu’nun üretim kapasitesi toparlanma eğilimini sürdürüyor. Ülkemizin 2022 yılında ihracata giden 178 bin 861 ton nardan 116.9 milyon dolar gelir elde etti. Türkiye’nin tamamen yerli imkanlarla ihracatını yaptığı nar üretiminin geliştirilmesi için üretim planlamasında mutlaka özel bir yere konumlandırılması gerekiyor. Nar üreticilerinin hem teknik hem de finansal açıdan daha çok desteklenmesi lazım. Özellikle pamuk, mısır ve buğday yerine nar üretimini teşvik edecek mekanizmalar kurulmalı” şeklinde konuştu.
Harnup güvesi, Güneydoğu’da bahçe söktürüyor
● Nar ağaçlarını etkileyen hastalık ve zararlılarla mücadele alanında bilgilendirme yapan Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Mamay ise özellikle harnup güvesi zararlısının Güneydoğu’daki nar üretimine ciddi verim kaybı yaşattığını söyledi. Mamay, ”Bu zararlının yanı sıra nar yaprak biti, turunçgil unlu biti de nar bahçelerine zarar veriyor. Son yıllarda bazı bahçelerde Akdeniz meyve sineği zararlısına da rastlamaya başladık. Bu şu anda ekonomik açıdan bir sorun teşkil etmese de bu zararlıya karşı dikkatli olmamız gerekiyor. Kök ve kök boğazı çürüklüğü, kahverengi leke, coniella meyve çürüklüğü ile meyve iç çürüklüğü hastalığı da verim kaybı yaratan etmenlerin başında yer alıyor. Ancak bitki korumada en önemli konumuz harnup güvesidir. Çiftçilerimizin yanlış mücadele uygulamaları nedeniyle bu zararlının popülasyonu meyve bahçelerini sökecek seviyeye kadar geldi” dedi.
Güneydoğu’da ağaç budaması Aralık’ta başlayabilir
● Nar bahçelerinin kurulması için ışıklanma oranı yüksek alanların tercih edilmesi gerektiğini belirten Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akıncı, “Bahçe kurulacak araziye dekara 3 ile 5 ton arası miktarda öncelikle yanmış hayvan gübresi atılmalı. Ekim planı olarak 3 metreden 5 metreye kadar aralıkları öneriyoruz. Çiçeklenme döneminde arılar kullanarak verim daha da artırılabilir. Ancak sahadaki en önemli problemlerden birisi budamadır. Ağaçlarımızı genç tutmak, verimlerini artırmak için yılda en az 2 kez budama yapmalı ve düzenli olarak dip sürgünlerini temizlemeliyiz. Bölgemizde yeteri kadar budamacı olmadığı için tüm alanları doğru zamanda budayabilmek açısından yaprağını yüzde 60 oranında döken ağaçları budayabiliriz. Bu da Aralık ayının başından itibaren geçerli olabilir. Budamada ağacın üst kısmından bir yarım ay çizerek ilerlemeliyiz.
Nar ağacının yaşına göre gübre miktarları ayarlanmalı
●Tarımda dijital teknolojilerin kullanımı ve verimi artırma yöntemleri alanında sunum yapan Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, şöyle konuştu: “Ağaçlarımız üretim sürecinde belirli oranlarda bir miktar suya ihtiyaç duyarlar. Doğru bir sulama programı uygulayabilmemiz için toprak nem sensörleri çok önemli. Aynı zamanda toprak sıcaklık ölçüm cihazları da don olayları ile mücadelede hayati bir fonksiyon sağlıyor. Bitki beslemesinde stratejik bir nokta olan azot değerleri ise mobil analiz cihazları sayesinde anlık olarak ölçülebiliyor. Tüm bu teknolojileri ile birlikte gübreleme konusundaki hataların da düzeltilmesi lazım. Toprağın özelliklerinin yanı sıra ağacın yaşına göre gübreleme yapmalıyız. Ağaçta yaprak yokken gübre vermenin bir anlamı yok. Taban gübresi Mart ve Nisan aylarında verilmeli. İlk etapta ağaç başı 1 kilogram olacak şekilde yapraklanma, çiçeklenme ve meyve aşamalarında birer kez gübreleme yapmalıyız.”
Güneş yanığına karşı koruma ürünü geliştirildi
● Narda verim kaybına sebep olan güneş yanığı sorununa ilişkin geliştirdikleri yeni bitki koruma ürününden bahseden Entekno Genel Müdürü Dr. Oktay Ünsal ise şöyle devam etti: “Sürdürdüğümüz Ar-Ge çalışmaları ile narlar üzerinde güneş ışınlarına karşı koruma sağlayan bir koruyucu geliştirdik. Ürünümüz bir insanı güneşe karşı koruyan krem misyonuyla çalışıyor. İlk saha denemelerimizi Şanlıurfa’daki nar bahçelerinde gerçekleştirdik. Birkaç hafta sonra saha sonuçlarını almış olacağız.”