İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın mart ayı Meclis toplantısında küresel gelişmeleri ve iş dünyasının gündemindeki konuları değerlendirdi.
Avdagiç, Avrupa Birliği’ne çağrıda bulunarak, “Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine yönelik diyalog kanallarının önündeki blokajın açılması gerekiyor. Doğru yerdeyiz, doğru zamandayız. Önümüzdeki süreçte Türkiye’yi dışlayan siyasi körlüğünden kurtulması, Avrupa ve dünya için vazgeçilmez bir öneme sahip olacaktır. 20 yıldır bitirilmeyen katılım müzakerelerinin pratik adımlarını atmanın zamanı çoktan gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Yeni dünya paradigmasının Türkiye’nin geleceği için önemine değinen Şekib Avdagiç, “Türkiye büyük ve yerli savunma gücüyle, dirençli ve potansiyeli yüksek ekonomisiyle, sahip olduğu jeostratejik önem ve eşsiz coğrafi konumuyla dünyanın iddialı üretim üslerinden biri olacaktır. Biz Türk iş dünyası olarak buna inanıyoruz. Şimdi bu fırsatı, doğru şekilde, deneyimli devlet adamlarımız tarafından değerlendireceğimize inanıyoruz.” diye konuştu.
“Batı ekonomileri devasa Çin’in ‘pazarı’ haline geldi”
Avdagiç, yeni dünya düzeninde üretimin pahalı ülkelerden, ucuz lokasyonlara kaydığını ifade ederek, Çin ekonomisinin ucuz emek ve taklitten inovasyona geçmesiyle, eski paradigmanın da çatırdamaya başladığını belirtti. Avdagiç, ABD ve kimi güçlü Batı ekonomilerinin ‘pazar’ yapmak istedikleri devasa Çin’in ‘pazarı’ haline gelmeye başladıklarını kaydederek, dünyanın patronu olarak konumlandırılan ABD’nin ‘diplomasi ve yumuşak güç kullanımının’ yerine, Trump 2.0 dönemiyle birlikte ‘kaba gücü’ inşa etmeye başladığını ifade etti.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından güvenliğini Washington’a ve ABD’nin patronluğunu üstlendiği NATO’ya emanet eden Avrupa’nın panikle yeni bir güvenlik inşası arayışına girmiş göründüğünü kaydeden Şekib Avdagiç, “Bu süreçte, Türkiye önemli bir güç olarak öne çıkıyor. Şöyle ki; Avrupalı müttefiklerine meydan okuyan Trump yönetimi, Avrupa’nın güvenliğe ilişkin vizyonunu net biçimde gösterdi. Brüksel’in yani AB ülkelerinin tedirginliği had safh ada. Ama ABD’siz bir NATO hayaline kapılan Avrupa’nın yeni güvenlik mimarisinin inşasında basiretli davrandığını söylemek de pek mümkün değil. Bu jeopolitik gerilimler içinde NATO’nun ikinci büyük gücü olan Türkiye’nin, Avrupa’nın ve bölgenin güvenliği ile istikrarı açısından ne derece önemli ve caydırıcı bir rol oynayacağı açıktır." ifadelerini kullandı.”
Dünya jeopolitik "dehşet dengesi" çağına girdi
Geçmişte Türkiye’nin Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirme çabalarının dışında bırakılmış olabileceğini ama artık yeni bir dönemin başladığını söyleyen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Açık olan şu ki; Türkiye, diğer birçok NATO üyesinin aksine, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra da silahlı kuvvetlerine yatırım yaptı. Türkiye, son 20 yılda büyük başarıya imza attığı yerli ve milli savunma sanayii ürünleriyle göz dolduruyor. Ayrıca, pek çok silah ve mühimmat üretimiyle de birçok ülkenin ilgi odağı haline gelmiş durumda. Türkiye’nin 2024’te 180 ülkeye 300’den fazla savunma ürünü ihraç etmiş olması, bu alandaki başarısının göstergesi. Yaşanan baş döndürücü gelişmeler, Kuzey Atlantik İttifakı’nın çatırdamaya başladığını ve dünyanın jeopolitik ‘dehşet dengesi’ çağına girmiş olduğunu gösteriyor. Ve yine görünen o ki, Türkiye bu çağın en önemli aktörlerinden biri olmaya aday. Bu imkan aynı zamanda Türkiye ekonomisi için de büyük bir fırsat sunuyor. Türkiye’nin, Avrupa ve dünyanın yeni güvenlik mimarisi açısından, her zamankinden daha da önemli bir hale geldiği kanaatindeyiz. Diğer yandan, Türkiye’nin hem ABD hem Rusya hem de Avrupa Birliği ile yakın ilişkileri, küresel barışın ve istikrarın tesisinde ve korunmasında güçlü bir fırsat oluşturuyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte Türkiye’yi dışlayan siyasi körlüğünden kurtulması, Avrupa ve dünya için vazgeçilmez bir öneme sahip olacaktır. 20 yıldır bitirilmeyen katılım müzakerelerinin pratik adımlarını atmanın zamanı çoktan gelmiştir.”
■ Faiz indiriminde bankacılık sektörü yeterince hassas değil
Merkez Bankası’nın bu ay politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 42,5 seviyesine çektiğini hatırlatan Avdagiç, “İş dünyası olarak söz konusu indirimin, çok hızlı bir şekilde ticari kredi faizlerine de yansımasını bekliyoruz. Bankacılık sektörünün bu konuda ne yazık ki yeterli hassasiyet içinde olmadığını görüyoruz” dedi. Önümüzdeki dönemde kamunun kredi piyasasında düzenleyici bir rol üstlenmesini ciddi ve önemli bir ihtiyaç olarak gördüklerine işaret eden Avdagiç, “Bu kapsamda KOBİ kredilerine faiz ve vade olarak pozitif ayrımcılık yapılması ve reeskont kredileri ile KGF kredilerinde rekabeti sağlayacak ölçüde uygun maliyetle kaynak oluşturulması büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Türk lirasındaki değerlenmenin, yılın genelinde de etkili olacağının görüldüğüne işaret eden Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak her zaman söylediğimiz gibi kur-enfl asyon makasının aşırı açılmaması gerekiyor. İhracat pazarlarımızdaki durgunluk ve kâr marjı hesaplarının cent’lerle yapıldığı bir dönemde kur kaynaklı kayıplar, maliyet faturasını daha da artıracaktır. Unutmayalım ki, enfl asyonun altında kalan döviz kurları ithalatı da cazip hale getiriyor ve cari denge üzerinde olumsuz bir baskı oluşturuyor.”