HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA
Reel sektöre karar desteği sağlayan analizler üreten Finera Finansal Veri Analizi şirketinin, Türkiye ekonomisinde sektörel veri analizlerini içeren rapor serisinin üçüncüsü yayımlandı.
Finera kurucusu ve Genel Müdürü Mustafa Adıgüzel’in rapora yönelik genel analizine göre; otomotiv, elektrik-elektronik ve gıda sanayi dışında genel görünüm olumsuz seyretti.
Adıgüzel, birçok sektörde üretim kayıpları göze çarpmakla birlikte, bu düşüşün ihracat rakamlarına çok yansımadığını bildirirken, bu durumun da üretim düşüşünün iç talep kaynaklı olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
“Kart dışı harcama yapan kesimlerin talebinde artış var”
Sanayide maliyetlerin gelirlerden daha hızlı arttığına dikkat çeken Adıgüzel, “Ancak son dönemde genel olarak talebin zayıfladığı anlaşılıyor. Diğer taraftan perakende elektroniği gibi bazı alt sektörlerde kredi kartı harcamaları reel ve nominal olarak azalırken, ciro ve satış hacmindeki artış sürüyor. Bu durum, kart dışı harcama yapan kesimlerin talebinde ciddi bir artış olduğunu ve gelir eşitsizliğine dair önemli bir gösterge sunduğunu düşündürüyor” değerlendirmesinde bulundu.
“İnşaatta iyileşme sinyalleri yok”
İnşaat sektöründe hem birinci hem de ikinci el konut satışları ortalama seviyelerde seyretmekle birlikte reel konut fiyatındaki gerilemenin alıcıların pazarlık gücünü artırdığı bir döneme işaret ettiğine değinen Adıgüzel, “Sektöre dair öncü göstergeler, önümüzdeki dönemde inşaat faaliyetlerinde iyileşme olmayacağı yönünde sinyaller verirken, inşaat güven endeksindeki düşüş ve uzun süredir azalan sipariş hacmi bu tabloyu desteklemektedir.” dedi.
Hizmet sektörü ise ekonomideki en canlı alan olarak öne çıktığına değinen Mustafa Adıgüzel, “İncelediğimiz konaklama, yeme-içme ve seyahat sektörlerinde hem iç hem dış talep (turizm gelirleri) oldukça güçlü seyrediyor. Kart harcamalarındaki dönemsel yavaşlamaya rağmen, hizmet sektöründeki ciro endeksleri yükselmeye devam ediyor. Bu da kart dışı ödeme yöntemlerinin kullanımının ve bu kesimdeki talebin arttığını göstermektedir.” diye konuştu.
Uygulanan sıkı para politikasının sanayi üretimini baskıladığı, buna karşın hizmet ve perakende sektörlerinde talebin görece güçlü kaldığının anlaşıldığını dile getiren Adıgüzel, bu durumun güven endeksleriyle de teyit edildiğini belirtti.
"Programda iki sorun var"
Enflasyonla mücadele politikasını, şişman birisinin kilo kaybetme yöntemine benzeten Mustafa Adıgüzel, “Aşırı kilolu birini düşünelim. Kilo kaybetmesi gerektiği muhakkak. Ancak dengeli bir diyet programı ve uygun bir spor düzeni ile kilo vermek başka bir şey, yemek yemeyi aşırı kısarak kas kaybetmek başka bir şey.” dedi.
Türkiye’nin enflasyonla mücadele programda; üretimi ve gelir dağılımını bozmadan sağlıklı ve bütüncül bir program yürütmek yerine yalnızca talebi ve üretimi sıkıştırarak enflasyonu düşürmeye çalışıldığını vurgulayan Adıgüzel, “Bu programda iki sorun var, bunlardan ilki süre çok uzadığı için bıkkınlık oluşmaya başladı. Bir diğeri de mevcut yöntemle (ekonomiyi boğmadan) başarı imkânsız hale geldi” ifadelerini kullandı.
Finera raporunda gıda, perakende içecek, elektrik-elektronik, perakende elektronik, tekstil sanayi, giyim ve deri, tekstil-giyim-ayakkabı perakende, ağaç ve kağıt, kimya ve plastik, ana metal, mobilya, otomotiv, inşaat ve hizmetler olmak üzere 14 sektöre ilişkin detaylı analizler yer alıyor.