Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), 2029 sonuna kadar Türkiye'ye yönelik yatırım stratejisini açıkladı. Mevcut ülke stratejisi kapsamında son 5 yılda Türkiye'ye yaklaşık 10 milyar Euro kaynak sağlayan EBRD, geçen yıl ülkeye deprem bölgesine destek paketi dahil olmak üzere 2,5 milyar Euro’yla rekor yatırım yaptı. EBRD'nin gelecek 5 yıla yönelik yatırımları için temel alan, "yenilenebilir enerji entegrasyonunun artırılması, kaynak verimliliği, karbonsuzlaşma, belediye hizmetlerinin sürdürülebilirliği, iklim direncinin artırılması için destek sağlama taahhüdüyle yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğinin azaltılması" olmaya devam edecek. Bankanın ikinci önceliği, yatırımların toplumsal cinsiyet eşitliğini, ekonomik ve bölgesel kapsayıcılığı teşvik etmeyi amaçladığı Türkiye'nin beşeri sermaye gelişimi olarak belirlendi. EBRD'nin üçüncü yatırım önceliği, üretkenliği, inovasyonu ve daha güçlü yönetişimi artırmak yoluyla Türkiye'nin rekabet gücünü geliştirmek olurken, Banka son önceliği kapsamında ise Türkiye'nin altyapısını ve bölgesel entegrasyonunu güçlendirmeye odaklanacak.
"Yenilenebilir enerji projelerine 2,5 milyar Euro kaynak ayırdık"
EBRD Türkiye Genel Müdürü Elisabetta Falcetti, yeni stratejinin detaylarını AA’ya anlattı. 2019-2024 dönemini kapsayan önceki stratejinin yaklaşık 10 milyar Euro yatırımı mümkün kıldığına dikkati çeken Falcetti, “Küresel salgının getirdiği zorluklara rağmen, önemli ilerleme kaydettik ve özel sektöre kararlı desteğimizi sürdürdük" dedi. Gelecek 5 yılda yeşil dönüşüm, beşeri sermaye, rekabet gücüve altyapının güçlendirilmesine odaklanan projelerde işbirliğine devam edeceklerini anlatan Falcetti, şöyle devam etti: “2011'den bu yana yatırımlarımızın yarısından fazlası yeşil bileşenleri olan projelere yönlendirildi. Türkiye'deki faaliyetlerimizin son 15 yılında, yenilenebilir enerji projelerine 2,5 milyar Euro’nun üzerinde kaynak ayırdık. Düşük karbon yol haritamızla uyumlu olarak, Türkiye ile sadece endüstriyel karbonsuzlaşmaya odaklanan özel bir ülke platformu başlatmanın eşiğindeyiz. Bu platform, koordineli eylem için yol açarak paydaşlar arasında fikir birliği oluşturmayı amaçlıyor.”
Elisabetta Falcetti, yeşil dönüşümü öncelik olarak belirlemelerinin pratikte yenilenebilir enerji entegrasyonunu, kaynak verimliliğini ve karbonsuzlaşmayı teşvik eden projelere öncelik vermek anlamına geldiğini anlattı. Falcetti, ek olarak, odak noktalarını sürdürülebilir belediye hizmetlerini de kapsayacak şekilde genişlettiklerini ve Türkiye'nin şehirlerinde iklim direncini artırmak için yerel yönetimlerle işbirliklerini güçlendireceklerini kaydetti. Elisabetta Falcetti, "Altyapı ve belediye hizmetlerinin bir yatırım önceliği olarak belirlenmesi, aynı zamanda depremden etkilenen bölgelerdeki yeniden yapılanma çabalarını destekleme taahhüdümüzle de uyumlu olup, bu bölgelerin daha yeşil ve iklim risklerine karşı daha dirençli olmalarını sağlıyor" diye konuştu.
Falcetti, Türkiye'de yeşil finansmanı genişleterek şirketlerin yeşil enerji girişimlerine, kaynak verimliliğine, atık yönetimine ve güçlü iklim yönetişimine odaklanmalarını sağlamayı hedeflediklerini dile getirdi.
"Özel sektörün düzenlemelere uyum ihtiyacı var"
Türkiye'deki özel sektörün uluslararası ticarette gelişen çevre düzenlemelerine uyum sağlamaya acil ihtiyacı olduğunu kaydeden Falcetti, şunları kaydetti: “AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın (CBAM) Türkiye için öngörülen maliyetleri, 2027'de 138 milyon Euro’dan 2032'de 2,5 milyar Euro’ya kadar çıkabilir. Özellikle demir, çelik ve çimento gibi enerji yoğun sektörler bu mekanizmadan etkilenecektir. Bu durum muhtemelen özel sektör şirketlerinin üretim maliyetlerini artıracak ve küresel rekabet güçleri için risk oluşturacak. Bu kapsamda, proaktif önlemler almanın, Türkiye sanayisinin ihracat pazarlarındaki rekabet gücünü artıracağına, maliyetli ithal fosil yakıtlara bağımlılığı azaltacağına ve yeni pazar fırsatları yaratacağına inanıyoruz.”