İMAM GÜNEŞ/İSTANBUL
Makine imalat sektörünün önceliklerini değerlendirmek, politikalar geliştirmek amacıyla düzenlenen Makine Zirvesi, bu yıl “Yeni Gelecek: Rakip-siz misiniz?” temasıyla gerçekleşti. Zirvede dünyadaki siyasi ve teknolojik gelişmelerin sektöre etkileri ele alırken, geleceğe yön verecek stratejiler tartışıldı.
Zirvesinin açılışında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, makine sektörünün ihracatta çarpan etkisiyle rolünün büyük olduğunu ancak son iki yıldır rekabetçilik sorunu nedeniyle ihracatta düşüş yaşandığı kaydetti. TİM kayıtlarına göre sektörün 2024’ü 11,2 milyar dolar, bu yılın 10 aylık dönemini ise 9,1 milyar dolar ile eksi seviyede kapattığını ifade etti. Türkiye’nin makine üretiminde kendi teknolojisini geliştiren, mühendislik çözümleri ihraç eden bir ülke olduğunu aktaran Gültepe, rekabetçilik nedeniyle makine üretmenin değil o makineye ‘kabul edilebilir’ bir fiyat etiketi yapıştırabilmenin büyük bir sınav olduğunun altını çizdi.
“Müşterileri kaybediyoruz”
Sahada yaşanan sorunun net olduğuna dikkat çeken Gültepe, şunları söyledi: “Biz şu an dünyaya mal satmaya değil, kendi enflasyonumuzu ihraç etmeye çalışıyoruz. Ama dünya piyasaları bunu satın almıyor. Kilitlendiğimiz nokta burası. 2-2,5 yıldır kurun enflasyonun gerisinde kalması, bizi her geçen gün dolar bazında pahalı bir ülke haline getiriyor. Düne kadar Asya’dan kaliteli, Avrupa’dan ucuz olduğumuz için kazandığımız müşterileri bugün Avrupa fiyatının dahi üzerine geldiğimiz için kaybediyoruz. O yüzden bize yeni bir bakış açısı lazım. Biz ihracata uzun soluklu bir koşu olarak bakıyoruz. Dolayısıyla tüm sektörlerde olduğu gibi makinede de sürdürülebilir bir büyümeye odaklanıyoruz.”
Sanayici, faiz indirimi bekliyor
Dünyada ticaret yapısının hızla değiştiğini ve ABD ve Çin olmak üzere iki kutuba evrildiğini söyleyen Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, küreselleşmenin bayrağını sallayan ülkelerin bugün en ilkel uygulama olan gümrük duvarlarını örmeye başladığını belirterek, sanayicilerin bu gelişmelere tek ayak üzerinde yakalandığına dikkat çekti. Bu gelişmelerin yanı sıra Türkiye’de artan maliyetlerin önemini vurgulayan Dalgakıran, şöyle devam etti:
“Örneğin, bundan 10 sene önce 100 dolara aldığımız bir ürünün 70 doları malzeme, 30 doları ise işçilik ve genel gider diyelim. İşçilik ve genel giderler son iki yılda 75 dolara çıktı. Yani ürünü 145 dolara mal etmiş oluyoruz. Türkiye’de kapasite kullanım oranı en fazla düşen sektör makine sektörü. Hal böyle olunca hem ihracatta hem dışarıdan ülkemize gelen ürünlerle rekabet edemiyoruz. Makine sektörü, kapasite kullanım oranı en fazla düşen sektör oldu. Enflasyon etkisini göz önünde bulundurduğumuzda en azından faizlerin aşağıda olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla bu koşullarda finansmanın maliyeti üzerine odaklanmamız gerekiyor.”
■ Türkiye, doğrudan yatırımdaki küresel payını yüzde 1,5’a çıkarmayı planlıyor
Türkiye’nin 2002-2024 döneminde 280 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım çekerek küreseldeki payını yüzde 1’e ulaştırdığını kaydeden Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç, “2025 yılının ilk 9 ayında yüzde 45 artışla 11,5 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım sağladık. 2024-2028 dönemini kapsayan stratejimiz kapsamında küreselde yüzde 1 olan payımızı yüzde 1,5 oranına çıkarmayı planlıyoruz. Makine sektörü de bu hedef doğrultusunda bizim için önemli. Özellikle yerli makine kullanımını artırmayı planlıyoruz. Yanı sıra, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm kapsamında da teşvikler vererek sektöre katkı sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.