HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA
Ankara Sanayi Odası (ASO) Eylül ayı Meclis toplantısında konuşan Başkan Seyit Ardıç, TOBB Türkiye 100 listesine giren şirketlerin 17 tanesinin ASO üyesi olmak üzere 24 tanesinin Ankara merkezli olduğunu bildirdi. Bunun Ankara açısından gurur verici olarak nitelendiren Ardıç, Başkentin Ar-Ge ve yüksek teknolojiye dayalı üretim gücünü bir kez daha kanıtladığını söyledi.
Ardıç, ASO’nun önceki hafta gerçekleştirdiği Büyükelçiler resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ASO Teknoloji Üssü ve ASO Serbest Bölgesi’ni destekleyeceğini açıklamasının sevindirici olduğunu vurguladı.
ASO Teknoloji Üssü’nün temelinin gelecek yıl atılacağını ifade eden Ardıç, bunun tam kapasite ile faaliyete geçmesiyle birlikte, kentin teknoloji altyapısındaki dönüşüm dahil önemli kabiliyete sahip olacağını belirtti.
OVP’de istikrar hedeflerinin yapısal reformlarla desteklenmesinin gelecek adına umut verici olduğunu söyleyen Seyit Ardıç, enflasyonun makul seviyelere düşürülmesinin, beklentilerin şekillenmesine güçlü katkı sağlayacağının altını çizdi.
“Eylemlerin somut takvime bağlanması önemli”
OVP’de kredilerin selektif alanlara öncelik verilerek yönlendirilmesinin büyümeyi destekleyici bir unsur olduğunu ifade edan Ardıç, sanayicinin acil beklentisinin, yüksek faiz politikasının olumsuz etkisini bertaraf edecek uygun koşullu kredi hacminin artırılması olduğunu bildirdi.
OVP’den sağlıklı sonuç alınabilmesi için eylemlerin somut takvime bağlanmasının büyük önem taşıdığını dile getiren Seyit Ardıç, yapılan revizyon ile enflasyon hedefinden yüzde 60 sapma olduğunu kaydetti. Bu büyük farkın ekonomik göstergelerin güvenilirliğini zayıflatıp, piyasalarda belirsizlik yarattığını dile getiren Ardıç, bunun da planlama yapmayı ve öngörülebilirliği olumsuz etkilediğini ifade etti.
“Geleneksel sektörde faaliyet gösteren sanayiciler zorlu süreçten geçiyor”
Temennilerinin faiz indirim sürecinin şartlar uygun olduğunca devam etmesi olduğunu dile getiren Ardıç, KOBİ’lerin ve geleneksel sektörlerde faaliyet gösteren sanayicilerin oldukça zorlu bir süreçten geçtiğini söyledi.
Bu dönemde sanayicilerin ayakta kalabilmesi için en önemli ihtiyacın işletme ve yatırım kredileri olduğunu vurgulayan Ardıç,
“Reel sektör olarak temel beklentimiz, faiz indirimlerinin hızla ticari kredi faiz oranlarına yansıması ve kredi kısıtlamalarının kaldırılmasıdır” dedi.
Faiz oranları üzerindeki önemli bir baskı unsuru da kamu kesimi borçlanma ihtiyacının artması olduğunu aktaran Ardıç,
“Kamu maliyesinin sıkılaştırma süreci yavaş da olsa devam ederken, finansal piyasalardan en büyük borçlanıcı yine kamu kesimidir. Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde kamu kesiminin iç borç çevirme oranı yüzde 147,4 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Bu oran, 2000’lerin başında yürütülen dezenflasyon sürecindeki ortalamanın iki katından fazladır^” değerlendirmesinde bulundu.
“Sahada aldığımız izlenimin aksine sanayi yüzde 6.1 büyüdü”
Kamunun finansal piyasalardan fazla borçlanmasının, özel sektörün kredilendirilmesine daha az kaynak ayrılması anlamına geldiğini söyleyen Ardıç,
“Bu tablo, finansal kaynakların daha etkin dağılmasını sağlamak için kamu kesiminin alması gereken önemli bir mesafeyi ortaya koymaktadır.” diye konuştu.
Uzun süredir devam eden yapısal sorunlara ülke gündemindeki farklı dinamiklerin de eklenmesiyle mevcut risklerin daha da arttığını ifade eden Ardıç, bu noktada dikkatlerin ekonomiye yöneltilmesi gerektiğini söyledi.
2025 yılı ikinci çeyrek verilerinde, sahada aldıkları izlenimin aksine sanayide yüzde 6.1 büyüme görüldüğünün altını çizen Seyit Ardıç, sanayinin büyümesindeki itici gücün savunma sanayi olduğunu tespit ettiklerini aktardı.
“Kamuda verimliliği sorguluyor muyuz?”
Daraltıcı politikalara rağmen iç talebin canlılığını koruması ve ithalatın yükselmeye başlamasının, politikada ince ayar yapılması gerektiğini işaret ettiğini belirten Ardıç, sanayinin çıkışının ihracattaki pazar çeşitliliğini artırmaktan geçtiğini vurguladı.
“Verimlik denince aklımıza hep reel sektör geliyor. Peki kamuda personel verimliliğini hiç sorguluyor muyuz?” diyen Seyit Ardıç, dünyayı etkisini altına alan teknolojik dönüşümün kamuda da hızlı ve etkin hayata geçirilmesinin temel beklentileri olduğunu ifade etti.
“İş gücü maliyeti Doğu Avrupa’nın yüzde 50 üzerinde”
Eğitim ve istihdamda olmayan genç sayısındaki yüksekliğe değinen Ardıç, bu tablonun eğitim sistemindeki ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyduğunu belirtti. Ardıç mesleki eğitim odaklı çalışmalar artmadıkça bu sorunun büyümeye devam edeceğini bildirdi.
Mavi yakalı personelin maliyetinin Doğu Avrupa ülkelerinde çalıştırdıkları mavi yakalıdan Euro bazında yüzde 50 daha fazla olduğunun altını çizen Ardıç, “Eğitim, istihdam ile entegre bir müfredata kavuşmadıkça ve ekonominin ihtiyaçlarına göre hızlı bir şekilde adapte olmadıkça sanayimizin rekabet gücü artmayacaktır” dedi.