LEVENT AKBAY
Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı Türkiye’nin sanayileşme politikalarına ilişkin çifte uyarıda bulundu. Türk sanayisinin bir yol ayrımına geldiğini, bundan sonra üretim kadar yüksek teknoloji ve verimliliğin dikkate alınması gerektiğini, aksi takdirde küresel rekabetle başa çıkmanın mümkün olmayacağını söyleyen Kayabaşı, dünyada ticaret savaşlarının hız kazandığını hatırlatarak; “Bugüne kadar büyük emekler vererek kurmayı başardığımız sanayi sektörlerini haksız ve yıkıcı rekabete teslim etmemeliyiz” uyarısında bulundu.
Son 3-4 yıldır Türkiye’de yaşanan ekonomik istikrarsızlığın sadece Türkiye’nin yaşadığı bir sorun olmadığına dikkat çeken Kayabaşı, buna küresel bir durgunluğun neden olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Akıl almaz bir ekonomik durgunluk ve hızlı değişim var dünyada. Bütün dünya yaşıyor, bu krizi. Biz ürettiğimiz her şeyin yaklaşık yüzde 70’ini ihraç eden bir topluluğuz. Bizim ana pazarımız da Batı Avrupa ülkeleri. Doğu Avrupa’ya ve Amerika’ya da bir miktar mal satıyoruz. 3 yıl önce bu pazarlarda yaptığımız keyifli satışları şimdi yapamıyoruz. Buralarda talep çok düşük ve insanlar harcama yapmak istemiyorlar. Aynısını biz Türkiye’de de yaşıyoruz. Biz ekonomik olarak onlar kadar güçlü olmadığımız için, gelir oradaki insanlar kadar yüksek olmadığı için, Avrupa ülkelerinden biraz daha ağırını yaşıyoruz. Yoksa bu sıkıntıyı bütün dünya çekiyor.”
"Artık verimlilik zamanı"
Son dönemde hane halkı gelirlerinin gerilediğini, maliyetlerin yükseldiğini, tüketicilerin cebinden çıkan paranın yükseldiğini, maliyetlerin artmasının nedeninin biraz da üretici olduğunu ifade eden Haluk Kayabaşı; “Çünkü bugüne maliyet yapısını kontrol etmeden geldik” dedi. Kayabaşı şöyle konuştu: “Şimdiye kadar verimlilik konusunda hiç kimse çalışmadı. Sadece yatırıma, üretime ve satış yaparak para kazanmaya odaklanıldı. Hâlbuki bu ürünü üretirken maliyetim nedir? Bu doğru bir maliyet midir? Diğer ülkelerde hangi maliyetle aynı ürün üretilebiliyor? Ben diğer ülkelerdeki rakiplerimle, yarın öbür gün zor bir dönem geldiğinde rekabet edebilir miyim? Bunu hiç kimse düşünmedi. O dönem bitti şimdi. Herkes maliyetini kontrol edecek ve verimliliğe odaklanacak. Dolayısıyla verimlilik konusunda çalışma yapmak durumundayız. Bu, tarımda da sanayide de turizmde de böyle. Onun için sıkıntı yaşıyoruz biz. Çünkü kimse verimlilik konusunda en ufak bir çaba harcamıyor.”
"Sanayiyi korumak zorundayız"
Trump tarifeleriyle Çin’e karşı korumacılık eğiliminin dünyada da net olarak ortaya çıktığını ifade eden Haluk Kayabaşı; Afrika’da tüketilen her şeyin Çin’den geldiğini, Afrika’da yerli sanayinin gelişmesinin ihtimalinin olmadığını ve olamayacağını belirtti. Benzer bir tehdit altında olan Türkiye’nin de bundan korunmak için geliştirdiği sanayisini korumak zorunda olduğunu söyledi.
“Çin’e kimsenin dayanabilmesi mümkün değil. Ne Avrupa dayanabilir, ne Amerika dayanabilir. Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkeler hiç dayanamaz ve önlem alınmazsa sanayinin gelişmesi mümkün olamaz” diye konuşan Haluk Kayabaşı, şöyle devam etti: “Türkiye de sanayide iyi bir noktaya geldi. Otomotiv, tekstil, beyaz eşya, makine, demir çelik sektörü iyi bir noktaya geldi. Bu sektörleri korumak lazım. Eğer koruyamazsan yarın öbür gün hepsi hasar görür. Otomotiv sektörü de diğerleri de... Tekstil zaten büyük hasar aldı, oyuncak sektörü de öyle. Şu anda Türkiye'de oyuncak üretilmiyor, hepsi Çin’den geliyor. Çin’den daha ucuza geliyor diye oradan girişi serbest bırakmamak lazım.”
“Sanayici zor durumda”
Haluk Kayabaşı: “Sanayici zor durumda mı? Evet, zor durumda. Maliyetleri çok yüksek. Özellikle ihracat yapan sanayicilerin ana pazarları Batı Avrupa'dır. Batı Avrupa'ya satılan ürünlerde, o sattığı ürün için harcadığı bütün parayı tahsil edemiyor sanayici. Ama bu dönemde bu şekilde yaşamak durumunda. Bütün sektörler açısından söylüyorum. Sanayi sektörleri açısından, ihracatçılar açısından, bütün sektörler açısından kur baskı altında.”
“ÇİN’E KARŞI İÇERİDE ANLAŞILAMADIK”
Sanayiciler olarak haksız rekabete karşı koruma gerektiği konusunda anlaşılamadıklarını dile getiren Haluk Kayabaşı, “Ne yazık ki hem Avrupa ülkeleri hem ABD hem de bütün gelişmiş ülkeler kendi sanayicisini Çin'e karşı korumak için elinden geleni yaparken ne yazık ki biz Türkiye’de hâlâ kendimizi anlatamadık” dedi. Kayabaşı, şunları söyledi: “Çin'den ve Endonezya'dan akıl almaz ucuz fi yatlarla yassı paslanmaz Türkiye'ye geliyor. Bunlar işleniyor. Bir kısmı olduğu gibi Avrupa'ya ihraç ediliyor. Bu yüzden Avrupa'dan bir takım yasaklar geldi. Türkiye ile ilgili incelemeler yapıldı. Şu anda Avrupa'ya sadece biz ihracat yapabiliyoruz. O duruma geldi ne yazık ki! 300 bin tonluk üretim yapıyoruz. Çeşitli üreticilere satış yapıyoruz. Bu piyasaya yönelik katkımızın iyi değerlendirilmesi lazım. Hiçbir önlem alınmadığını düşünelim. Bu hammaddede direkt Çin’e bağımlı olmak demektir yani. Ki Türkiye’nin sanayi stratejisi son 20 yıldır bu değildir. Strateji kendi imkânlarıyla, milli ürününü üretip tüketime sunmaktır. Bu nedenle ‘yerli ve milli’ diyoruz ya.”