
Şans Sohbetleri'nde bu hafta, 2026 yılında öne çıkması beklenen ana temalar çerçevesinde Euro/dolar paritesi, Japon Yeni ile altın ve gümüşün seyri masaya yatırıldı.
Güldağ: Yeni yıl geliyor. 2026'yı etkileyecek hangi gelişmeler var?
Ağaoğlu: Ana tema olarak gördüğüm konu küresel borç sorunu. Özellikle de kamu borçları. Önümüzdeki yıl daha çok konuşuruz ama ilk kıvılcımları görüyoruz.
Güldağ: Bir krize dönüşür mü?
Ağaoğlu: Finansal krizler genellikle iki dalga halinde geliyor. İlk dalga uyarıdır. Eğer bu uyarı ciddiye alınır ve gerekli adımlar atılırsa ikinci dalga gelmez ve biz bunu bir finansal kriz olarak hatırlamayız. Ancak uyarı aşamasında yapılması gerekenler yapılmazsa, ikinci dalga çok daha yıkıcı bir şekilde gelir ve yaşananları finansal kriz olarak adlandırırız.
Güldağ: Kıvılcımlar nerede?
Ağaoğlu: Güney Kore ve Tayvan’daki bazı sigorta şirketlerinin, kısmen de Çin’in, özellikle uzun vadeli ABD tahvillerini satmaları ve bu sermayeyi kendi ülkelerine geri çekmeleri oldu.
Güldağ: Etkisi kısa sürdü ama...
Ağaoğlu: Evet ama belirgindi. İlgili ülkelerin para birimlerinde günlük bazda yüzde 10'a varan değer kazançları görüldü. Kıvılcımdı; ancak önemli bir işaretti.
Güldağ: Altın ve gümüşteki tırmanışı nasıl değerlendiriyorsun?
Ağaoğlu: Altın ve gümüşün diğer varlık sınıflarından ayrışarak öne çıkmasının temel nedeni de küresel borçluluk meselesi. Bu, İsrail- Gazze savaşı, İran meselesi, Rusya-Ukrayna savaşı, güvenli liman arayışı ya da Fed'in faiz indirimleriyle açıklanabilir. Etkileri var ama asıl belirleyici unsur, borçluluğun yaratabileceği risklere karşı güvenli liman arayışı. Bu Amerika'da finansal çevrelerde yoğun biçimde tartışılıyor.
Güldağ: Japonya da tartışılıyor.
Ağaoğlu: Çünkü borçluluk temasıyla bağlantılı iki merkez öne çıkıyor; BOJ ve Fed. 2026’ya giderken Japonya'nın çok daha kritik olacağını düşünüyorum.
Güldağ: BOJ geçen hafta faiz artırdı. Politika faizini son 30 yılın en yüksek düzeyine çıkardı. Tahvil getirilerinde artış oldu.
Ağaoğlu: Ama değer kazanması gerekirken yen değer kaybetti.
Güldağ: Yen'in kaybı sürer mi?
Ağaoğlu: Japonya Merkez Bankası, yani BOJ finansal varlıklar itibarıyla ülke varlıklarının yaklaşık üçte birine sahip. Japon Yeni uzun süredir düşük faizi nedeniyle 'carry trade' para birimi olarak kullanılıyor. Şimdi ya BOJ faizleri aşağıda tutacak ve yen değer kaybetmeye devam edecek ya da enflasyon artarsa yenin değerli hale gelmesini sağlamak zorunda kalacak. Bu nedenle, Japonya Merkez Bankası, Fed'den bile daha yakından izlenmesi gereken bir yer haline geldi.
Güldağ: Yen'in temel 'carry trade' parası, bir nevi küresel fonlama parası olması nedeniyle değerlenmesi Türkiye'yi de etkiler. Zaten yen giderek Euro'ya yakın faiz seviyelerine ulaşıyor. Değerlenmezse sorun yok. Ama faiz artışları devam ederse ne olur?
Ağaoğlu: Yen 2026'nın sürpriz para birimlerinden biri olur. Bazı yabancı yatırım bankaları yenin 140 seviyelerine kadar gelebileceğini öngörüyor. 145 kritik eşik. Altına inildiğinde carry trade ciddi şekilde sorgulanır.
Güldağ: Peki ya Fed ne yapar?
Ağaoğlu: Borçluluk temasının etkilerinin belirginleşeceği diğer ayak Fed. Kısa vadeli tahvil alımları var. Tam parasal genişleme değil, çünkü uzun vadeli tahviller dahil olmadıkça etkisi sınırlı.
Güldağ: Fed başkan adaylarının sayısı da bir anda 4'e çıktı.
Ağaoğlu: Görünen süreç bilinçli olarak karmaşıklaştırılıyor...
Güldağ: Fed başkanı hep önemli ama galiba bu kez, Fed'in her zamankinden daha siyasallaşmış bir yer haline geleceği beklentileri durumu hassaslaştırıyor.
Ağaoğlu: Fed'e Trump’ın çizgisine yakın, MAGA yani 'Amerika’yı yeniden büyük yap' söylemine uygun biri başkan olacaktır.
Güldağ: 2026'da seçim de var...
Ağaoğlu: Kasım 2026’daki ara seçimlere kadar büyük bir kırılma beklemiyorum. Ancak sonrasında belirsizlikler artar. Eğer Trump seçimleri alırsa, 2027’de tahvil piyasasında ciddi sorunlar yaşanabilir. Dengeleyici bir sonuç çıkarsa süreç daha yavaş ama kronik bir sorun olarak devam eder. Her iki senaryoda da borç sorunu gündemde kalacak. Bu çerçevede, doların 2026'da değer kaybedeceğini düşünüyorum.
Güldağ: Dolar nereye iner?
Ağaoğlu: Dolar endeksinin büyük kısmı Euro'dan oluşuyor ve endeksin 94 seviyelerine kadar gerilemesi olası. Bu da Euro-dolar paritesinde 1,2250 ile 1,2500 bandını gündeme getirebilir. Daha yüksek seviyeler teknik olarak mümkün. Ama Avrupa Merkez Bankası üzerindeki siyasi baskılar ve politika değişikliği çağrıları bu yükselişi sınırlayabilir.
Güldağ: Her durumda ihracatçımız açısından 'zayıf dolar, güçlü Euro' teması pozitif. Bir diğeri düşük enerji fiyatları. Altın fiyatlarının yüksek kalması da, hem Merkez Bankası rezervleri hem de servet etkisi üzerinden Türkiye'ye yarıyor. Altındaki değerlenme bu yıl TCMB rezervlerini 40 milyar dolar pozitif etkiledi.
Ağaoğlu: Merkez Bankası’nın 2026 tahminleri içindeki petrol varsayımını hızla revize edeceğini düşünüyorum. Ve küresel borçluluk tartışmasının içinde, altın ve gümüşün hâlâ daha cazip olacağını düşünüyorum. Bu yıl gümüşün altına göre daha iyi performans göstereceğini söylemiştim; fazlasıyla iyi bir performans gösterdi. Gelecek yıl bu performans biraz düşebilir. Çünkü altın-gümüş paritesindeki, gümüş lehine olan fark daralacaktır. Altın onsunun gümüş onsuna oranı şu sıra 65 seviyelerinde. 66 sonrasında bir düzeltme olabilir.
Güldağ: Sonrasında beklentin?
Ağaoğlu: Altın yatay kalsa bile gümüşün bir düzeltme yaşadıktan sonra yeniden yükselebileceğini düşünüyorum. Bu basit bir matematik ve parite hesabı. Genel çerçevede değerli metaller 2026'da önde olacaktır. Altın ons fiyatının 5.500 dolar, gümüşün ise 90 doların üzerine çıkacağını tahmin ediyorum. Ancak bu seviyelerin ABD'de Kasım seçimlerinden önce görülme ihtimali düşük. Hatta bu seviyelerin 2027’ye sarkması daha olası.