
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, turizm sektörüne 2023'te verilen "2 yılda 1 milyar dolar ilave kaynak" taahhüdünün, 2025 Ağustos ayında tamamlandığını duyurdu. Yılmaz, getirilen kredi kısıtlamalarına rağmen turizme yönelik kredilerde özel bankalar arasında Türkiye İş Bankası’nın pazar payının yüzde 23’e ulaştığını açıkladı.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu ile 15. Uluslararası Resort Turizm Kongresi öncesinde basınla bir araya geldi. İki yıl önce 2023 Kasım'ındaki kongrede “Önümüzdeki 2 yıl içinde turizm sektörüne 1 milyar dolar ilave kaynak ayırdık” taahhüdünde bulunduklarını hatırlatan Yılmaz, “1 milyar dolarlık kaynak bu yılın ağustosunda bitti. Ama durmadık, kredi kullandırmaya devam ediyoruz. Sözümüzü tuttuğumuz için gururluyuz” dedi.
Verilen kredilerin vadesi geldiğinde kapandığını, bu nedenle bakiyelerin düştüğünü anlatan Yılmaz, “Kapanan 865 milyon dolar krediyi de dahil edersek, bu taahhüt kapsamında kullandırılan toplam rakam şu anda 2 milyar doları geçti” şeklinde konuştu. Yılmaz özetle, “2026 sonuna kadar yatırım teşvik belgeli işlerimize baktığımızda 2,38 milyar dolarlık toplamda yatırım görüyoruz" diye konuştu.
“Kredi kısıtlarına rağmen turizm odak noktamız”
Son dönemde getirilen kredi büyüme kısıtlamalarına da dikkat çeken Yılmaz, "Buna rağmen turizm bankamız için öncelikli. Yönetim Kurulu Başkanımız Adnan Bali’nin güzel bir sözü var 'İş Bankası’nın kapıları dardır ama salonu geniştir'. Turizmi o dar kapılardan geçirdik. Yağmurlu havada da güneşli havada da birlikteyiz" dedi.
Bu odaklanmanın somut çıktılarını da paylaşan Yılmaz, 2023 sonu ile 2025 Eylül ayı karşılaştırmasına göre; şunları söyledi: “Nakdi kredilerde turizm sektörü yüzde 79,5 büyürken, İş Bankası’nın büyümesi yüzde 127,82 oldu, gayrinakdi kredilerde ise sektör yüzde 71,6 büyürken, İş Bankası yüzde 182,1 büyüdü. Özel bankalar arasındaki pazar payımız sektör özelinde nakdi kredilerde yüzde 18,37’den yüzde 23,13’e, gayrinakdi kredilerde ise yüzde16,63’ ten yüzde 23,25’e yükseldi. 60’ı aşkın bankanın olduğu bir ortamda bu payı kazanmak müthiş zor. Bu dönemde yüzde 4,76’lık bir pazar payı kazanımımız var. Özel bankalar arasında birinciyiz. Kamu dahil baktığımızda ise yüzde 9,38 olan payımız yüzde 11,88’e çıkmış.”
Temerrüde düşme oranı yüzde 1,3
Aynı dönem zarfında yakın izleme, refinansman rakamlarının çok cüzi seviyede, bindelik oranlarda kaldığına dikkat çeken Yılmaz, “Kredilerde ancak NPL (temerrüde düşme) oranlarını verdiğimizde sonuç ortaya çıkar. Bu işe başladığımızdaki bankamızda NPL oranı sektörde yüzde 1,40 imiş. 31 Aralık 2024’te çok kredi verince oranların düşmesinden de kaynaklı olarak yüzde 0,89 olmuş. 30 Eylül 2025 bilançomuzda ise yüzde 1,30 NPL var. Bu da sektörün oyuncularının ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koyuyor” dedi.
KOBİ’lerin nakit akışı bozuldu, risk en çok tekstil ve demir çelikte
Sezgin Yılmaz, Merkez Bankası’nın getirdiği kredi büyüme kısıtlamalarının 2026 yılında da tamamen kalkmasını beklemediklerini açıkladı. Enflasyon, kur ve faizde istikrar sağlanana kadar kısıtlamaların süreceğini öngören Yılmaz, kıt olan kaynakları ekonomiye en çok katkı yapan “savunma sanayii, üretim, ihracat ve turizm” sektörlerine öncelikli olarak ayırdıklarını vurguladı. Yılmaz, kısmi esnemeler yaşanabileceğini belirterek, “Esnemeler tahminimce önce ticari taraftan, yani KOBİ tarafından olur. Önce ticari taraftan başlayıp üretim yapanları, KOBİ’leri rahatlatmayı amaçlayabilirler” dedi. Tüketim harcamalarının enflasyonu tetikleme riski nedeniyle bireysel kredi kısıtlamalarının ise öncelikli olarak gevşetilmeyeceğini öngördü. Kredi performansındaki bozulmaya dikkat çeken Yılmaz, “Son iki senedir ayrışan sektörlerde başat tekstil geliyor” bilgisini paylaştı. Yılmaz, emtia fiyatlarındaki durgunluktan dolayı demir çelik sektöründe de gerileme gözlemlendiğini ifade etti. Asıl sorunun belirli sektörlerden ziyade, KOBİ’lerin genelinde yaşandığını vurgulayan Yılmaz, “KOBİ’lerin yoğun bir şekilde likiditeleri bozuldu. Nakit akışlarını dengeleyemiyorlar şu anda. Bu durumun 2026 Haziran’a kadar devam edeceğini düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.
Antalya’ya ihtisas 8 merkeze eşlenik şube
Sektörde kullandırılan kredilerin yüzde 73’ünün İstanbul ve Antalya’ya gittiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti: “Turizme sadece finansal olarak değil, memleket meselesi olarak destek veriyoruz. Bu kapsamda antik kent kazılarından müzecilik ve çevre projelerine kadar birçok alanda katkı sunuyoruz. Genel Müdürlükte işi sadece turizm olan 17 kişilik uzman bir ekip kurduk. Türkiye’de bir ilk olan Akdeniz Turizm İhtisas Şubesi'ni Antalya’ya açtık. Daha sonra Bodrum, Marmaris, Fethiye gibi lokasyonlarda 8 ayrı 'Turizm Eşlenik Şubesi'ni hizmete aldık."
AKTOB BAŞKANI KAAN KAVALOĞLU’NDAN KRİTİK UYARI:
Euro, 2026 3. çeyrekte 60 TL’nin altında kalırsa turizmi zorlar
AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, Türk turizm sektörünün fotoğrafını çekerken, önümüzdeki dönem için önemli uyarılarda bulundu. Antalya’nın dünyanın en çok turist ağırlayan ilk 5 destinasyonundan biri olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, gelirlerin yüzde 94’ünün Euro cinsinden olduğuna dikkat çekerek, “2026’nın üçüncü çeyreğinde 60 TL’nin altında bir Euro kuruyla karşı karşıya kalırsak turizm sektörü olarak çok zor bir dönem yaşarız” ifadesini kullandı.
Antalya, nüfusunun 10 katı turisti ağırlıyor
Antalya’nın turizmdeki yerini rakamlarla açıklayan Kavaloğlu, “Antalya’da yaklaşık 2 milyon 800 bin insan yaşıyor. Dün itibarıyla bu yıl 16 milyon 557 bin turist geldi ve geçen seneki 17 milyon seviyesine geçeceğiz. Neredeyse nüfusunun 10 katı kadar bir turisti ağırlayan bir kent” dedi. “Turizmin Antalya’ya katkısı 17,5 milyar dolar. Tarımın 2,2 milyar dolar, sanayinin ise 500 milyon dolar" diyen Kavaloğlu, "Türkiye’de yapılan konaklamanın yüzde 60’ı Antalya’da gerçekleşiyor. İstanbul’a gelen bir turist iki gece konaklarken, Antalya’ya gelen turist sekiz gece konaklıyor. Antalya, Türkiye’nin değil, belki de Avrupa’nın turizm başkenti” dedi.
Savaşın gölgesinde “diyaletli” sektör
Turizm sektörünün karşılaştığı zorluklara da değinen Kavaloğlu, jeopolitik risklerin en büyük tehdit olduğunu söyledi. Kavaloğlu, “İlk üç kaynak pazarımızdan Rusya ile Ukrayna savaş halinde. Rusya savaştan önce 6 milyon kişi rakamını yakalamıştı, bu sene ancak 4 milyonu yakalayacak. Ortadoğu’daki gerilimden dolayı da yaklaşık 500 bin İsrailli Antalya’ya gelemedi” diye konuştu. Bu zorlu koşullara rağmen sektörün “diyaletli” olduğunu ifade eden Kavaloğlu, İngiltere, Polonya, Kazakistan ve lüks pazar gibi alternatif pazarlara yönelerek dengenin sağlanmaya çalışıldığını aktardı.
Rakiplerimize göre en büyük avantajımız daha yeni oteller
Kavaloğlu, Türk turizminin Avrupalı rakipleriyle kıyaslamasını ise şu sözlerle yaptı: “Turizm maratonuna rakiplerimizden 15-25 yıl geride başladık. Ama çok hızlı bir şekilde maratonu koştuk. Avantajımız otellerimizin daha yeni, daha bakımlı olması. Ancak bu avantajı korumak için restorasyon ve renovasyona ihtiyaç var. Bu noktada bankaların ve devletin finansal desteği hayati önemde."
“Verginin de vergisini ödeyen bir sektör haline geldik”
Karlılık oranlarına ilişkin de bilgi veren Kavaloğlu, “Eğer finansal borcu olmayan oteller için bakıldığında yüzde 20 ila 25 arasında karlılık halen daha var. Ama bu vergi öncesi kardır. Vergi sonrasına baktığınızda rakamlar yüzde 10-15’e düşer. Son dönemde ‘verginin de vergisini’ ödeyen bir sektör haline geldik” değerlendirmesinde bulundu.
İstihdam sorunu değil, “istihdamın yönetilme” sorunu
Kavaloğlu, istihdam açığı ile ilgili de “Yabancı işçi oranı yüzde 10'da düşünüldüğü gibi yüksek değil. Pandemi döneminde nitelikli personelimiz sektörden ayrıldı. Yeni jenerasyonu motive etmek önemli. Bu nedenle meslek liselerinden başlayan stajyerlerimize gözümüz gibi bakıyoruz” dedi.
Geceleme 100 doların üstüne çıktı, rakipler 120 dolarlarda
Kavaloğlu, "Resort bölgelerinde bizim fi yatlarımız Euro. Ama örnek olsun diye şunu söyleyebilirim. Ortalama gecelik rakamlar 100 doların üstüne çıktı. Ama rakip ülkelerin ortalaması 120 dolarlarda. 105 dolarlara çıktığımızda rahatlıyoruz."