ABDULLAH SÖNMEZ/BİLECİK
Bilecik’te 1984 yılında besicilik ve üretim şirketi olarak kurulan Subaşı Yemek A.Ş., 1996’dan bu yana devam ettiği yemek üretimi faaliyetlerini sürdürülebilirlik anlayışıyla geliştiriyor. Gıda israfını önleyen, yenilenebilir enerjiyle üretim yapan ve sosyal sorumluluk projelerini merkezine alan politikalarıyla hizmet veren şirket, “Tarladan çatala gıda güvenliği” prensibiyle hareket ediyor. Kaliteli üretim süreçlerini çevre duyarlılığıyla birleştiren firma, sıfır atık hedefini hayata geçirdi.
“Atıkları artık yük değil, değer olarak görüyoruz”
Üretim sırasında oluşan atıkları kaynak olarak değerlendiren yapısal bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini belirten Subaşı Yemek A.Ş. İş Geliştirme Müdürü Hakan Arabacı, üretim sürecinde ortaya çıkan atıkların çevresel döngüye geri kazandırdıklarını vurguladı. Fabrikada üretim süreci sonunda ortaya çıkan ekmek ve yemek atıklarını artık birer atık olarak değil, yeniden değerlendirilebilecek bir kaynak olarak gördüklerinin altını çizen Arabacı, “Yıllık 54 tona ulaşan yemek atığımızın tamamını sistemli şekilde geri dönüşüme kazandırıyoruz. Ayrıca aylık 300 litreyi bulan atık yağ tüketimimiz yıllık bazda 3 bin 600 litreye ulaşıyor. Bu yağları lisanslı toplayıcılar aracılığıyla biyodizel üretimi için değerlendiriyoruz. Ambalaj atıkları ise geri dönüşüm süreçlerine gönderilerek tekrar kullanılabilir hale getirilmesini sağlıyoruz” diye konuştu.
Bayat ekmeklerin büyükbaş hayvan çiftliklerinde yem hazırlamada kullanıldığını aktaran Hakan Arabacı, böylece hem israfı önlediklerini hem de hayvansal üretime katkı sunduklarını söyledi. Bunun yanında Bilecik Belediyesi ile yürüttükleri iş birliği kapsamında biyolojik atıklarını belediyenin kuru mama üretim tesisine göndererek sokak hayvanları için besleyici mamalara dönüştürülmesini sağladıklarının altını çizen Arabacı, “Böylece yalnızca gıda israfının önüne geçmekle kalmıyor, doğadaki diğer canlılara da doğrudan fayda sağlıyoruz” dedi. Dünya genelinde her yıl 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğini hatırlatan Arabacı, yürüttükleri projenin hem yerel hem de küresel düzeyde karşılığı olan bir model sunduğunu ifade etti.
“Sıfır atık bizim için bir hedef değil, üretim kültürümüzün parçası”
Atık yönetiminin yalnızca çevresel duyarlılıkla sınırlı olmadığını, şirket kültürünün temel bir parçası haline geldiğini belirten Hakan Arabacı, sözlerine şöyle devam etti: “Atık yönetimini sadece çevreye duyarlılık olarak değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bizim için sıfır atık, varılması gereken bir bitiş noktası değil; sürdürülebilir üretim anlayışımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Üretim süreçlerimizi planlarken ilk adımda atığın nasıl azaltılacağını, kaçınılmaz olanların ise hangi kanallarla geri dönüşüme kazandırılacağını hesaplıyoruz.
Bu yaklaşım hem maliyet yönetimi açısından hem de sürdürülebilirlik vizyonumuz bakımından uzun vadeli değer üretiyor. Bizi diğerlerinden ayıran en önemli unsur, bu politikayı sadece bir çevre çalışması olarak değil, tüm organizasyonun temel çalışma biçimi haline getirmiş olmamızdır.”
Güneş enerjisiyle üretim döngüsü destekleniyor
Sadece atık yönetiminde değil enerji politikalarında da sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirdiklerinin altını çizen Hakan Arabacı, üretim tesislerine kurdukları 240 kW kapasiteli güneş paneli sistemi sayesinde elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü kendi bünyesinde karşıladıklarını açıkladı. Enerji yatırımlarıyla şirketlerinin çevre etkisini minimuma indirdiğini kaydeden Arabacı, “Fabrikamıza kurduğumuz 240 kW kapasiteli güneş panelleri sayesinde kendi elektriğimizi tamamen yenilenebilir kaynaklardan elde ediyoruz. Bu yatırım, karbon salımımızı azaltırken aynı zamanda enerji maliyetlerimizi sürdürülebilir biçimde yönetmemizi sağlıyor. Güneş enerjisini yalnızca bir ek kaynak olarak değil, üretim sürecimizin daimi bir bileşeni haline getirdik. Bu dönüşümle birlikte hem çevreye olan etkimizi en aza indiriyor hem de çalışanlarımıza ve müşterilerimize daha çevreci bir üretim modeli sunuyoruz. Enerji altyapımızın bu biçimde yenilenmesi, sıfır atık hedefimize yaklaşmamızda kritik bir rol oynuyor” ifadelerini kullandı.
“Doğadan aldığımızı doğaya geri kazandırıyoruz”
Doğayı yalnızca üretim yapılan bir çevre olarak değil, korunması gereken bir yaşam alanı olarak gördüklerini vurgulayan Hakan Arabacı, “Bu nedenle üretim sürecimizde kullandığımız her kaynak için ‘geri dönüş yolculuğu’ planlıyoruz. Bu yaklaşım, yalnızca bugünün değil geleceğin ihtiyaçlarını da dikkate alan bir sürdürülebilirlik anlayışını ifade ediyor. Subaşı Yemek A.Ş. olarak doğadan aldığımızı doğaya geri kazandırmayı prensip edinmiş durumdayız ve bu ilkeyi tüm faaliyetlerimize yansıtmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.