EKONOMİ/ANKARA
Ocak-kasım döneminde makine ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.8 artarak 26 milyar dolara yükselirken, bu dönemde ortalama kg fiyatı 8.1 ile tarihi seviyesini korudu. Miktar bazında ise yüzde 6.9 gerileme görüldü.
Kasım ayı sonu itibarıyla yıllıklandırılmış ihracat 28.4 milyar dolarak ulaşırken, ithalat ise Ekim sonunda 45.2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Ocak-kasım döneminde Almanya’ya yapılan ihracat 2.9 milyar dolara çıkarken, ABD pazarına yapılan ihracat yüzde 6.7 artarak 1.7 milyar dolara ulaştı.. Yakın ve Orta Doğu'ya ihracatın yüzde 3 düştüğü bu dönemde, Irak'a ihracat yüzde 8,4 geriledi. Sektörel bazda en yüksek artış yüzde 26.7 ile gıda ve sanayi makineleri olurken, kağıt ve matbaacılık, deri işleme makineleri ihracatı yüzde 50 azaldı.
Dünya sanayi üretimi üzerinde çok yönlü baskının devam ettiğini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, iyimser beklentiler artmakla birlikte PMI endekslerinin eşik değerin altında seyretmesinin, yeni siparişlerin zayıflığı ve sanayideki toparlanmanın kırılganlığını teyit ettiğini anlattı.
AB’nin korumacılık ve rekabetçilik arasındaki hassas dengeyi yeniden gündeme taşıdığına vurgu yapan Kutlu Karavelioğlu, bazı sektörlerde ekipmanların Avrupa’da üretilme oranını yüzde 70’e kadar çıkaracak düzenlemeye dikkat çekti.
Avrupalı şirketlerin daha pahalı girdilere yönelmek zorunda kalmasının getireceği maddi yükün, Türkiye'nin Avrupa tanımına dahil edilmesiyle hafifleyebileceğini bildiren Karavelioğlu, “Karbon kaçağını önleme amacıyla tasarlanan düzenlemeler, maliyet kanalı üzerinden sanayi üzerinde ilave baskı yaratıyor. Rekabetçiliğin bir ayağı korumacılıksa bir ayağının da maliyet kontrolü olduğunun bilinciyle AB'nin stratejik bir partner ve Gümrük Birliği'nin bir ortağı olarak Türkiye'yi de ‘Made in EU’ tanımına dahil etmesi gerekiyor.” diye konuştu.
Trump’ın tetiklediği ticaret savaşları neticesinde ABD’ye olan ihracatı yüzde 29 daralan Çin’in, AB ve Türkiye gibi stratejik pazarlara yönelerek 1 trilyon dolar gibi tarihî seviyelere ulaşan bir dış ticaret fazlası üretmeyi başardığını söyleyen Kutlu Karavelioğlu, “Türkiye açısından bu konjonktürün gerektirdiği adımlardan ilki, AB ile derin entegrasyonun sağladığı sanayi ve tedarik zinciri bağlarını koruyarak eşit rekabet koşullarını savunmak... İkinci adım ise, Çin ile rekabette sürdürülebilir bir denge kurabilmek için inovasyonu, Ar-Ge’yi, stratejik teknolojileri ve yerli üretim kapasitesini sistematik biçimde güçlendiren bir sanayi politikasını kararlılıkla uygulamak.” dedi.
Sektördeki üretici fiyat endeksinin geçen yıla kıyasla yüzde 29,6 artmasına karşılık, ciro artışının yüzde 21,4 seviyesinde kaldığını aktaran Kutlu Karavelioğlu, aradaki yüksek farkın, sektörün maliyetlerini fiyata yansıtmakta zorlandığını, pazarlık gücünün zayıfladığını gösterdiğini bildirdi.
Sektördeki kapasite kullanım oranının yüzde 63.9 ile tarihi düşük seviyelerde seyretmesinin yatırımların daha çok ithal makinelerle karşılandığını gösterdiğini söyleyen Karavelioğlu, “Bu tablo makine sektöründe rekabet gücünün korunması ve fiyatlama gücünün yeniden kazanılması için; finansmana erişimin kolaylaştırılması, yatırım ortamının güçlendirilmesi ve ithalata bağımlılığı azaltacak politikaların aciliyetini ortaya koyuyor.” Değerlendirmesinde bulundu.