LEVENT AKBAY
Türkiye ihracatının yüzde 80’ini, ithalatın yüzde 100’ünü taşıyan limancılık sektörü büyüyen dış ticaret hacmi ve artan küresel rekabet nedeniyle içinde olduğu dönüşüm sürecini sancılı ve ağır aksak yaşıyor.
Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Hamdi Erçelik, “Mevcut koşullarda limancılık sektörü sürdürülebilir olmaktan çıkıyor” değerlendirmesini yaparak, sektörde ele alınması ve çözümlenmesi gereken sorunların yakıcılığını anlatırken, sektörün yetersiz teşvikler, bürokratik engeller ve altyapı eksiklikleri nedenleriyle potansiyelini tam olarak kullanamadığını söyledi.
Limancılık sektöründe atılması gereken öncelikli adımlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Hamdi Erçelik “Yatırımların en olmazsa olmaz maddesi kullanım süresi. Çünkü ben yeşil dönüşüm yatırımı da yapsam, dijital yatırım veya yapısal yatırım da yapsam, hatta deprem güçlendirmesi de yapsam, eğer işletme süresiyle, fizibilite süresi arasında da anlamlı bir uyum yok ise bu yatırım yapılamaz.” dedi.
Yatırımların yapılmaması halinde limanlarda; dijital, yeşil dönüşüm ve yapısal anlamlarda köhneleşme riskinin ortaya çıkacağına işaret eden Hamdi Erçelik öncelikle 49 yıllık işletme sürelerinin uzatılması gerektiğini söyledi.
İkinci olarak limanlar arasında bölgesel gelişmişlik farklarının yaşanmaması için, limanların stratejik teşvikli yatırım kapsamına almak gerektiğini anlatan Hamdi Erçelik böylelikle stratejik yatırımlar için doğru teşvik enstrümanlarının uygulanmasının sağlanacağını söyledi.
Üçüncü olarak özgün bir liman yönetim modeli kurarak işletme ve çalışma şartlarının belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Hamdi Erçelik böylelikle kamu otoritesinin kalite çıtasını daha yükseğe çıkarabileceğini anlatarak: “Şimdi siz bana 49 yılı verdiniz. Siz bana stratejik yatırım dolayısıyla teşvikleri verdiniz. Artık ben, şu özellikler ve kaliteye sahip limanlar, böyle böyle ekipmanlar, böyle böyle istihdam istiyorum. Şöyle bir gelişim istiyorum.” diyebilirsiniz. Çünkü önce verdiniz, şimdi de tüm kamunun menfaati adına bir şeyler talep ediyorsunuz. Bu akıllıca bir düzen olur. Dolayısıyla öncelikle yapılacakların üçüncü sırasında liman yönetim modeli olmalı.” şeklinde konuştu.
Lojistik de rekabetçi olmalı
Bütün bunların dışında çağdaş limancılığa ulaşmak ve kapasiteleri artırarak sektörü büyütmek için multi modalitenin önemine dikkat çeken Hamdi Erçelik; “Ülke olarak sanayimizin rekabetçi olmasını istiyorsak, lojistiğinin de rekabetçi olması gerekiyor. Ancak bu şekilde bütünleşik olarak o ürün rekabetçi bir şekilde dünya pazarlarına çıkabilir.
Bu nedenle kara yolunun, demir yolunun ya da başka bir deniz yolunun birleştikleri yerler olan limanların demiryollarına bağlanması son derece önemli. Ayrıca oluşabilecek herhangi bir riski bertaraf edebilmek için alternatifleriniz olmalı. Örneğin siz Ankara’da sanayicisiniz ve liman olarak Mersin’i kullanıyorsunuz . Sizin aynı zamanda Gemlik’e de, İzmit’e de erişiminiz olmalı. İhtiyaç durduğunuz anda, hem rekabet yaratarak oradan bir avantaj elde etmelisiniz. Hem de oluşabilecek bir darboğazı çözebilecek alternatifleriniz olabilmeli. Bunun da en iyi yolu demir yoludur.
Limanlar ek teşviklerden yararlandırılmalı
Dış ticaretin en önemli altyapısını oluşturan limanlar aynı zamanda lojistik zincirin hayati bir parçası. Bununla beraber ülkemizde liman yatırımları cazibesini yitirdi. Bunun başlıca nedenleri içerisinde; yeni liman yatırımları için uygun yer bulunmaması, yatırım sürecinin yasal izin onay süresinin uzun olması, ilk yatırım maliyetinin ve idame yatırımların yüksek olması, işletme maliyetlerinin kamuya ödenen bedeller de dahil olmak üzere fazla olması, yatırım fi nansmanının temininde yaşanan zorluklar ve yatırımın geri dönüş süresinin yüksek olması yer alıyor. Ayrıca limanlar gerek yoğun ticari rekabet, gerek gemi özelliklerindeki değişimlere, limancılık ile alakalı teknolojilerdeki gelişmelere ve ticari eğilimlerdeki değişimlere bağlı olarak sürekli yatırım yapmak zorundadır. Limanların üzerindeki tüm bu yükler limancılık sektörünü sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Gerek yeni yatırımlar, gerek mevcut limanların yapmaları gereken zorunlu yatırımlar açısından mevcut teşvik ve yatırım destekleri yetersiz kalıyor. Bu nedenlerle; liman yatırımları stratejik yatırım kapsamına alınmalı, faiz desteği ve hibe teşvikleri genişletilmeli, vergi indirimleri artırılarak yatırımcılar teşvik edilmeli, liman hizmetleri, “hizmet ihracatı” olarak kabul edilerek ek teşviklerden yararlandırılmalı.
Yenilenebilir enerji teşvik edilmeli
Yeşil dönüşüm ve karbon emisyonlarının azaltılması için limanların yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olması gerekmektedir. Ancak limanların güneş enerjisi santrali (GES) kurması için yeterli çatı alanı yok. Rüzgar enerjisi santrali (RES) yatırımları için orman arazilerinin tahsisinde lisanslı ve lisanssız üreticilere farklı uygulamalar yapılmakta bu da limanların yatırım yapmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenlerle limanlara yenilenebilir enerji teşvikler sağlanmalı, orman arazilerinde RES yatırımları için eşit haklar verilmeli, limanlara yanaşan gemilerin kendi motorlarını kapatarak liman elektriğinden yararlanmalarını sağlayan sistem yatırımları devlet tarafından desteklenmelidir.
Sözleşme süreleri uzun tutulmalı
Türkiye’de kıyı bölgelerinde yoğun yapılaşma ve mülkiyet sorunları, yeni liman yatırımlarını zorlaştırmaktadır. Özel limanların büyük bir kısmı devlet arazisi üzerinde faaliyet göstermektedir ve kullanım sözleşmeleriyle işletilmektedir. Ancak kiralanan hazine arazilerinden yıllık bedel olarak alınan yüzde 1-15 arasındaki hasılat payları yatırımcılar için büyük bir yük oluşturmaktadır. Özelleştirilen limanlarda işletme sözleşmelerinin süresi genellikle kısa tutulmakta, bu da yeni yatırımları ekonomik açıdan cazip olmaktan çıkarmaktadır.
Limanların süre uzatımlarında hasılat paylarında liman yatırımını teşvik edecek düzenlemeye gidilmelidir.