MURAT KÜÇÜK
Dünyada ilk robotun üretim saflarına katılmasının üzerinden 65 yıl geçti. 1959’da General Motors’un döküm montaj hattında kullanılan Unimate 001 robotunun kardeşlerinin sayısı dünyada bugün 4 milyona ulaştı.
Yapılan hesaplamalara göre de çok değil, 25 yıl sonra tüm üretimlerin yüzde 50’si robotlar üzerinden gerçekleştirecek. Bu alanın yıllık yüzde 12.5 büyümesi üzerine yapılıyor tüm hesaplar.
Türkiye’de en çok otomotiv sektörü kullanıyor robot teknolojilerini. Üretimde olan 23 bin robot var. Otomotiv dışında en çok kaynak, boyama, ambalaj, paketleme sektörlerinde görüyoruz teknolojileri. Sağlık ve tarımsal endüstri başta olmak üzere sektörlerde sayıları giderek artacak. En büyük 19 sektörün 2050'ye kadar yüzde 49 ortalama ile robot teknolojilerine yöneleceği tahminleri yapılıyor. Robot, cobot, otomasyon sistemleri ve otonom çalışabilen çeşitli üretim makineleri, başta otomotiv olmak üzere makine, kimya, tıbbi cihazlar, elektronik eşya ve havacılık sektörlerinin en önemli işgücü kaynağını oluşturuyor. Robotlar ile yapılan üretim, kalite ve maliyet gibi parametreler bakımından avantaj sunmasının yanı sıra hem sektör içinde hem de uluslararası rekabette firmaların yarışmacı kimliğini besliyor.
Gelişmiş ülkelerde finansmana erişim kolaylığı rekabeti zorlaştırıyor
Başta imalat sanayisi olmak üzere, üretim yapan her işletmenin varlığını sürdürebilmesi için otomasyon dönüşümünü tamamlaması gerekiyor. Ancak otomasyon sistemleri kurmak ve mevcut tesisleri robotik üretime uygun hale getirmek, iş süreçlerinin en baştan yapılandırılması anlamına geliyor ki bunun için proseslerin tekrar oluşturulması gerekiyor. En önemlisi de bahse konu dönüşüm, ciddi bir mali kaynak gerektiriyor. Gelişmiş ülkelerdeki sermaye yapısı güçlü şirketler robotik dönüşüm için aksiyon alabilirken gelişmekte olan ülkelerdeki şirketler için aynısını söylemek mümkün değil. Küresel ekonominin dalgalı seyir izlediği bugünlerde, özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek finansman maliyetleri, bu ülkelerdeki firmaların otomasyon yatırımların önündeki en önemli engel olarak tanımlanıyor. Özellikle Türkiye’deki sanayiciler; finansmana erişim, yüksek enflasyon ve artan maliyetler gibi sorunların arasında otomasyon için gerekli kaynakları yaratamıyor.
2024 sonunda faaliyetteki robot sayısı 4.8 milyona ulaşacak
Uluslararası Robotik Federasyonu (IFR) verilerine göre; 2023 yılında faaliyetteki endüstriyel robot sayısı 4 milyon 282 bin olarak kayıtlara geçti. 2022 yılında ise bu rakam 3 milyon 904 bin olarak tabloya yansımıştı. 2022 yılında yeni kurulan robot sayısı 552 bin 946 olurken 2023’te bu sayı bir nebze gerileyerek 541 bin 302'ye indi. 2024 yılı sonunda faaliyetteki robot sayısının 4 milyon 800 bini aşması bekleniyor. Olağanüstü bir gelişme yaşanmaz ise Uluslararası Robotik Federasyonu 2030’a kadar faaliyetteki robot sayısının 10 milyonu aşacağını öngörüyor. Türkiye’de 2023’te kurulan yeni robot sayısı bir önceki yıla göre yüzde 15 artarak 4 bin 429'a yükseldi. IFR verilerine göre; Türkiye’nin faal endüstriyel robot sayısı 26 bin 413 ve bu rakam Türkiye’yi en yüksek robot stokuna sahip 16'ncı ülke olarak konumluyor. Türkiye'de robot yoğunluğu, imalat sanayisinde 10 bin çalışan başına 43 robot ile hala oldukça düşük bir seviyede bulunuyor.