EKONOMİ/ANKARA
Koltek Müşavirlik Yönetim Kurulu Başkan Vekili Burak Dalgıç, ekstrem hava olaylarının artık istisna olmaktan çıktığına dikkat çekerek, altyapı projelerinde “eski normal” ile tasarlamanın şehirler için büyük risk oluşturduğunu söyledi. Dalgıç, sel felaketi yaşayan şehirlerin uğradıkları zararın, altyapıya harcanacak paranın çok üzerinde olduğunu bildirdi.
Yaptığı açıklamada, sadece Türkiye değil; Londra, Berlin, Dubai, Pekin, New York gibi büyük metropollerin de altyapılarını iklim krizine göre yeniden tasarladığının altını çizen Dalgıç, buna uyum sağlanamaması halinde şehirlerin dayanıklılığının ciddi şekilde zarar göreceğini aktardı.
Almanya’nın 2021’de Ahr Nehri felaketi sonrası yağmur suyu altyapılarını tamamen yenileme programı başlattığını hatırlatan Dalgıç, “Şehirlerde suyu yavaşlatan ve depolayan 'sünger kent' modelleri yaygınlaştırılıyor. İngiltere, Thames havzasındaki şehirlerde taşkın bariyerlerini yükseltirken, yeni yatırım paketlerini ‘2050 İklim Risk Haritaları’na göre planlıyor.” dedi.
Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai’de kısa sürede büyük su baskınlarına yol açan sağanak sonrası bütün drenaj hatlarını yeniden ölçeklendirme kararını aldığını dile getiren Burak Dalgıç, “ABD, New York ve Boston gibi kıyı şehirlerinde deniz seviyesi yükselmesine karşı kıyı setleri, çok katmanlı drenaj sistemleri ve taşkın koridorları inşa ediyor.” diye konuştu.
Yağmur suyu yönetiminin tek başına boru hattı ve kanalizasyonla çözülemeyeceğini kaydeden Dalgıç, “Şehir planlamasının, yeşil alan tasarımının ve su depolama teknolojilerinin birlikte ele alınması gerekiyor.” diye konuştu.
“Yağmurun şiddeti değişti, sistem yükü kaldıramıyor”
Koltek’in son yıllarda gerçekleştirdiği projelerde iklim krizini zorunlu bir kriter olarak değerlendirdiklerini söyleyen Burak Dalgıç, “Bugün yağan yağmur miktarı aynı olsa bile, yağışın düşüş şiddeti değişti. Sistemler bu ani yükü kaldıramıyor. Dünya buna çözüm olarak mühendislikte ‘çok katmanlı koruma sistemi’ni konuşuyor. Yani tek bir kanalizasyon hattına güvenmek yerine; yağmur bahçeleri, açık dere koridorları, taşkın havuzları, geçirgen yüzeyler ve genişletilmiş drenaj hatları birlikte planlanıyor. Türkiye’nin de hızla bu modele adapte olması şart.” ifadelerini kullandı.
İklim uyumuna yönelik yatırımların ilk etapta maliyet artırıcı gibi görünse de uzun vadede ciddi tasarruf sağlayacağını vurgulayan Dalgıç, “Bugün sel felaketinde bir ilçenin uğradığı maddi kayıp, dayanıklı altyapı yatırımından çok daha fazla. Dünya bu yüzden altyapı yatırımlarını bir harcama değil, bir risk azaltma yatırımı olarak görüyor. Türkiye’nin de bu bakışı benimsemesi gerekiyor.” dedi.
“Türkiye İçin Yeni Risk Haritasına İhtiyaç Var”
Türkiye’de bölgesel yağış modellerinin değiştiğini söyleyen Burak Dalgıç, ulusal bir “İklim Risk Analizi ve Altyapı Rehberi” oluşturmasını önerdi ve “Her şehrin riski farklı. Karadeniz’de ani seller, İç Anadolu’da kuraklık sonrası ani taşkınlar, Ege ve Akdeniz’de kısa süreli aşırı yağışlar söz konusu. Bu veriler güncellenmeden yapılan her yatırım, geleceğin risklerini taşır.” diye konuştu.