HİLAL SÖNMEZ/KAYSERİ
EKONOMİ Gazetesi ve EMA Yeminli Mali Müşavirlik işbirliğinde, Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) ev sahipliğinde, Kayseri Radar Medya Sponsorluğu’nda “2025’te Türkiye Ekonomisinin Geleceği ve Anadolu Sanayisinin Yön Arayışı” başlıklı panel düzenlendi.
Panelde, EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı ve köşe yazarı Dr. Şeref Oğuz ile EMA YMM A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Yeminli Mali Müşavir Muhammed Kutub Bağırgan, Türkiye’nin ekonomik belirsizlikleri, sanayi üretimi ve yeni fırsatlar hakkında, katılımcılarla önemli görüşler paylaştı.
“2025 yılı hayatta kalmanın başarı olacağı bir yıl olacak”
Panelde, Yeminli Mali Müşavir Muhammed Kutub Bağırgan’ın moderatörlüğünde söz alan Dr. Şeref Oğuz, Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan organize sanayi bölgelerinin ekonomiye katkılarına değindi. Oğuz, “Şu anda Türkiye ekonomisi, organize sanayi bölgelerimizin yüzü suyu hürmetine ayakta. Ekonominin yüzde 41’ini onlar üretiyor. Yenilikler ve katma değer özellikle burada oluşuyor.” ifadelerini kullandı. Oğuz, bu bölgelerde yapılan inovasyonların ekonomiye önemli katkılar sağladığını ve sanayi üretiminin sadece niceliksel değil, niteliksel olarak da ilerlediğini belirtti. Özellikle, savunma sanayi ve meslek eğitimi konusundaki gelişmelere dikkat çekti.
Oğuz’un konuşmasında en dikkat çeken nokta, sanayicilerin ekonomik belirsizliklerden dolayı yaşadığı zorluklar oldu. “2024 yılı düzeltme yılı olacaktı ama düzelmedik. 2025 yılı ise hayatta kalmanın başarı olacağı bir yıl olacak. Sanayiciler özellikle, yatırımlarından ve kârlarından vazgeçmiş durumda. Bu durum, ekonominin daha da kötüleşmesine yol açabilir.” diyen Oğuz, özellikle Anadolu’daki sanayicilerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekti. Sanayicilerin, kârlarından vazgeçmek zorunda kaldıkları için en büyük sıkıntıyı yaşadıklarını belirtti.
Enflasyonla mücadelede yapısal reformlara ihtiyaç var
Oğuz, Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin enflasyon olduğunu ve kamu politikalarının enflasyonu büyüten bir rol oynadığını vurguladı. “Enflasyon çok ciddi bir vergi ve ahlaki bir sorun yaratır. Üretenle tüketen arasındaki dengenin bozulmasına yol açar.” şeklinde konuşan Oğuz, kamu harcamalarının ve zamların, ekonomiyi daha da zor duruma soktuğunu ifade etti. Türkiye'nin enflasyonu küçümsediğini ve sorunun ciddiye alınmadığını söyleyen Oğuz, enflasyonla mücadelede yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Dijitalleşmenin sağladığı fırsatları şirketler doğru yönetmeli
Panelde dijitalleşme konusu da önemli bir yer tuttu. Dr. Şeref Oğuz, dijitalleşmenin sadece bir seçenek değil, bir zorunluluk haline geldiğini belirterek, şirketlerin dijital dönüşüm sürecinde karşılaştıkları zorluklara değindi. Dijitalleşme sürecinin başarıya ulaşması için öncelikle iş süreçlerinin, ilişki süreçlerinin ve iletişim süreçlerinin gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Oğuz, dijital teknolojinin doğru kullanılması gerektiğinin altını çizdi.
“Dijitalleşmenin verimliliği artırması için, teknolojiyi doğru şekilde entegre etmeniz gerekiyor. Eğer teknoloji, işletme süreçlerinize uygun bir şekilde uygulanmazsa, verimlilik sadece yüzde 10-15 artar. Ancak doğru entegrasyonla bu oran yüzde 90’a kadar çıkabilir” diyen Oğuz, dijitalleşmenin sağladığı fırsatları işletmelerin doğru yönetmesi gerektiğini söyledi.
“Kâr edemeyen işletmenin kârlı alanlara yönelmesi büyük bir tehlike işareti”
Yeminli Mali Müşavir Muhammed Kutub Bağırgan ise sanayinin ekonomik durumuna ilişkin veriler sundu. Üretici fiyat endeksi ve satışlar üzerinden yaptığı değerlendirmelerde, sanayi sektöründe daralmaların yaşandığını ve özellikle kar marjlarının düştüğünü belirtti. “Kâr edemeyen bir işletme, karlı alanlara yönelmek zorunda kalır. Bu, ekonomik sistemde büyük bir tehlike işareti” diyen Bağırgan, şirketlerin maliyet artışları ve azalan kârlarla nasıl başa çıktığına dair önemli örnekler verdi.
Bağırgan, Türkiye ekonomisinin zorluklarına rağmen ihracatın artış gösterdiğini ve istihdamın yükseldiğini ancak kârsızlık ve öz kaynak erimesinin kritik sorunlar olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin ekonomik yapısının, kamusal harcamalar ve sosyal yardımlar gibi alanlardaki yüklerle sarsıldığını belirterek, “Bunlar 13.5 milyon kişiye yardım yapmayı gerektiriyor ve bu da gerçek üreticinin yükünü artırıyor.” dedi.
“Teknolojiyle sadece hacmi değil değeri de artırabilirsiniz”
Panelde son olarak eğitimin sanayiyle entegrasyonu ve teknoloji konuları ele alındı. Bağırgan, özellikle üniversitelerin teknoloji üretme konusunda yetersiz kaldığını ve gençlerin iş gücüne katılmadan önce beceri kazanmalarının önemli olduğunu belirterek, “Dünya artık diploma yerine beceriye bakıyor. Üniversitelerimizin çoğu teknoloji üretiminde yetersiz, gençlerimiz işsizlik ordusuna katılmadan önce eğitim almaları gerektiğini unutmamalı.” dedi.
Bağırgan, Çin’in ve diğer ülkelerin ileri teknolojiyi kullanarak sanayiye entegre ettiklerine dikkat çekerken, Türkiye’nin de teknolojiyi üretim süreçlerine entegre etmesi gerektiğini belirtti. “Tekstil gibi geleneksel sektörlerde bile inovasyon yapmak mümkün. Teknolojiyi sektöre dâhil ettiğinizde, sadece hacmi değil, değeri artırabilirsiniz.” dedi.
“Kayseri, çevresindeki 12 ilin ticaret, lojistik ve sağlık merkezi”
Programın ev sahipliğini yapan KAYSO Meclis Başkanı Abidin Özkaya, panel öncesi yaptığı açılış konuşmasında, Kayseri sanayisi hakkında bilgiler verdi. Kayseri’nin çevresindeki 12 il için bir ticaret, lojistik ve sağlık merkezi konumunda olduğunu dile getiren Özkaya, “Güçlü sanayi altyapımızla hem bölgemize hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sunuyoruz. Kayseri, 5 üniversitesi, 5 Organize Sanayi Bölgesi, 1 Serbest Bölgesi ile Türkiye ekonomisine yaklaşık 6 milyar dolar dış ticaret hacmiyle ciddi bir katkı sağlıyor. Toplamda 54 milyon metrekare üretim alanına sahibiz. Üzerinde çalıştığımız Uzay, Havacılık ve Savunma İhtisas OSB ve Geri Dönüşüm İhtisas OSB projelerimizde tamamlanınca mevcut OSB’lerimizle birlikte şehrimizde 7 adet OSB’miz olacak. Kayseri’de faaliyet gösteren 2 bin 500 üzerindeki sanayi işletmemizde 160 binden fazla istihdama sahibiz. Kayseri’de 17 ve serbest bölgemizde bulunan 5 firmamız birlikte toplam 22 firmamız ilk 1000 ihracatçı firma arasında yer alıyor. 2024 yılında 3 milyar 751 milyon dolar ihracat yaptık. Mobilya ve mobilya yan sanayi üretiminde birinci sıradayız. İhracatta ise elektrikli ev aletlerinde Türkiye’de ikinci sırada, mobilya ve kabloda ise üçüncü sıradayız. Kayserili sanayicilerimiz bu güne kadar 190’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdi. Biz aynı zamanda İthal ettiğinin iki katını ihraç eden bir iliz. Bu anlamda cari açığa pozitif katkı sağlayan ender illerden birisiyiz.” diye konuştu.
“Türkiye için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz”
İhracat birim fiyatının Türkiye’de 1.52 dolar iken, Kayseri’de yaklaşık 2,5 dolar olduğunu da aktaran Abidin Özkaya, son dönemde ise Kayseri’nin ortaklık kültürünü geliştirmek ve kurumsal yapılar oluşturmak adına atılan adımlarla özellikle savunma sanayi gibi katma değerli alanlara odaklanan çok ortaklı yatırımların sayısının da artmaya başladığını söyledi. TOMTAŞ, ASPİLSAN, KİM Teknoloji gibi firmaların bu dönüşümün somut örnekleri olduğunu belirten Özkaya, “Bu tür yapılanmaların çoğalması için Kayseri Sanayi Odası olarak tüm imkânlarımızla seferberiz. Bu vizyonun son ve önemli adımlarından biri de, şehrimize kazandırmaya çalıştığımız Uzay, Havacılık ve Savunma İhtisas OSB ve Jeotermal Kaynaklı Organize Tarım Bölgesi projesidir. Yine KAYSO, KTO ve AGÜ ortaklığında kurduğumuz Kayseri Model Fabrika, yürüttüğü başarılı projelerle Türkiye’nin en başarılı model fabrikalarından biri olarak öne çıkıyor. İlimiz sanayisine özellikle yalın üretim ve verimlilik alanlarında öncülük eden bu yapı, firmalarımızın dönüşümüne somut katkılar sunuyor. Yalın imalat tekniklerini uygulamaya başlayan işletmelerimizin verimliliklerinde Model Fabrikamız aracılığı ile yüzde 20 ile yüzde 240 arasında üretim artış sağlandığını ve aynı zamanda maliyetlerin önemli ölçüde düştüğünü memnuniyetle görüyoruz. Teoriyle pratiği buluşturan bu yenilikçi yaklaşımıyla Kayseri Model Fabrika, sanayicimize sadece verimlilik kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir üretim kültürünün yerleşmesine ve firmalarımızın uluslararası alanda rekabet gücünün artmasına öncülük ediyor. Değerli misafirler, Hepimiz biliyoruz ki, dünya ekonomisinde belirsizliklerin arttığı, küresel ticaretin yavaşladığı ve jeopolitik risklerin yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Türkiye ekonomisi de bu küresel çalkantılardan nasibini alıyor. Sanayiciler olarak; yüksek enflasyon, krediye erişimde yaşanan güçlükler, kur dalgalanmaları, artan enerji ve hammadde maliyetleri, azalan iç talep ve dış pazarlardaki daralma, üretim gücümüzü her geçen gün daha da zorlamaktadır. Tüm bu tabloya rağmen elbette umutsuz değiliz; çünkü bu ülkenin üretim gücüne, girişimcisine, sanayicisine inanıyoruz. Zorluklara rağmen moralimizi bozmadan üretmeye, istihdam oluşturmaya ve ülkemiz için katma değer sağlamaya devam ediyoruz. Daha güçlü bir ekonomi, daha dirençli bir sanayi ve daha müreffeh bir Türkiye için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
İş dünyası adına umut ve direnç vurgusu
Sanayicilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği bir dönemde, dijitalleşme, inovasyon ve stratejik yatırımların, geleceğin ekonomisinin şekillendirilmesinde belirleyici faktörler olacağı yönünde çıkarımların yapıldığı panelde, tüm bu süreçlerde enflasyonun da büyük bir tehdit olarak varlığını sürdürdüğü ifade edildi. Katılımcılara Türkiye'nin ekonomik geleceğine dair perspektif sunan ve sanayicilere yön verecek stratejik yaklaşımlar geliştirilmesine olanak sağlayan panelde, ekonomi ve sanayi dünyasının önde gelen isimleri, Türkiye’nin ekonomik zorluklarını aşabilmesi için birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Panelde ayrıca, kent ekonomisine sağladıkları katkılardan dolayı Kayseri Valisi Gökmen Çiçek adına Vali Yardımcısı Şemseddin Erkaya ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç adına Genel Sekreter Hüseyin Beyhan’a plaket takdim edildi.