Datassist CEO'su Umut Özbağcı, Monthly Review'da bu hafta Türkiye işgücü piyasasının resmi verilerle hazırlanan en güncel özetini paylaşıyor. Ücretler, istihdam ve asgari ücret gibi birçok kritik gösterge analiz ediliyor.
Kasım ayı enflasyon ve faiz yansımaları
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yıllık tüketici enflasyonu Kasım ayında bir önceki aya göre %0,87, bir önceki yılın aynı ayına göre %31,07 seviyesinde gerçekleşti.
Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikası çerçevesinde, Para Politikası Kurulu politika faizi %38 seviyesinde gerçekleşti.
Türkiye genç işsizliğinde zirvede
Türkiye, 15–29 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan (Not in Employment, Education or Training - NEET) genç oranında OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor.
- Türkiye: %26 civarı
- OECD ortalaması: %12
- En düşük oranlar: Hollanda, Norveç ve İsveç (≈ %6–7)
Yani Türkiye’de her 4 gençten 1’i, eğitim sisteminin ve işgücü piyasasının tamamen dışında kalmış durumda. Bu oran, OECD ortalamasının iki katından fazla.
Neden Önemli?
Yüksek NEET oranları:
- Eğitim ile iş gücü piyasası arasındaki uyumsuzluğa
- Genç istihdamında yapısal sorunlara
- Uzun vadede verimlilik, sosyal uyum ve gelir adaletine yönelik risklere işaret ediyor.
Şirketler ve karar vericiler için bu tablo; eğitimden işe geçiş süreçlerinin güçlendirilmesini, esnek ve kapsayıcı istihdam modellerini, veriye dayalı insan kaynağı planlamasını zorunlu kılıyor.
Buzdağı endeksi: Yapay zekâ ekonomisinde işgücü maruziyetini ölçmek
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), yayımladığı araştırmada, yapay zekânın halihazırda ABD işgücünün %11,7’sini, yani finans, sağlık ve profesyonel hizmetler sektörlerinde toplam 1,2 trilyon dolar ücret değerinde işleri devralabileceğini ortaya koydu.
Araştırma, Iceberg Index adlı bir işgücü simülasyon aracı kullanılarak gerçekleştirildi. Bu endeks, 151 milyon ABD’li çalışanın ülke genelinde nasıl etkileşimde bulunduğunu ve yapay zekâ ile ilgili politikaların onları nasıl etkileyebileceğini simüle ediyor, ABD işgücü piyasası için dijital bir ikiz.
Endeks, 151 milyon çalışanı beceri, görev, meslek ve konum ile etiketlenmiş bireysel ajanlar olarak ele alıyor. 32.000’den fazla beceriyi haritalıyor ve mevcut yapay zekâ sistemlerinin bu becerileri halihazırda nerelerde yerine getirebildiğini ölçüyor.
Buzdağının görünen kısmı (teknoloji, bilişim ve bilgi teknolojilerinde yaşanan işten çıkarmalar ve rol değişiklikleri) toplam ücret maruziyetinin sadece %2,2’sini, yani yaklaşık 211 milyar doları temsil ediyor. Yüzeyin altında ise toplam maruziyet, 1,2 trilyon dolarlık ücret seviyesi yer alıyor; bu, insan kaynakları, lojistik, finans ve ofis yönetimi gibi rutin işlevleri de kapsıyor. Bu alanlar, otomasyon tahminlerinde bazen gözden kaçıyor.
350 kişilik şirket, devleri geride bıraktı
Dijital oyun dağıtım platformu Steam’in sahibi Valve, çalışan başına düşen gelirde dünyanın en verimli şirketlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Tahminlere göre Valve, yaklaşık 350–360 çalışan ile Steam üzerinden 2025’te şimdiden 16,2 milyar dolar gelir elde etti. Bu da çalışan başına yaklaşık 50 milyon dolar gelir anlamına geliyor.
Karşılaştırma yapmak gerekirse:
- McKesson: 8,2 milyon dolar
- Apple: 2,4 milyon dolar
- Alphabet (Google): 1,9 milyon dolar çalışan başına gelir üretiyor.
Bu durum, ölçekten çok organizasyon yapısının, dijital ürünlerin ve yüksek katma değerin verimlilikte belirleyici olduğunu gösteriyor. Az sayıda çalışanla, doğru teknoloji ve iş modeli birleştiğinde, geleneksel devlerin bile önüne geçmek mümkün.
Üniversiteyi atlayan kariyer yolu
Palantir Technologies, lise mezunlarını doğrudan işe alan ve üniversite eğitimini devre dışı bırakan yeni bir fellowship programı başlattı.
- 22 genç, şirkette tam zamanlı olarak çalışmaya başlayacak.
- Program, Batı medeniyeti odaklı 4 haftalık yoğun bir seminerle açılıyor.
- Palantir, üniversitelerin liyakatten uzaklaştığını ve yetenek seçme işlevini kaybettiğini savunuyor.
ABD’de 2025 itibarıyla üniversite öğreniminin yıllık ortalama maliyeti 36.000 doların üzerinde. Toplam öğrenci borcu ise 1,8 trilyon doları aşmış durumda. Bu adım, artan eğitim maliyetleri ve yetenek rekabeti ortamında, diploma yerine beceri ve pratik deneyimi önceleyen yeni işe alım modellerinin güçlendiğini gösteriyor.
Bu yaklaşım, doğru kurgulandığında genç yetenekler için yeni fırsatlar yaratırken; etik, eleştirel düşünce ve toplumsal sorumluluk gibi alanların iş hayatı içinde nasıl destekleneceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Önümüzdeki dönemde, üniversite ile iş dünyası arasındaki ilişkinin yeniden tanımlandığı daha fazla örnekle karşılaşmak muhtemel.
Bankacılıkta ölçek farkı
Resmi veriler, Türkiye ile ABD bankacılık sektörleri arasındaki ölçek farkını net biçimde ortaya koyuyor.
- Türkiye bankacılık sektörü toplam çalışan sayısı: ~188 bin
- ABD bankacılık sektörü toplam çalışan sayısı: ~2,07 milyon - ABD’de bankacılık istihdamı, Türkiye’nin yaklaşık 11 katı.
Daha çarpıcı olan ise kurum bazlı karşılaştırmalar:
- JPMorgan Chase, tek başına 226 binin üzerinde çalışanıyla, Türkiye’deki tüm bankacılık sektöründen yaklaşık 46 bin kişi daha fazla istihdam sağlıyor.
- Citibank’in çalışan sayısı, neredeyse Türkiye bankacılık sektörünün tamamına eşit.
- Buna karşın ABD’nin toplam istihdamı, Türkiye’nin yalnızca 5 katı seviyesinde.
Bu tablo, bankacılıkta farkın; finansal derinlik, sermaye ölçeği, ürün çeşitliliği ve küresel operasyon hacmiyle oluştuğunu gösteriyor. ABD bankaları daha büyük, daha karmaşık ve daha çok insan gücü gerektiren bir finansal ekosistemi yönetirken; Türkiye bankacılığı daha kompakt ama yoğun regülasyonlu bir yapı sunuyor.
ABD işgücü piyasası: Durgun ama dengede
Bank of America Institute’un Kasım 2025 verilerine göre ABD ekonomisi, “düşük işe alım – düşük işten çıkarma” döneminde kalmaya devam ediyor. Bordrolu istihdam artışı yıllık bazda %0,2’ye gerilerken, işsizlik ödemelerinde artış %10 seviyesinde sabit seyretti.
Ücret artışları tüm gelir gruplarında yükselse de, yüksek gelirli haneler (%4,0) ile düşük gelirli haneler (%1,4) arasındaki fark 2,6 puan ile korunuyor. Bu tablo, iş gücü piyasasında istikrar sürerken gelir artışlarının eşit dağılmadığını gösteriyor.
Öne çıkan noktalar:
- İşten çıkarma dalgası yok, ancak işe alım iştahı zayıf
- Ücret artışları devam ediyor fakat yüksek gelir gruplarında yoğunlaşıyor
- Gelir eşitsizliği, toparlanma döneminde de kalıcı görünüyor
- İş gücü piyasası, büyümeden çok dengeyi koruma odaklı ilerliyor
Yapay zekâ ve işgücünün geleceği
Kasım 2025’te Deel’in yayımladığı AI and the Future of the Workforce raporu, yapay zekânın küresel işgücü piyasalarında yarattığı hızlı dönüşümü ele alıyor.
Rapora göre, yapay zekâda küresel iş birliği yaklaşımı yerini ülkelerin ulusal rekabet avantajı arayışına bırakıyor. ABD’de Trump yönetimi döneminde atılan politika adımları ve ülkeler arasında artan regülasyon farklılıkları bu dönüşümü hızlandırıyor.
Deel’in özel verilerine dayanan analizler, AI odaklı pozisyonlara olan talebin ve bu rollerdeki ücretlerin hızla arttığını gösteriyor. Buna karşılık, özellikle giriş seviyesi roller için iş gücü piyasasında yer değiştirme ve iş kaybı endişeleri öne çıkıyor.
Yapay zekânın çalışanları dışlamadan büyümeyi desteklemesi için kamu politikalarının; beceri geliştirme, sektörel adaptasyon ve şeffaf yönetişim ekseninde şekillenmesi gerekiyor.
ABD işgücü piyasası: Soğuma netleşiyor
ABD’de açık iş pozisyonları Ekim ayında 7,7 milyon seviyesinde kalarak önceki aya kıyasla neredeyse değişmedi. Bu görünüm, Amerikan ekonomisinde belirsizliğin ve yavaşlamanın sürdüğüne işaret ediyor.
JOLTS verilerine göre:
- İşten çıkarmalar yaklaşık 1,9 milyona yükselerek Ocak 2023’ten bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
- Gönüllü işten ayrılmalar (quit rate) geriledi; bu da çalışanların iş piyasasına olan güveninin zayıfladığını gösteriyor.
Uzmanlara göre, şirketler iş gücü maliyetlerini kontrol altına almak için artık doğal çalışan kaybına güvenmek yerine aktif işten çıkarmalara yönelebilir. Bu durum, önümüzdeki dönemde işsizlik oranı üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir.
Açık iş sayıları, COVID-19 sonrası toparlanmanın zirve yaptığı Mart 2022’deki 12,1 milyonluk rekor seviyeden bu yana istikrarlı şekilde düşüyor. İş gücü piyasasındaki bu soğumanın arkasında, Fed’in 2022–2023 döneminde uyguladığı yüksek faiz politikalarının gecikmeli etkileri bulunuyor.
Bordro profesyonelleri yapay zekâ değişimine hazırlanıyor, ancak manuel veri işleme artışta
Bordro yönetimi, bordro profesyonellerinin %73’ünün önümüzdeki 12 ay içinde işlevi en çok yapay zekânın şekillendireceğini düşünmesiyle, onlarca yılın en büyük dönüşümünün eşiğinde.
Profesyonellerin %52’si, yapay zekânın son bir yılda çalışmalarını zaten önemli ölçüde etkilediğini belirtiyor.
Bununla birlikte, bordro işlevinin gelişmesine yönelik isteğe rağmen, manuel ve idari yükü yüksek süreçler artışta. Bordro işlemlerinde e-tablo kullanımının bir yıl içinde %30’dan %63’e çıkarken, manuel veri girişi %35’ten %50’ye ve sistemler arasında kayıtların çoğaltılması oranı %55’e yükselmiş durumda.
Yapay zekâ hedefleri ile İK gerçekliği arasındaki uçurum
Şirket yönetimlerinde belirgin bir ayrışma var: Bir tarafta, verimlilik sorununu çözmek için yapay zekâ ve otomasyonun sunduğu vaatlerden büyülenen CEO’lar ve iş liderleri; diğer tarafta ise uygulamanın pratik gerçeklerine odaklanan BT ve operasyon liderleri. Bu gerilim, ilerlemeyi başlamadan durdurabilecek bir unsur hâline gelirken, özellikle hassas bir alan olan İK’da sıkça görülüyor.
CEO’ların %74’ünün yapay zekâyı “oyun değiştirici” olarak görüyor ancak BT yazılım karar vericilerinin yalnızca %42’sinin aynı düzeyde heyecan duyuyor. Bu bir ilgisizlik değil; bakış açısı farkı. CEO’lar büyük resme (yeni gelir fırsatları ve operasyonel verimlilikler) odaklanırken, araçları gerçekten kullanan ekipler entegrasyon, altyapı ve bütçe gibi konularla uğraşıyor.
Bu uçurum özellikle İK fonksiyonunda çok daha net görülüyor. İK ekipleri, evraktan ve süreç yönetiminden çıkıp stratejik, insan odaklı faaliyetlere yönelmek istiyor. İstek tüm iş fonksiyonlarında var, ancak niyet ile eylem arasında ciddi bir boşluk bulunuyor.
Genç mezunlar için iş piyasasında dengeler değişiyor
24 Kasım’da yayımlanan bir analize göre, genç üniversite mezunları artık yalnızca lise diplomasına sahip iş arayanlara kıyasla daha uzun süre işsiz kalıyor.
Haziran 2024 ile Haziran 2025 arasında, 22–27 yaş aralığındaki işsiz üniversite mezunlarının (%37,1), her ay ya iş buluyor ya da iş aramayı bırakıyor. Bu oran, yalnızca lise mezunu akranlarında ise %41,5.
Pandemi dönemindeki kısa bir istisna dışında, 2008’den bu yana lise mezunları ile dört yıllık üniversite derecesine sahip olanlar arasındaki iş bulma oranı farkı yavaşça daralıyor.
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun son verilerine göre, 20–24 yaş aralığındaki lisans mezunlarının işsizlik oranı Eylül ayında bir önceki yıla (%6,8) kıyasla %9,7’ye yükseldi.
Yapay zekâ kaynaklı iş kaybı korkusu
ABD’li çalışanların %52’si artık yapay zekâ nedeniyle işini kaybetmekten korkuyor. Bu oran geçen yılın neredeyse iki katı.
İş liderleri, çalışanlarını yapay zekâ odaklı bir geleceğe hazırlama konusundaki kararlılıklarını artırmak zorunda.
Finans yöneticilerinin %42’si, yapay zekâ yatırımlarının geri dönüşünü göstermek için en net yolun çalışan sayısını azaltmak olduğunu düşünüyor. Ancak yaklaşık yöneticilerin %43’ü çalışan sayısını azaltmanın dar bir bakış açısı ve potansiyel olarak kısa vadeli bir ölçüt olduğunu savunuyor.
Gig ekonomisine gümüş bir dokunuş
ABD’nin yayımladığı Eylül istihdam raporu, ekonominin o ay 119.000 iş eklediğini gösterirken, Gig ekonomisi aynı ayda 114.000 iş kaybetti. Aslında freelancer sayısı tüm yıl boyunca azalmış durumda. Eylül itibarıyla ABD’de gig istihdamı bir önceki yıla göre %1,2 düşüş göstermişti.
Yeni bir ADP Araştırma raporu, yapısal demografik değişimin bu kısa vadeli düşüş eğilimini tersine çevirmeye uygun olduğunu öne sürüyor. Serbest çalışmanın zamanla iş kazançlarının önemli bir payını alması bekleniyor.
Özel sektör işverenleri kasım ayında 32.000 istihdam kaybı yaşadı
Özel sektör işverenleri, Kasım ayında 32.000 kişilik istihdam kaybı yaşadı. 2025’in ikinci yarısı boyunca istihdam artışı yatay seyrederken, ücret artışlarında aşağı yönlü bir trend gözleniyor.
Kasım ayındaki işe alımlar özellikle imalat, profesyonel ve ticari hizmetler, bilgi teknolojileri ve inşaat sektörlerinde zayıf kaldı.
ADP Baş Ekonomisti Nela Richardson: "Son dönemde işe alımlar, temkinli tüketiciler ve belirsiz makroekonomik ortam nedeniyle dalgalı bir seyir izliyor. Kasım ayındaki yavaşlama geniş tabanlı olsa da, bu gerilemeye özellikle küçük işletmelerin işe alımları kısmaları öncülük etti."
Kasım ayında ücret artışı yavaşladı
Aynı işte kalan çalışanların yıllık ücret artışı %4,4 olarak gerçekleşti; bu oran ekim ayındaki %4,5 seviyesinin altında kaldı.
İş değiştiren çalışanlarda ise ücret artışı %6,3 oldu ve bir önceki aydaki %6,7 seviyesine kıyasla yavaşlama gösterdi.
